Günün Uzmanı: Dr. Sevinç Ege
Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 2004 01:56
Stres, beyin kimyasındaki değişiklikler ve çevresel faktörlerin etkisiyle gelişiyor. Yaşamın bütün alanlarını olumsuz etkiliyor. Stresin üreme sağlığı, kısırlık üzerindeki etkileri de uzun zamandır araştırılıyor.
Tıp hormonlarla, stresin ve kısırlığın ilişkisini nasıl açıklıyor?
Üreme hormonları, beyin ön lobundan salgılanan hormonların etkisiyle çalışıyor. Bunlara ayrıca beyinde üretilen stres hormonlarından adrenalin, kortisol ve noradrenalinin direk etkisi var. Yine bazı hormonlar birbirlerini tetikleyerek üreme organlarını etkiliyorlar. Stres hormonu olarak bilinen prolaktin, hipofizin ön lobundan salgılanan stres hormonu. Yumurtlamayı baskılayıcı etkisi biliniyor. Kortisol ve melatoninin de üreme organları ve kısırlıkta önemli etkisi var.
Stres hormonları kadın ve erkeği nasıl nasıl etkiliyor?
Erkekte stres hormonları yumurtalıklarında sperm üretilmesini bozuluyor. Kadında da adet düzensizliği, yumurtlayamama, yumurtlamanın gecikmesi, adet kanamalarında düzensizlik yapıyor.
Stresin etkisi tedavi yaklaşımlarını nasıl etkiliyor?
Stres kısırlığa yol açabiliyor. Bu nedenle yardımla üreme yöntemlerinden yararlanacak çiftlerin fizyolojik ve psikolojik değerlendirmeden sonra tedaviye geçmesi önemli. Çiftlerin sadece tıbbi değil, psikolojik yardım alması, fiziksel muayeneleri sırasında tedavi yöntemleri ve sonuçlarının açıklanması, çiftleri rahatlatır.
Stres çiftlerin evlilik yaşamlarını nasıl etkiliyor?
Çiftlerde alkol ve sigara bağımlılığı, düzensiz yaşam tarzı, beslenme bozukluğu gibi kişiye ait özelliklerin yanı sıra içinde bulunduğu stresli ortam evlilik ilişkilerini önemli oranda bozuyor.
Çevre baskısı, ‘Hadi ne zaman çocuk yapacaksınız?’ gibi sorular çiftlerin stresini artırıyor kuşkusuz.
Kırsal kesimde eğitimi az olan kısır çiftlerde, çevre baskısı daha fazla oluyor. Erkekte ya da kadında bu baskı, kendi evlilikleri ve cinsel ilişkilerinin bozulmasına neden oluyor.
Kısırlığın kadın ve erkek üzerindeki etkisi farklı mı?
Aile içindeki baskının kadın ve erkekte ayrı ayrı değerlendirmesinde yarar var. Genelde fizyolojik bozukluk kadında ise erkeğin ailesi kadına baskı yapıyor. İlişkilerin bozulması kadını strese sokuyor. Bu durumdaki kadın daima ezilme ve yok olma duygusu içinde. Hatta bazı hallerde erkek daha ileri giderek kadının tedavi ettireceğine karısını değiştirmeyi bile göze alıyor. Sorun erkekten kaynaklanıyorsa, kendisi çocuk sahibi olmak için elinden geleni maddi ve manevi olarak yapar. Stres bu sefer erkektedir. Ama kadın da gene çocuksuzluktan en fazla etkilenen kişidir. Özetle çocuksuzluk her iki tarafı da yıpratıyor.
Stresi yenmek çocuk sahibi olmayı kolaylaştırıyor mu?
Kısırlıkları tıbbi olarak açıklanamayan çiftlerin yüzde 5’inde, tüp bebek için tedaviye müracat ettiklerinde daha tanı aşamasında gebelik oluştuğunu gözlüyoruz. Bu durum tamamiyle eşlerin doktorla konuşarak, inanarak stresi yenmeleri sonucunda gerçekleşiyor.
Eşlerin birbirine tutumları nasıl etkiliyor?
İnfertilite eşlerin birinde olduğunda genel anlamda çiftleri psikolojik sıkıntıya soktuğu gibi ilişkilerinde de problemler yaratıyor. Çiftlerin birinde infertilite sorunu olduğunda birinin diğerine baskısı gene strese neden oluyor. Araştırmalar sonucunda kadında çocuksuzluk nedeni kendinde ya da eşinde olmasına rağmen en fazla etkilenen kişi. Erkek stres oranı kadına göre daha düşük olduğu gözlenmiştir.
Hazırlayan:Mesude ERŞAN