Sudi peşimden çok koştu

Güncelleme Tarihi:

Sudi peşimden çok koştu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2004 01:02

Beyaz Rusya vatandaşı Katsiaryna Lydmila ile kumarhaneler kralı Sudi Özkan’ın evliliğe giden öyküsünün, Jennifer Lopez’in rol aldığı ‘Maid in Manhattan’ filminin senaryosundan farkı yok. Sudi Özkan’la şaşaalı bir düğün töreniyle evlenen, dünyanın en zengin kadınları arasında sayılan Katsiaryna, Kelebek’e konuştu. Eşinin Beyaz Rusya’da bir casino ve oteli kendi işletmesine verdiği Katsiaryna, ‘Sudi peşimden çok koştu. Ama ben de ilk anda ona çok güvendim’ diyor.

Geçen cumartesi günü, St. Martin adasında Princess Otel’in casino’sunda, ünlü kumarhaneci Sudi Özkan’la yaşamını birleştiren Beyaz Rusyalı Katsiaryna, ilk röportajını Kelebek’e verdi. Paraya önem vermediğini söyleyen Katsiaryna, Sudi Özkan’la ilk kez tanıştığı anı da unutamıyor. 1997 yılında Sudi Özkan’ın sahibi olduğu Kumburgaz’daki Princes Otel’de garson olarak çalışırken ünlü kumarhaneci ile tanıştığını söyleyen Katsiaryna, ‘Kumburgaz’da Princess Otel’de tanıştık. Beni yemeğe davet etti. Ben de kabul ettim. Ama tanıştığımızda onun Sudi Özkan olduğunu bilmiyordum. 17 yaşındaydım. Onu gördüğüm ilk andan itibaren kendimi emniyette hissettim. Çok iyi bir insan olduğunu anladım. Tabii ki, ilk anda aşk olmadı ama zaman içinde onu sevdim. Yaş farkı hiç önemli değil. İki yıl sonra çocuk yapmaya karar verdik. Onu her zaman arkamda sağlam bir duvar gibi hissettim. Benim güvenimi kazandı önce. Peşimden çok koştu. Ben de onun iyi niyetine emin olunca birlikte olduk’ dedi.

İşte Katsiaryna’nın dilinden bugüne kadar yaşadıkları:

‘Sudi Özkan, çok duygusal biri. Bakmayın öyle sert göründüğüne, çok duygusal, çok sevecen. Ama yanında 7 bin kişi çalışıyor, elbette ki sert olacak. Ben hiç sert olamıyorum. O da çok duygusal, bağırır, kızar ama çabuk unutur. Çok iyi bir insan. Benim için en büyük problem, çok çalışıyor. Keşke emekli olsa da bizimle daha çok zaman geçirse. İstiyorum ki, çocuklarıyla daha çok zaman geçirsin, benimle daha çok ilgilensin. Ayrıca çok yoruluyor. Gecesi gündüzü belli değil. Çok neşeli, esprili biri. 8 yıl oldu birlikteliğimiz ve ben hiç sıkılmadım. Onun yanında hiçbir gün aynı geçmez. Her gün yeni şeyler öğreniyorsun. Boşuna konuştuğu olmamıştır. O yüzden hiçbir zaman sıkılmadım.

HAYALLERİM VARDI

17 yaşında bir kızın hayalleri vardır tabii ki. Okuyacaktım mesela. Ama ben hayatı okumuşum onun yanında. Ne yapacağım daha okuyup da. Benim onun yanında öğrendiklerimi hiçbir üniversite de veremez, hiçbir yer de veremez. Yani onunla tanıştığımda ne İngilizce biliyordum, ne Türkçe. Hayır demeyi bilmez, herkese yardım eder. Biri para istesin vermez, ama ihtiyacı olan birini gördü mü de istemeden verir. Çok güzel menemen yapar. Başka bir şey yapmaz zaten. İki çocuğumuza kadar bütün ev işlerini ve yemekleri ben yapardım. Üçüncü çocuk olunca eve bir aşçı aldık. Çünkü artık ben her yere yetişemiyordum. Ev yemeklerini çok sever. Dışarıda yemek yemeyi hiç sevmez. Düğün yemeklerini bile sevmedi. Sen evde daha iyi yapıyorsun dedi. Bu yüzden de ona hep ev yemekleri yapmaya çalışıyorum. Yemek yapmanın sırrı, içine sevginizi koymaktır. O bir hünerdir. Ama öyle kitapta yarım kilo derse, ben inadına 550 gram koyarım. İnsan öğrenerek güzel yemek yapmaz. İçinden gelmeli. Benim de iyi yemek yaptığımı söyler hep. Çocuklarla çok ilgilidir. Onlarla zaman geçirmeyi sever. Kudururlar yatakta mesela. Ben biraz daha sert olmaya çalışıyorum. Onları eğitmeye çalışıyorum ama o şımartmayı seviyor. Arada bir bu yüzden kavga ediyoruz, çok şımartıyorsun diye.

BİZİMKİSİ BÜYÜK AŞK

Aramızda Türk-Rus kültürel açıdan tabii ki farklar vardı. Ama biz birleştirmeye çalıştık. Zaman aldı tabii ki. Ama insanlar hep kültürü, yaşı, eğitimi, ırk, dil ayrımını yapıp, bunları göz önünde bulundurup eşlerini seçmeye çalışıyorlar. Çok yanlış yapıyorlar. Türkiye’de böyle işlere değişik bakıyorlar. Ama ben onda kendimi buldum. Mesela Türkiye’de iki tane birbirini bilmeyen insan evleniyor ve bir yıl sonra boşanıyor. Aile bozuluyor ve olan da çocuklara oluyor. Ama biz sekiz senedir birlikteyiz. İnsanların birbirlerini tanıması lazım. Bu sekiz seneyi birlikte geçirebildiysek, demek ki bu büyük aşk. İki insan sekiz sene sonra niye evlensin ki... Artık hiçbir şey enteresan gelmiyorsa, sıkılıyorsa, neden evlensin ki. Bir gün benim yanıma geldi ve ‘Benimle evlenir misin’ dedi. ‘Düşüneyim’ dedim ilk anda ama sonra ağlamaya başladım ve ‘evet’ dedim.

Ne şımarık, ne nazlıyım. İçimden geldiği gibi davranırım. Ama çok inatçıyım. Onun için beraberiz herhalde. Çünkü onun yanında böyle biri lazım. Ona biraz böyle diş geçirmesi lazım. Devamlı herkes onu dinliyor. Bense içimden geldiği gibi, doğru bildiğim gibi davranıyorum. Ben aslan, o balık burcu. Ateşle su gibiyiz. Birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz yani. Ben onsuz yapamam, o da bensiz. Bu sevginin içinde hiçbir katkı yok. Çoğu insan zengin bir koca buldu diye düşünebilir. Ben eğer para düşleseydim, ben bu adamla ne evlenirdim, ne de çocuk yapardım. Hayatıma bakardım. Ben aileye çok bağlıyım ve hiçbir zaman böyle düşünmedim. Çocuklar olmasa hayatın anlamı da olmaz diye düşünüyorum.

ÇOK KISKANCIM

Çok da kıskancım. Seven insan kıskanır zaten. Kıskanmazsa sevmiyor demektir. Ben bir süre içimde sakladım. Ama artık içimde saklamaya gerek yok. Kıskandım mı, belli ederim. O da benim üzüldüğümü gördü ve beni kıskandıracak şeyler yapmamaya çalıştı. Yani bizim bu problemimiz aşağı yukarı kalktı. O da beni kıskanır ama kıskanmasına gerek yok. Ben eşimi bulmuşum, öteki yarımı bulmuşum. Başka kimseyi gözüm görmüyor ki. Benim için dünyada tek erkek var. O da Sudi. Bizi kıskananlar, beni kıskananlar oluyor tabii ki. Koskoca Sudi Özkan’la evlenmiş diye konuşuyorlar... Ama koskoca Sudi Özkan’ı sevmiş diyen yok. İnsanın sevgi bulması o kadar zor ki. Dünyada evlenen birçok insan var. Ev için, para için, hamile kaldığı için... Ama sevgiyi bulanların sayısı yüzde beşi geçmez. Sevgi bulduktan sonra başka bir şeye hiç gerek yok. Sevgiyi bulunca insanın başka hiçbir şeyi gözü görmez. Benim de görmüyor.

ÇOCUKLARINDAN KÜÇÜK

65 yaşındaki Sudi Özkan’ın ilk evliliğinden Enis ve Venüs adında iki çocuğu var. 40 yaşındaki Venüs, Kıbrıs’taki Viva Casino’nun sahibi İtalyan Rino ile evli. 35 yaşındaki oğlu Enis ise, babasının kumarhaneleriyle ilgileniyor. 25 yaşındaki Katsiaryna, Sudi Özkan’ın iki çocuğundan da küçük. Katsiaryna, bu yöndeki soruya, ‘İlk başlarda çocukları bu ilişkiyi pek benimsemedi. Ancak daha sonra gördüler ki ben, gelip geçici bir heves değilim ve babalarını seviyordum’ yanıtını verdi.

St. Martin’deki üçüncü nikahın sırrı

Ünlü kumarhaneci Sudi Özkan, üç çocuğunun annesi Belaruslu Katsiaryna ile geçtiğimiz cumartesi günü Karayipler’de St. Martin Adası’ndaki kendisine ait Princes Otel’de muhteşem bir düğünle üçüncü kez nikah masasına oturdu. Daha önce iki kez nikah masasına oturan, ancak Türk kanunlarına göre bu evliliği geçerli sayılmayan Özkan, eşinin ısrarı üzerine Türk kanunlarının da geçerli saydığı bu üçüncü nikahı yapmak zorunda kaldı. Geçtiğimiz cumartesi günü Türk kanunlarının da tanıdığı törenle gerçekleştirilen nikahın ardından Özkan ile Katsiaryna, pazartesi sabahı yatla balayına gitti. Çalışanları ve ailesinin balayına uğurladığı Sudi Özkan ile eşi, hava muhalefeti nedeniyle öğleden sonra yeniden St. Martin’e dönmek zorunda kaldı. Özkan ile eşinin balayına, uçakla devam edeceği öğrenildi.

HAVA BOZDU DÖNDÜLER

Geçtiğimiz cumartesi günü evlenen, pazartesi günü de lüks yatlarıyla balayı için denize açılan Sudi-Katsiaryna Özkan çifti, havanın bozması üzerine öğleden sonra St. Martin adasına döndü...

Garsonluktan first lady’liğe

1997’de, Beyaz Rusya’dan Türkiye’ye çalışmaya gelen Katsiaryna, bir arkadaşının tavsiyesiyle Kumburgaz Princess’ta garson olarak işe başlar. Henüz 17 yaşında olan Katsiaryna’nın güzelilğinden çok etkilenen Sudi Özkan, onun peşinden tam bir yıl koşar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!