Güncelleme Tarihi:
Meslek yaşamınızda çevreyle ilgili çalışmaların önemli bir yeri var. Bu seneki konserinizin teması da ‘küresel ısınmaya tepki’. Nasıl bir konser izleyeceğiz?
- Evet, söylediğiniz gibi, müzisyenler özellikle çevreyle ilgili performans sergileyecek. Bu sene Björk’ün ilham aldığı Sainkho Namtchylak, Peter Brötzmann ve Yamar Thiam gibi birçok önemli müzisyen konuğumuz.
Bu duyarlılığınızın kaynağı ne?
Ben uğraşmayacağım da kim uğraşacak bu konuyla. Ozon deliğiyle ilgili beste yapan, müzik üreten biriyim. Çiftçi çocuğuyum, doğanın değerinin farkında olarak büyüdüm. Tarla sürdüm, koyun sağdım. Borularla su taşırdık tarlamıza, Çatalca’da okula traktörle gider gelirdim. Dürtülerim çocukluğumdan besleniyor.
Enstrüman da üretiyorsunuz. Bu konserinizde de çevre duyarlılığına dikkat çekmek için su ile çalışan aletler çalacaksınız. Nasıl aletler bunlar?
- Bizzat tasarladığım, 10’a yakın müzik aleti var. Bu konserde de bunlardan birini, ‘su telefonunu’ kullanacağım. Alt kısmı iki kek tavasından oluşuyor. İçine su doldurduğunuzda balinaya benzer bir ses çıkarıyor. Sonra Tibet’ten getirdiğim ‘waterspring bowl’ var. Suyun titreşimini kullanıyorum bu alette.
ÖNCE ÖĞRETMENİM
Bu sene Ritim Günü’nün 11’incisi düzenlenecek. Her sene 11 Şubat’ta gerçekleşiyor bu konser. Önemi nedir bu tarihin?
11 Şubat benim doğum günüm. “Ölürsek bilsin bu millet, unutulmasın” diye sağ olsunlar o gün seçilmiş. 11 defa Türkiye’de, iki defa da benim uzun yıllar yaşadığım İsveç’te yapıldı. Bu konseri düzenleyebilmek için çok hırpalanıyoruz, devamlılığının olması kıymetli. Bu sene İstanbul Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı destek verdi. Keşke tek bir konserle kalmasak, şehir şehir gezsek, ritim festivalleri düzenleyebilsek…
Halkın iyi bir reaksiyon vereceğini düşünüyor musunuz bu tür festivallere?
Belki Türk halkı sevmeyecek, olsun, ben alkış almak için çalmadım hiçbir zaman. Biz önder olalım, öğretelim, gerisi gelir. Ergun Şenlendirici, Ahmet Özden gibi yerel müzisyenleri uluslararası platformlara taşımak önemli.
ÇOCUKLAR RİTİMDE RAHAT
Ritim Günleri’nde öğrencilerinizle birlikte sahne alıyorsunuz; yeni tasarladığınız bu enstrümanları öğrenciler de çalacak mı?
- Elbette. Ayrıca konserde içlerine su doldurduğumuz tencereler, tavalar da kullanacağız.
Çocuklar için ritim atölyeniz de var, onlar da sahneye çıkıyor mu?
- Önce 7-13 yaş grubu sahne alacak. Sonra ritim atölyesi olarak biz büyükler, tam 80 kişi sahneye çıkacağız.
Ritim atölyeleri nasıl geçiyor çocuklarla?
-Onlarla çalışmayı daha çok seviyorum. Büyükler problemli geliyorlar; eşiyle, patronuyla tartışmış oluyorlar. Onlar gerçekten sakinleşip ritme girene kadar zaman geçiyor. Oysa çocuklar öyle değil. Ama dikkatleri de çok çabuk dağılıyor. Beş dakikada bir ellerine yeni bir enstrüman vermek lazım! Allah’tan burada bolluk var. Onlar için özel koleksiyonumu açtığım oluyor. Kurbağa sesi çıkaran alet bile var.
Pazarlamacılara tamburin, yaratıcı ekibe bongo, patrona çan
Şirketler için çalışma atölyeleri düzenliyorsunuz, insanlar ritim yardımıyla ne öğreniyor?
-Kolektif çalışmayı öğreniyorlar, keyifli geçiyor. Türkiye’de bunu ilk yapan benim. Kime, hangi müzik aletini vereceğinizi bileceksiniz. Müdür yardımcılarına tumba ve temel ritimler. Tempoyu duyduktan sonra ilk giren hep tumbadır. Yaratıcı ekibeyse bongo veririz. Bu alet hep yaratıcıdır, sivri zekâdır. Ritim normal akarken, bongo tek bir vuruşuyla değişik bir hava katar. Pazarlamacılara tamburin; hepsi güleç, sosyal insanlar. Bir yandan tamburin çalıp, bir yandan hareket edebiliyorlar. Patrona ise çan veririz. Turkcell’in sahibine de söylemiştim; bu çanı çalarken tınıyı bozarsan her şey gider.
Peki katılımcılar bireysel olarak ne öğreniyor?
-İçindeki öfke boşalıyor bir yandan da fiziksel olarak kendini kontrol ediyorsun. İzmit depreminden sonra çocuklarla deprem terapi yaptık. İlk birkaç ay sadece öfkeyle dövdüler darbukayı, sonra yavaş yavaş çok güzel bir ritim orkestrası çıkardık. İsveç’te zihinsel engelli çocuklarla çalışmıştım. Konser verdiler, ritimle tikleri azalıyordu. Hiç unutmam konserden sonra anneleri “sen peygamber misin” diye ağlayarak boynuma sarılmıştı. Türkiye’de de yapmak istedim ama maalesef ilgilenilmedi.
Size ‘ritmin babası’ diyorlar, neden?
-Eşimle hamile kadınlara ritim atölyesi yaptık. Ritimle daireler çizerek karın kaslarını çalıştırdılar. Doğumdan sonra çiçeklerle geliyorlardı, “çok rahat doğurduk, sağ olun” diye.