Güncelleme Tarihi:
◊ Sizden Alman Lisesi ile başlayan diş hekimliğiyle devam eden yolculuğunuzun hikâyesini dinlemek isteriz.
- Alman Lisesi’ndeki eğitimim bana çok şey kattı. Her şeyden önce büyük bir özgüven kazandırarak dünya insanı olmamı sağladı. Alman Lisesi’ndeki 8 yıllık eğitimin ardından İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ne girdim. Bu dönem de güzeldir. Ama hayatta daha farklı şeyler yapmayı aklıma koyduğumdan diş hekimliği eğitimi diploması güzel bir anı olarak kaldı.
◊ Hepimizin zamanında yakından takip ettiği “Riziko” yarışma programı nasıl başladı?
- “Riziko”, 1994 yılında başladı. TRT 1 ekranına ‘merhaba’ dediğinde kısa sürede farkını ortaya koydu. Ana haber öncesi yabancı bir format TRT için de bir ilkti. Ben hem yapımcı hem de sunucuydum. Bin bölüm çektik ve “Riziko” efsane yarışma programları arasına girdi.
◊ “Riziko” ile ilgili yeniden teklif gelse kabul eder misiniz?
- Bilmiyorum. Her şey zamanında daha güzel sanki. Hepimiz yenileniyoruz. Bu yüzden “Riziko” bugün izleyici tarafından nasıl karşılanır kestirmek zor. Yine de kesinlikle olmaz demek yanlış. “Asla” dememeyi öğrendim.
◊ Ve geldik yolculuğun müzik durağına. Nasıl başladı bu yol, kim vesile oldu?
- Aklıma profesyonel müzik kariyerini sokan kişi rahmetli Melih Kibar’dır. Onunla “Riziko”nun başladığı dönemlerde bir müzik programında tanıştık. Bir gün onun evinde Lionel Richie’yi olimpiyat stadyumunda binlerce kişinin önünde “All Night Long” adlı şarkısını söylerken izlemiştik. Melih bana döndü ve şöyle dedi: “Sen gün gelecek milyonların önünde şarkı söyleyeceksin.” Nasıl bir öngörü? Dedikleri gerçek oldu. Eurovision Şarkı Yarışması sahnesinde 200 milyon kişiye şarkı söyleyebilen nadir sanatçılardan biri oldum. Hem de 2 kere.
◊ Tekrar Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmanız teklif edilse ama bu sefer Türkiye adına, düşünceniz ne olurdu?
- Bundan güzel bir teklif olabilir mi? Tabii ki katılırım. Harika olur... Ben 2 kere San Marino’yu 2016 ve 2019 yıllarında temsil ettim ki bu dünyada bir ilk. San Marino Eurovision’a katıldığı toplam 15 yıl içinde en yüksek derecesini benimle aldı. Son birkaç yıldır farklı ülkelerle de konu gündemde. Ama Türkiye adına yarışmak, kendi ülkemi temsil etmek en büyük gurur olur. Kısmet diyelim. Bu arada küçük bir sır. Şarkı ve tüm sahne prodüksiyonu hazır. (Gülüyor)
AJDA PEKKAN’LA DÜET YAPMAK İSTERİM
◊ Yabancı şarkıcılarla yaptığınız çok önemli düetler var. Nasıl bir deneyim başka bir sanatçıyla çalışmak?
- Bugüne kadar yaptığım 4 düet var ve bu düetleri yapma teklifleri bana dünya çapındaki bu isimlerden geldi. Viktor Lazlo, Tamara Gverdtsiteli, Helena Paparizou ve efsane isim Martha Wash. Yaptığımız tüm şarkılar Güney Amerika’dan Avustralya’ya dünya listelerinde boy gösterdi.
◊ Türkiye’de kiminle düet yapmak istersiniz?
- Bugüne kadar düet yaptığım yabancı sanatçıların hepsi çok değerli isimlerdi. Martha Wash özelinde bakarsak birkaç kez Grammy adaylığı var. Türkiye’de ise her zaman 1 numara olan tartışmasız tek bir isim var ki, o da Ajda Pekkan. Tabii aslında bu soruyu Ajda Pekkan’a sormak lazım, bakalım o benimle düet yapmak istiyor mu? (Gülüyor)
BİR PARÇA OBSESİFİM
◊ İlk Türkçe şarkınız “Takan Takana”da ifade ettiğiniz gibi “Obsesif Kompulsif” misiniz? Kısacası “OKB” tanınız var mı?
- Tanı yok, ama bir parça evet. Ben zaten farkındayım günlük hayatımda neleri kafama taktığımın. Bu şarkıyı yaparken fikirlerini aldığım hekim arkadaşlarım sayesinde daha etraflı bilgi sahibi oldum.
◊ Şarkının adı çok esprili. Nasıl ortaya çıktı şarkı?
- İçerik çok önemli bir konuya parmak bassa da günün sonunda ben müzik yapıyorum, bir kongrede bilimsel bir konferans vermiyorum. Dolayısıyla tıbbi kelimelerle dolu bir söz yazmayı tercih etmedim. “Takan Takana” esprili bir yaklaşımla OKB üstünden günümüze de gönderme yapan bir şarkı oldu. Şimdi sana sorsam kafana hiçbir şey takmadığın tek bir günün var mı diye? Cevabın herkes gibi hayır olacaktır. Böyle yaşıyoruz. Obsesif kompulsif olmadan da her şeyi kafamıza takıyoruz. Böyle bir şarkı yapma fikri yapımcı bir arkadaşımdan geldi aslında. Bak bu hikâyeyi kimse bilmiyor. Bana bu konu üstüne bir film çekeceklerini söylemişti. Ben de atıldım filmin şarkısını ben yazarım diye. Şarkıyı yazdım, beğenmediler. “Total Disguise”ı yaptığımda da buradaki plak şirketleri beni reddetmişlerdi. Şarkı, Yunanistan üstünden dünyaya açıldı. Bugün pop müzik dünyasının klasikleri arasında yer alıyor. Burada beğenilmeyen şarkılarım dünyada hit oluyor. (Gülüyor)
◊ “Takan Takana”nın klibinde farklı bir Serhat var pijamalar içinde. Ayrıca ışıklı bir sonsuzluk işareti.
- Kliplerimin içeriğini kendim belirlerim. Bu klipte anlatmaya çalıştığım ise sonsuzluk ifadesi altında bir kısır döngü... Pijama konusuna gelince, bu bir samimiyet göstergesi. Geceler yatağımızda sorunlarımızla yalnız kaldığımız zaman dilimi. Bu da bende klipte pijama giyme arzusu yarattı.
SILA’YA YENİ BİR ŞARKI YOLLADIM
◊ Türk müzik dünyasıyla ilgili sizi şaşırtan şeyler yaşadınız mı?
- 2022 yılında “That’s How I Feel” adlı albümümü 1.000 adet basılan ve içindeki plak ve CD’siyle koleksiyon değeri olan bir paketle yurtdışında ve Türkiye’de tanıdığım ve tanımasam da sanatçı ortak paydasında buluştuğumuza inandığım bazı isimlere hediye olarak gönderdim. Amerika’dan Yunanistan’a, Fransa’ya paketi alanlar ki aralarında bazılarıyla hiç yüz yüze bir araya gelmedim, telefon, mesaj ve videolarla teşekkür ettiler. Buradaki bazı isimler ise Türk pazarında benzeri olmayan böyle bir çalışma ellerine şahsen geçmesine rağmen görmezden geldiler ve sessiz kaldılar. Bana birisi küçücük bir şey yollasa hemen teşekkür ederim. Teşekkür etmek bir medeniyet ve görgü belirtisidir. Bir de tam tersi olanlar var, sayıca azlar ama yine de varlar ve iyi ki varlar. Geçenlerde yeni yazdığım bir şarkıyı Sıla’ya yakışacağını düşünerek ortak bir arkadaşımız aracılığıyla kendisine gönderdim. Bu arada Sıla ile hiç tanışmıyoruz. Aradan birkaç gün geçti, tanımadığım bir numaradan bir mesaj geldi. Mesaj “ben Sıla” diye kendini tanıtarak başlıyordu. İşte gerçek sanatçı kalitesi budur. Doğal olarak Sıla daha şahsen tanışmasam da sanatçı kimliğini de aşan bir zarafet simgesi benim için.
◊ Sıla ile ortak bir proje olur mu?
- Çok zevk duyarım. Ama ortada böyle bir proje yok. Açıkçası yurtdışında nasıl kalibresi yüksek sanatçılarla berabersem, burada da öyle olmasını isterim. Bu tanım sadece müzik yeteneği ya da başarısını içermiyor. İnsan kalitesi ve altyapı belki de daha önemli. Sıla da bunlar fazlasıyla var.
◊ Yeni projeleriniz var mı?
- Ben proje adamıyım. Ama hepsini gerçekleştirmek için 500 yaşıma kadar yaşamam lazım. (Gülüyor) Her zamanki gibi kaliteden ödün vermeden hem ülkemde hem de dünya pazarında var olmaya devam edeceğim. Yeni uluslararası iş birlikleri de olacak.
KENDİNİ DEV AYNASINDA GÖREN ÇOK SANATÇI VAR
◊ Uluslararası kariyeriniz için büyük savaş verdiğinizi biliyoruz. Sizce neden başka isimler bu konuda başarılı olamıyor?
- Yıllardır akıntıya karşı yüzüyorum. Genel kural şöyledir. Önce kendi ülkende bir şeyler yap kendini kanıtla, ardından yurtdışını dene. Bense müzikte bunun tam tersini yaptım. Önce imkânsız gibi görünen yurtdışı kariyeri, ardından kendi ülkem. Hiç kimse buna cesaret edemedi. Kimse konfor alanının dışına çıkmak istemiyor. Ama gerçek anlamda uluslararası kariyer hiç kimseye altın tepside sunulmuyor. Her şeyden önce farklı olacaksınız, hatırda kalacaksınız. İngilizce şarkı yapınca dünya beni tanıyacak ütopyası ise içler acısı. Çözemediğim şey ise bu haberleri çıkan isimlerin galiba gerçekten buna inanmaları. Türkiye’de mükemmel sanatçıların yanında kopyala yapıştır metoduyla kendini dev aynasında gören de çok kişi var. Hiçbiri özgün ya da farklı değil. Bu işi ciddiye aldıklarını ise hiç düşünmüyorum.
BENİ ENGELLEYENLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM SAYELERİNDE VAR OLDUM
◊ Sizi bu işleri yapmanızı engellemek için yoran zorlayan, ateşe benzin döken kişiler oldu mu?
- Olmaz mı? Hepsine çok teşekkür ediyorum. Bugünkü Serhat’ı onlara borçluyum. Sayelerinde var oldum. (Gülüyor) Geçenlerde İstanbul’da önemli bir plak şirketinin patronuyla beraberdim. Kariyerimi kendisine borçlu olduğumu söyleyince şaşırdı. Evet dedim, beni yıllar önce reddetmen sayesinde bugün uluslararası ligde oynuyorum. (Gülüyor) Aslında hayat yolculuğumda bana destek olan kişi sayısı azdır. Genelde benden destek bekler insanlar. Böyle gelmiş böyle gidiyor. Yıkılmaz bir kale görüntüsü veriyorum galiba.
ONLAR BİLE ŞARKI SÖYLÜYORSA SEN YIKARSIN ORTALIĞI!
◊ Konser öncesi sahneye çıkmadan bir ritüeliniz var mı?
- Size komik gelecek bir ritüelim var, ritüel demek bile belki doğru değil. Sahneye çıkmadan önce bazı isimleri düşünürüm ve içimden şöyle derim: “Onlar bile şarkı söylüyorsa sen yıkarsın ortalığı.” (Gülüyor)
◊ 2025 için bize neler diyeceksiniz?
- 2024’te annemi kaybettim. Biraz farklı bir temenni olacak ama herkese 2025’te ve devamında anne ve babalarının tadını çıkarmalarını tavsiye ediyorum. Onlara zaman ayırın, eksiklikleri derinden yaralıyor. Ayrıca sevdiklerinize daha çok vakit geçirin. Bu koşuşturma içinde unuttuğumuz ya da ertelediğimiz şeyler bunlar. Son olarak kendinizi sevin ama bunu da çok abartmayın. (Gülüyor)