Güncelleme Tarihi:
Atlas Sineması'nda düzenlenen anma töreninde konuşan oyuncu Halil Ergün, çok üzgün olduğunu belirterek, "Biraz fazla duygusallaştım çünkü sinema hayatım boyunca her zaman yanımda dost, arkadaş, ustam ve yönetmenim olarak var oldu." dedi.
Ergün, Yeşilçam sinemasının çok derin bir macera olduğunu dile getirerek, "Türk halkının toplumsallaşmasında çok önemli bir işlev yerine getirmiş bir süreçtir, bir büyük rüzgardır. Bu rüzgarın en önemli kahramanlarından biri de Şerif Gören'di" ifadesini kullandı.
Oyuncu Necmettin Çobanoğlu, Gören ile Diyarbakır'da çekimlerde yaşadıkları bir anısını paylaşarak, geçmişle ilgili bir şeyler söylemenin çok acı verdiğini kaydetti.
Prodüksiyonda çalışırken oyunculuk yapmasını istediğini aktaran Çobanoğlu, "Ömer'i sen oynayacaksın, dedi. Mecburen kabul ettim. 'Tamam.' dedim. Şerif ağabey bende ışığı görmüş, o güzel gören Şerif Gören. Benim oyunculuk serüvenim Yol filmiyle başladı. İyi ki böyle bir şey yapmış. Onu çok seviyorum. Gerçekten çok önemli bir değerimizi kaybettik. Uğurlar olsun. Şerif ağabey erken gittin." şeklinde konuştu.
- "Sinemanın yönetmen olarak son temsilcisi Şerif Gören'i kaybettik"
Oyuncu Nur Sürer, üzüntüsünü dile getirerek, "Muhsin Ertuğrul'un çok sert açtığı kapıyı, en son temsilci Şerif Gören yumuşacık kapadı." dedi.
Sinemanın zorlu şartlar altında çekildiği yıllarda tanıştıklarını aktaran Sürer, şunları kaydetti:
"Eksi 30 derecede sadece bir kamera ve dandik bir şaryo, öyle çekildi o filmler. Sekiz metre kar, 40 gün... Ben hayran kalmıştım. Çok sert bir yönetmendi. Oyuncular Şerif'ten acayip çekinirdi. Sinemanın yönetmen olarak son temsilcisi Şerif Gören'i kaybettik. Çok üzgünüm."
Yönetmen Muzaffer Hiçdurmaz da Gören ile 70 yıllık dava arkadaşı olduğunu söyleyerek, "Sendikalar, dernekler kurduk. Borçlanma yasaları çıktı. Sinema emekçilerinin birçoğunu emekli yaptık. Kendimizi emekli yapmadık. Şerif, gerçekten bütün bu övgüleri hak eden bir arkadaşımız ama bir film bir tek kişiyle çekilmez. Bir film, bir ekiple çekilir. Bunlar da sinema emekçileridir ve emeğin hakkını burada da vermek gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Oyuncu Menderes Samancılar ise başsağlığı dileğinde bulunarak, "İşimiz, bu arkadaşlarımızı sürekli yolcu edip acılarını yaşamak... Bize de bunlar düşmüş. Şerif ağabey, sinemamızın iyi kalpli, iyi ağabeyiydi. Yüreğiyle yaptığı işlerle hepimize önderlik yaptı. Oturduğumuz masalarda, çalıştığımız setlerde, verdiğimiz mücadelede, yollarda hep yanımızdaydı. Hep eli sırtımızdaydı." diye konuştu.
Katılımcılardan isteyenler de kürsüye çıkarak, Gören ile ilgili hatıralarının yanı sıra duygu ve düşüncelerini paylaştı.
Törene İstanbul İl Kültür Turizm Müdürü Hüseyin Keskin ile yönetmenler Ömer Vargı, Yüksel Aksu, Nebil Özgentürk, Gani Şavata, senarist Hüseyin Kuzu, sanatçı Orhan Gencebay ve oyuncu Sibel Turnagöl'ün de aralarında bulunduğu sinema dünyasından tanınan pek çok kişi ile Gören'in ailesi ve sevenleri katıldı.
Gören'in cenazesi, Hüseyin Ağa Camii'nden kılınan cenaze namazının ardından Kozlu Mezarlığı'na defnedildi.
ŞERİF GÖREN KİMDİR?
14 Ekim 1944 tarihinde Yunanistan'ın İskeçe şehrinde doğan Şerif Gören 1956 yılında dönemin cumhurbaşkanı Celâl Bayar adına verilen bir bursu kazanarak Türkiye'ye geldi ve İstanbul Erkek Lisesi'nde okula başladı.
Liseden sonra kurgucu olarak çalışmaya başlayan Gören’in sinemayla tanışması 18 yaşında gerçekleşti.
1966'dan itibaren Yılmaz Güney ile çalışmaya başlayan Şerif Gören uzun süre seneryo denemeleri yazdı ve Yılmaz Güney’in asistanlığını yaptı.
YILMAZ GÜNEY'LE ÇALIŞTI
1971 yılında İbret, Kaçaklar, Vurguncular gibi Yılmaz Güney yapımı olan filmlerin yönetmenliğini üstlenen usta isim 1975 yılında 12. Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi En İyi Yönetmen seçilerek ilk önemli ödülünü kazanmış oldu.
Şerif Gören Köprü (1975), Deprem (1976) ve Nehir (1977) gibi filmlerin ardından 1981 yılında Yılmaz Güney'in senaryosunu hapishanede yazdığı ve Güney ile birlikte, onun direktifleri doğrultusunda yönettiği Yol filmini çekti.
YOL FİLMİYLE GELEN ALTIN PALMİYE
Yılmaz Güney ve Şerif Gören’in imzasını taşıyan Yol filmi 1982'deki Cannes Film Festivali'nde "En İyi Film" seçilip Altın Palmiye kazandı ve bu ödülü kazanan ilk Türk filmi oldu.
Tarık Akan, Şerif Sezer, Halil Ergün, Necmettin Çobanoğlu, Meral Orhonsay gibi önemli oyuncularla çalıştığı politik dram türündeki bu film, üzerinden 42 sene geçmiş olmasına rağmen Türk sinemasının en önemli filmlerinden biri olarak kabul edilmeye devam ediyor.
80’li yıllar boyunca da birçok başarılı yapıma imza eden Gören 1993 yapımı Amerikalı filminden sonra bir daha film çekmeyeceğini açıkladı. Gerekçe olarak da filmin beklenen ilgiyi görmemesini ve sinema dilinin toplumla uyuşmamasını gösterdi.
SİNEMAYA KÜSTÜ, TELEVİZYON İÇİN DİZLER ÇEKTİ
2000’lerin başından itibaren sinemadan uzak kalan Şerif Gören televizyona yöneldi ve Serseri Aşıklar, Kırık Ayna ve Ahh İstanbul gibi dizlerin yönetmenliğini üstlendi.
Şerif Gören 2011’de sinemaya dönüp Necati Cumalı’nın kitabından uyarlanan Ay Büyürken Uyuyamam filmini yönetti. Ancak bu filmin de gerek eleştirmenler tarafından beğenilmemesi gerekse de gişede bekleneni vermemesiyle bir daha kameranın arkasına geçmedi. Bu usta yönetmenin son imzası oldu.
TOPLUMSAL GERÇEKÇİLİK AKIMININ EN ÖNDE GELEN İSİMLERİNDENDİ
Şerif Gören'in yönetmen olarak kariyeri ve Türkiye’nin sinema ve kültür sanat dünyasına katkıları birçok kitaba, tez ve makaleye konu oldu.
Şerif Gören, 1980 öncesi Türk sinemasını önemli ölçüde etkileyen, Metin Erksan ve Ömer Lütfü Akad'ın başlattığı, Yılmaz Güney'in ise altın çağını yaşattığı toplumsal gerçekçilik akımının ikinci kuşağını oluşturan başlıca yönetmenlerden oldu.
Şerif Gören sinemasının temel temaları zamanın güncel sorunları, bireylerin sistemle çatışması toplumsal sorunlar, kentleşme ve göçle doğan kimlik bunalımları, kişisel ve toplumsal normların çatışmaları olarak özetlenebilir.