Aslı BARIŞ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2014 06:07
Farklı bir külkedisi hikâyesi: 28 yaşındaki uluslararası stil ikonu Olivia Palermo, kendisine giyecek ayakkabı bulamadığı için son dönemin en havalı markalarından Aquazzura’nın atölyesine gitti, tasarımcılığa soyundu. Palermo ve markanın yaratıcısı Edgardo Osorio’yla konuştuk.
Aquazzura’yla işbirliğine giderek kartvizitinize bir de ayakkabı tasarımcılığını eklediniz. Sanırım sadece ‘stil ikonu’ olarak anılmak kesmedi...
- Olivia Palermo: “Ay, tasarımcı da olayım” diye yapmadım. Markanın yaratıcısı Edgardo Osorio çok yakın arkadaşım. Bir yıl önceydi sanırım, Edgardo’yla New York’taydık. Ayakkabılarla ilgili geyik yaparken markaların niye hep aynı stiller üzerinde durduğunu, kendilerini nasıl tekrarladıklarını fark ettik. Sonra her kadının dolabında hangi tarzda ayakkabılar olmalı, hayat kurtaran parçalar neler, onları belirledik. Baktık bu konu hakkında konuşurken bile acayip eğleniyoruz, “Haydi yapalım” dedik.
Olivia Palermo Aquazzura tasarımları Beymen’lerde satılıyor.
Edgardo Osorio: Biraz ihtiyaçtan oldu. Piyasada çok güzel ayakkabılar, farklı tasarımlar var. Ama gelin görün ki aşırı rahatsızlar. Sokakta uzun süre yürürseniz, ayağınızdan parçalayarak çıkarmak istiyorsunuz. “Şık, havalı ve rahat bir ayakkabı yaratmak bu kadar zor mu” dedik, sonra atölyeye girdik. Tasarımları birlikte yaptık sonra da kalıplar konusunda iyi ayakkabı ustalarıyla çalıştık.
Yakın dostum tasarımcı Edgardo Osorio’yla konuşuyorduk: Neden hem şık hem de rahat bir ayakkabı üretemezler? Vitrinlerde hep aynı modelleri gördüğümüzü fark edince iş başa düştü.
Yakın dostum tasarımcı Edgardo Osorio’yla konuşuyorduk: Neden hem şık hem de rahat bir ayakkabı üretemezler? Vitrinlerde hep aynı modelleri gördüğümüzü fark edince iş başa düştü. Koleksiyonu nasıl bir kadın için tasarladınız, bunları giyince ‘stil ikonu’ olabiliyor muyuz?
- Şöyle söyleyeyim, parçaları tasarlamadan önce dolabımda çok uzun zaman geçirdim. Kendi kullandığım ürünleri inceledim, mesela Viktoryen döneme ait olan bir gerdanlığıma bakarak üzeri taşlı bir ayakkabı tasarladım.
Edgardo’nun Floransa’daki arşivlerini de detaylı inceledim. Altı farklı parça yarattık birlikte. Stil ikonu konusuna gelince, yoğun bir iş hayatı olan, akşam da davetlere katılması gereken bir kadın düşünün. Sürekli kıyafet değiştirmeye vakti yok, bir ayakkabıyla birden fazla ortamda ışıldaması gerekiyor. Bu ihtiyaçtan yola çıktım.
Sürekli ‘En iyi giyinenler’ listesinde yer alıyorsunuz. Bunu başarmak için neler yapmak lazım?
- İllaki stil danışmanına ihtiyacınız yok. Mesela ben her şeyimi kendim seçer, kendim takımlarım. Klasik ama farklı bir tarzı olan, şık bir kadınım. En çok önem verdiğim konu işçiliktir. Giydiğiniz şeyin üzerinize iyi oturması, kullanılan malzemelerin kaliteli olması lazım. Renkli giyinmek de önemli, siyahlara bürünüp kolaya kaçmayın. Desenlerden çekinmeyin.
Türkiye’ye birçok kez geldiniz. Bize de stil anlamında vereceğiniz tavsiyeler vardır...- Yoo, stilinizi beğeniyorum. Detaylara önem veriyorsunuz, aksesuar kullanımında cesursunuz ve farklı şeylerden ilham aldığınız çok belli.
Osorio: Ben Türk stilini ciddi anlamda ‘vamp’ buluyorum. Giyinip süslenmeyi sevdikleri ve farklı tarzları denemekten korkmadıkları belli. İstanbul’a defalarca geldim. Şık, avangard yerlerde de geziyorum ama ne olursa olsun stil anlamında favori yerim Kapalıçarşı tarafı.
Uzun yıllar birlikte olduğunuz Johannes Huebl’la geçen ağustos ayında evlendiniz. Herkes sizden prensesvari bir kıyafet giymenizi beklerken bisiklet yaka bir tasarım seçtiniz, üstüne hırka giydiniz ve saçınızı da gelişigüzel bir atkuyruğuyla topladınız. Neden bu rahatlık?
Gelinliğim Carolina Herrera’ydı, onun için ‘rahat’ doğru kelime olmayabilir. Elbisemin eleganlığını çok sevdim, ilk görüşte aşktı yani. Kendi tarzımı ortaya koymak için de ‘rahat’ dokunuşları kullandım.