Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2002 00:00
İkinci Bahar, Ekmek Teknesi, Hayat Bağları.. Arkamıza yaslanıp keyifle izlediğimiz bu dizilerin müziklerinden tanıyoruz onları. Klasik Türk Müziği'ni sessiz sedasız yeniden hayatımıza soktular. Bazen bir tanbur sesiyle neşelendirdiler, bazen de bir kanunla hüzün verdiler. Bu kez de Eylül Şarkıları isimli üçüncü albümüyle karşımızda İncesaz. İlk iki albümünden farklı olarak bu sefer vokal de var. Hepsi de konservatuarlı sekiz usta çalıyor, Melihat Gülses seslendiriyor.İncesaz'ın 1999 yılında çıkardığı ilk albümün adı ‘‘Eski Nisan‘‘dı. Bir yıl sonra İkinci Bahar dizisinin müziklerini yaptılar ve bu çalışmaları da soundtrack olarak yayınlandı. Geçtiğimiz günlerde müzikseverlerin beğenisine sunulan albümleri ise Eylül Şarkıları. Sadece müzik yapmamış grup üyeleri, sokağa çıkıp dökülen yaprakları da toplamışlar. Grubun solisti ve ‘‘Melek Ablası’’ Melihat Gülses, ‘‘Eylül, Aşk ve İstanbul anlatılıyor albümde’’ diyerek açıklıyor bu ince sürprizi. Grup üyeleriyle Üsküdar'daki deniz manzaralı stüdyolarında konuştuk. İncesaz'da geleneğe bağlı fakat günü de yakalayabilen bir sound var..Murat Aydemir: Bir köprü oluşturmaya çalıştık. Hem klasik Türk Müziğinden kopmayan, hem de daha çok dinleyiciye ulaşmayı hedefleyen bir çalışma bu. Yeni armoniler ve yeni ezgiler kullandık. Fakat bunu yaparken sazlarımızın kimliğini kaybetmek doğru olmazdı. İstiyoruz ki gençler de klasik tarzla tanışsın.Melihat Gülses: Klasik müziğimiz aynen Süleymaniye gibi başımızda taşınması gereken bir taç. Fakat bir yandan da yeniliklere açık olmak gerekiyor. Üniversite konserlerinden aldığımız tepkiler çok güzeldi. Bir yandan TRT, diğer yandan İncesaz, bir de ev işleriniz var, yorucu olmuyor mu? MG: Yorulmadan da bir şey çıkmıyor ki ortaya. Büyük amaçlarımız var. Günümüzde herkes bağırarak, çağırarak birşeyler anlatmaya çalışıyor. Oysa biz müziğimizle sükunetin mesajını veriyoruz. İncesaz sakindir. İncesaz'ın en çok hoşuma giden yanı budur. Grup üyeleri birbirlerini eskiden beri tanıyorlar sanırım.MG: Çocukluklarından bu yana hepsini tanıyorum. Eşim Necip Gülses hem benim, hem de grup üyelerinin hocalığını yapmıştır. Herkes birbirini o kadar yakından tanıyor ki, konserlerimizde inanılmaz doğaçlamalar ortaya çıkıyor. Konserler nasıl geçiyor?Cengiz Onural: Çok zevk alıyoruz. Bir de her konserden sonra oturup tartışıyoruz. Konserlerde farklı şeyler deneme şansınız da oluyor. Örneğin, bir albüme 5.5 dakika solo koyamazsınız ama bunu konserde gerçekleştirme şansınız var. Konserlerde daha vahşi çaldığımızı söyleyebilirim. Daha vahşi ve daha özgür.MA: Sahneye çıktığınızda duygularınız farklı bir havaya giriyor, başka bir hal geliyor insana. Bu hali iyi anlıyor grup, olmadık bir yerde es veriyorum mesela, hiç panik havası yaşanmıyor. MG: İncir çekirdeğini doldurmayacak şeylere ‘‘hata yaptık‘‘ dediğimiz de oluyor ama konser vermek belki de bu demek. İncesaz yaptığı
film ve dizi müzikleriyle de tanınıyor. Nasıl beste yapıyorsunuz, görüntüleri izleyip, sizde uyandırdıklarıyla mı bir ÅŸeyler üretiyorsunuz, yoksa sadece senaryoyu okumanız yetiyor mu?CO: Ä°lk kez Ä°kinci Bahar'ın müziklerini yaptık. Bu daha sonra bir albüm olarak da çıktı. Daha sonra Baba Evi ve Deli Yürek geldi. BahsettiÄŸiniz iÅŸleyiÅŸ yönetmenine göre deÄŸiÅŸiyor. Fakat bana hangisinde daha iyi bir iÅŸ çıkıyor derseniz ‘‘bize en fazla zaman verileninde‘‘ diyeceÄŸim. Bazen bir film müziÄŸi için sadece 34 saatimiz oluyor. Bu da yaratıcılığı ters yönde etkiliyor. Bu arada söylemeliyim, film müziÄŸi çalışmalarımızda Bora EbeoÄŸlu'nun payı büyüktür. Grubun bir alt kümesi de var, Derya Türkan ile birlikte çaldığınız Ahenk.Murat Demiray: Bize gelen tekliflerde yine Ä°ncesaz'dan faydalanıyoruz. Kendi mutfağımızdan kotarmaya çalışıyoruz iÅŸi. Melek Abla da bir yerde söyleyecekse tanburi olarak beni tercih ediyor. Ä°ncesaz'ın bir dinleyici kitlesi var, bu biraz da onların tercihi...Son albümünüz Eylül Åžarkıları'na ilgi büyük, bu kadarını bekliyor muydunuz?MD: Sanırım Melek ablanın etkisi büyük. Tabii Ä°ncesaz'ın da bir dinleyici kitlesi vardı. Melihat Gülses'in Ä°ncesaz'da solist olması bizim için hem mutluluk verici, hem de baÅŸarılı bir deneme oldu. Hayat bazı yerlerde çok hızlı yaÅŸanıyor. Ä°nsanların eÄŸlencesi techno müzik ve pop aracılığıyla geliÅŸiyor. Fakat bir yandan da her iÅŸ kendi tezatını oluÅŸturuyor, Ä°ncesaz biraz da bunun için ilgi görüyor. Yine de bizim tercih ettiÄŸimiz türün duygulara daha fazla hitap ettiÄŸini söyleyebilirim. Derya Türkan: Geçim derdine düşmüş bir insanın farklı müzikal arayışlara girmesi kolay deÄŸil. Yani diÄŸer problemlerden, müziÄŸe sıra gelmiyor.Â
button