Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2004 00:00
Kadınlar, hakları, özgürlükleri, ev hayatı, iş hayatı, kocası, arkadaşları ve çocukları için savaşırken, çok ağır bir yükün altında ezildiğini fark edemedi. Stres artık düm dünyayı, özellikle de kadınların sağlığını ve mutluluğunu tehdit ediyor. Uzun yıllar, kadınlara erkeklerle eşit haklar tanınması için savaş verenler, ‘Feminizm bizi buralara mı getirecekti?’ diye kendilerini sorguluyorlar. Kadınların eğitim görmeleri, meslek sahibi olmaları ve kendi paralarını kazanıp, diledikleri gibi harcama hakkını elde edebilmeleri için yüz yıl süren bir mücadele verildi. Bu amansız mücadeleden gerçi kadınlar zaferle çıktılar ama bu zaferin bedeli sanıldığından çok daha ağır oldu. Günümüzün kadınları, kronik yorgunluk, sinir bozukluğu, ruhsal dengesizlik ve de stres ağırlıklı sağlık sorunları ile mücadele etmek zorundalar. Stresin kurbanları sadece kadınlar mı? Elbette hayır. Çocuklar da dahil olmak üzere, stres sorunu herkesi etkiliyor. Ama stres salgınının daha çok kadınlar arasında yaygınlaştığı da bir gerçek.Geçmişe özlem duyulur olduİnsanların daha mutlu, daha huzurlu yaşayabilmeleri için uygarlığın geliştirilmesi gerekiyordu. Günümüzün uygar dünyasında, teknolojinin getirdiği kolaylıkların, yaşam biçimimizde yarattığı değişikliklerin hepimizi huzura kavuşturması beklenirdi. Ama ne yazık ki, tahmin edilenin tam tersi oldu.Günümüzün kadınları, kavuştukları imkanların değerini elbette gözardı etmiyorlar. Fakat çoğu zaman da annelerinin, ninelerinin onlardan çok daha huzurlu yaşadıklarını ileri sürerek, geçmişin dünyasına özlem duyuyorlar.Hata neredeKadın özgür. Kadın, meslek sahibi. Kadın evinin her işini yapabiliyor. Kadın kendini erkeklerden farklı görmüyor. Bütün bunlar, 21’inci yüzyılın kadınları için sevindirici özellikler. Evet ama, kadın aynı zamanda stres içinde yaşıyor. Her an patlamaya hazır bir bombadan farkı yok. Bu aşırı sinir gerginliği, kuşkusuz kadının ruh ve beden sağlığına da zarar veriyor.Stres yüzyılımızın bize armağan ettiği sorunların en önemlisi. Peki ama, uygarlığı geliştirmek, insanlara daha iyi yaşama şansı verebilmek için harcanan çabalar, bizleri neden strese kurban etti? Özellikle kadınlar, kendilerini ninelerinden, annelerinden çok daha şanslı sayarlarken, nasıl tuzağa düştüler?Kadının sağlığını hiç dikkate almadan, kendini üstlendiği sorumlulukları yerine getirmeye adaması, stresi tetikliyor. Pek çok kadın için yapmak zorunda olduğu işler, sağlığından daha önemlidir. Hasta da olsa, evinin işini yapabilmek için kendini zorlar. Kadınlar arasında düzenlenen bir araştırmaya göre, her beş kadından ikisi, hasta olmasına rağmen, iş yerine gittiğini belirtmişti.Kadınların bir özellikleri var ki, stresin ağına düşmelerinde çok önemli rol oynuyor. Kadın, suçluluk duygusuna kapılmaya her zaman hazır. Evinde bir işini aksatırsa, kocasının ya da çocuğunun bir isteğini yerine getiremezse, suçluluk duygusuna kapılıyor. İş yerinde de, arkadaşlarından geri kalmak, kendini suçlamasına neden oluyor.Bu yüzden kadınların strese yenik düşmeleri çok kolay oluyor. Ama stresten kurtulmaları hiç de kolay değil. Kadının öncelikle stres sorununu kendisinin davet ettiğini kabullenmesi ve bu sorunun önemini kavraması gerek.Depresyon kapıdaKelime anlamı gerginlik olan stres, kendini sürekli vücut ağrıları, baş ağrısı, yorgunluk, halsizlik aşırı sinirlilik gibi belirtilerle ortaya çıkarıyor.Hayatımızdaki her türlü değişim stresi oluşturabilir. Daha çok istenmeyen değişiklikler stres oluştursa da bazen arzulanan ve istenen değişimler de strese neden olabilir. Mesela piyangodan büyük ikramiyeyi belki herkes bekler ama bu durumun getirdiği değişimi kaldıramayıp ciddi stres yaşayanlar çok görülmüştür. İstenmeyen değişimleri kontrol etmek elimizde olmadığından onlarla mücadele etmek daha zordur ve stresi artırır. Ruh dünyamızda ciddi sıkıntılarla kendini gösterir. Bireyin kendisi bazen stres kaynağı olabilir. Yıllar boyunca edindiğiniz alışkanlıklar bazen stres sebebi olabilir. Fiziki şartların da stres faktörü olabileceğini unutmamak gerekir. Aşırı gürültü ortamları, stresi ortaya çıkarabilecek bir faktördür.Sürekli gergin iş ortamı: Günümüzün önemlice bir kısmının geçtiği iş ortamındaki gerginlik en önemli stres kaynaklarından biridir.Sürekli gergin aile yaşantısı: Aile yaşamındaki gerginlikler kaygı derecemizi fazlaca artırabilir. Stres her zaman olumsuz değildir. Zaman zaman başarıyı artırıcı bir faktör de olabilir. Bizim için sorun oluşturacak durum olumsuz, hayatımızı kötü etkileyen ‘stres’ dir. Onunla mücadele ederken takip edilecek birkaç yol var. Stresimizin geçmesini zamana bırakmak doğru bir yaklaşım değildir. Bunu çözmek için aktif mücadele gerekir. Stresi ortaya çıkaran durumu değiştirmeye çalışmak.Stresi doğuran durumu kabul etmek.Stresi doğuran durumu yok etmek.Stres faktörüne boşvermek.Bu tuzağa düşmeyinUzmanlar, çağımızın vebasını tarif ederken şöyle diyorlar: ‘Stres, huzursuz ya da endişeli olduğunuz zaman benliğinizi saran ruh halidir.’ Beyinde başlayan huzursuzluk vücudun dengesini bozar, sağlığını tehlikeye düşürür. Stres altında olduğunuz zamanlar, öfkeye, korkuya kapılabilirsiniz. Şaşkınlık ve kararsızlık sizi etkiler. Stres altındaki bir kadının uyku düzeni bozulur, canı
yemek yemek istemez. Dikkati dağılır. Yapmak zorunda kaldığı iÅŸleri yapmakta zorlanır.Kendimizi çevreye ve koÅŸullara uydurmaya çalışırken; stresin tuzağına düşeriz. Stresi koÅŸulların gereÄŸi diye kabullenip, bu dertten kurtulmanın yollarını aramazsak, fiziksel ve ruhsal saÄŸlık sorunları birbirini izler. Stresten kurtulmak için çaba harcamayan bir kiÅŸiyi depresyon kapıda bekler. Ruh saÄŸlığının bozulmasıyla da yeni sorunlar birbirini izler. BaÅŸ aÄŸrıları, midede sorunlar, uykusuzluk, ülser, kan basıncının yükselmesi ve hatta inme gibi ciddi saÄŸlık sorunları ortaya çıkabilir. Yazan: Lindsay NicholsonDerleyen: Azize BerginYARIN: STRESLE NASIL SAVAÅžMALIÂ
button