Sultan yeni bir hayata yürüyor

* Yeni dizinizin çekimleri nedeniyle aylardan beri Diyarbakır’dasınız. Nasıl bir dizi hazırlıyorsunuz?�
- Kadınların kendi hallerini, gerçek durumlarını göreceği, zaman zaman ağlayıp zaman zaman da çok gülecekleri bir dizi “Sultan”... Bir kadının ayakta durması, hayata tutunması, hayata dair her şeye yeniden başlamasının hikayesi de denebilir. Ayrıca izlerken, aileler de birbirleriyle, çocuklarıyla olan ilişkilerini sorgulayacaklar. �
* Sultan, ailesini karşısına alıp sevdiği adama kaçıyor. Nikah günü kocası gözaltına alınıyor. Serbest kalır kalmaz da kaçıyor kocası ve 15 yıl sonra dönüyor. Bir adam 15 yıl beklenir mi gerçekten?
- Bu topraklarda eşini uzun yıllar bekleyen Sultan’lar var gerçekten. Ama 15 yıl beklenir mi? Bilmem ki... Zaten bizim Sultan da bir saatten sonra “Ben onu beklediğimi unutmuşum zaten” diyor. Hayatı sevdiğini beklerken akıp gitmiş. Ama sevdiğinin geri gelmesiyle birlikte kaderini artık hayatın akışına bırakmamaya, kendisi yazmaya karar veriyor. 
* Dizide Diyarbakır sadece bir mekan değil, oyuncu... Sizin, bu konudaki düşünceleriniz nedir?
- Evet, insanlar, Mezopotamya’nın bu muhteşem kentini “Sultan” dizisinde izleyecek. 13 medeniyetin yaşadığı bu kente uçakla gittiğinizde, havalimanına iniş yaparken akıl almaz bir görüntüyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Öylesine bir güzellikle karşılaşıyorsunuz ki, içinizden pilota “Kaptan bir tur daha atsan da, bu muhteşem kenti bir daha görsek” demek geliyor. 

ACI OLAN YERDE GİZLİDİR MİZAH
* Bu tarz hikayeler daha çok drama türünde çekilir. “Sultan” da o türde bir dizi mi olacak peki?
- Biz “Sultan”ı komik ya da trajikomik olarak değerlendirmiyoruz aslında. Dizideki karakterler çok içten, doğal, hem dramatik hem eğlenceli. Biz diziyi daha çok Sultan’ın ruh haline göre anlatıyoruz. Çünkü o çok inandırıcı, çok doğal, çok içten. Yani her kadın gibi... En son söylenmesi gereken lafı en başta söylüyor. Bir de biz günümüzü ve gerçeği anlattığımız için senaryomuz da hayat gibi doğal ve gerçek. 
* Diyarbakır’ın kendi mizahı var deniyor. Sizce nasıl bir anlayış, nasıl bir ifade durumu söz konusu?
- Bu kentte o kadar acı yaşanmış ki, işte bu yüzden yıllardır duymadığımız, bilmediğimiz tarzda farklı, muhteşem bir mizah var. Çünkü acının olduğu yerde gizlidir mizah. Zaten biz bu kentte her gün bunu yaşıyoruz. İzleyicilere de “Sultan” dizisiyle bunu göstermek istiyoruz. Diyarbakır’ın ilk dizisi “Sultan”. Hatta bu bölgenin tarz gereği de ilki. Diyarbakır’ın ilki olan bu dizi, tamamen güncel mizah ve hayatın gerçekleriyle dolu.

BİR ANDA GÖZÜM DÖNDÜ KENDİMİ SETTE BULDUM
* Sultan ne zaman “kendi ayaklarımın üzerinde durmalıyım” diyor?
- Yalnız kaldığını fark ettiğinde. Yani aslında her kadın gibi. Bazısı Sultan gibi cesaret eder, bazısı ölene kadar sessiz kalır ve kendini adar; neye adadığını bilmeden...
* “Sultan” rolünü kabul etmenizde hangi faktörler etkili oldu?
- Ben bu sene dizi yapmayı düşünmüyordum aslında. Hele ki İstanbul dışında... Bu proje geldiğinde de okumamak için bir ay beklettim. Bir ay sonra “Bir bakayım şuna, neymiş” dedim. Hikayeye bayıldım. Dolu dolu, katmanlı... Karaktere hayran kaldım. Deli gibi oynamak istedim, bir anda gözüm döndü ve kendimi projenin içinde buluverdim. Bir baktım Diyarbakır’dayım. Bir baktım çekimlere başlamışız. Bir baktım tanıtımlar dönmeye başlamış. Bir baktım... Eee artık ben değil, izleyiciler baksın (gülüyor)...

İKİ İNSANIN BİRBİRİNİ SEVEBİLMESİ İÇİN AYNI ŞEYE İNANMASI GEREKMEZ
* Şeymus ile Sultan’ın ilişkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? 15 yıllık ayrılıktan sonra o aşk yeniden yeşerebilir mi?
- Ne ekerseniz onu biçersiniz (gülüyor)... İkisinin beraber ektiği tohumlar o kadar sağlammış ki, Sultan 15 yıl beklemiş işte. Yeşermesi için de bekler yine Sultan. Aslında ikisi ayrı dünyaların insanları, ama iki insanın birbirini sevmesi için aynı şeye inanması gerekmiyor.