Aslı BARIŞ
Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2014 01:16
Tac Mahal’in sultanı Şah Cihan’ın yeşim taşlı hançeri de orada, Liz Taylor’ın Cartier broşları da… Katar şeyhi El Tani mücevher dünyasına bir girdi, pir girdi. Şeyhe bu ‘avda’ yardım eden Jaffer Amin piyasayı nasıl salladıklarını anlatıyor.
Şeyh Hamit bin Abdullah El Tani, şanslı doğanlardan. 1825’ten beri Katar’ı yöneten, serveti beş milyar TL’yi geçen El Tani ailesine mensup. Katar’ın neredeyse tüm para akışını kontrol eden QIPCO Holding’in başında. Kıssadan hisse, her istediğini elde edebilecek güçte. Ancak 31 yaşındaki şeyhin kaderi, beş yıl önce gittiği bir müzede değişti.
Londra’nın Victoria & Albert Müzesi’nde yer alan ‘Mihrace’ sergisinde Hint mihracelerine ait ışıltılı mücevherlerini gören Şeyh, o günden itibaren kendisine yeni ve çok pahalı bir hobi edindi. Serginin küratörü Dr. Jaffer Amin’le birlikte mücevher avına çıktı ve Hindistan’ın gelmiş geçmiş en değerli, en paha biçilmez parçalarını kasasına kattı. Böylece Hint mücevher kültürüne dair en ihtişamlı parçaların toplandığı ‘El Tani Koleksiyonu’ ortaya çıktı. Koleksiyondan seçmece 130 parça da bu ay piyasaya sürülen ‘Beyond Extravaganza: A Royal Collection of Gems and Jewels’ adlı kitapta toplandı.
Şeyh Hamit bin Abdullah El Tani Hem kitabı yazan hem de bu mücevher avında Şeyh’le birlikte çalışan, prestijli müzayede evi Christie’s’in uluslararası sanat direktörü Dr. Jaffer Amin, El Tani’nin taşlarla olan aşkını şöyle anlattı: “Şeyhin serveti her türlü arzusunu karşılayacak güçte. İlk başlarda sadece beğendiği, ilgisini çeken parçaları topluyordu. 60 parçadan sonra ‘Neden bunu bir koleksiyona dönüştürmüyoruz’ dedik. Sonra uluslararası mücevher simsarlarıyla ve müzayede evleriyle görüşmeye başladık.”
Zümrüt ve pırlanta gerdanlık 1850'de üretildi.
ŞAH CİHAN’IN HANÇERİ
Peki 400 yıllık bir dönemi kapsayan ‘El Tali Koleksiyonu’nda neler var? Moğol İmparatorluğu’na ait parçalardan Tac Mahal’i yaptıran Şah Cihan’ın mücevherlerine, Liz Taylor’a özel üretilen Cartier broşlarına dönemine damga vuran her parça özenle ‘avlanmış.’ Tac Mahal zümrütü, Şah Cihan’ın yeşim taşlı hançeri, Patiala Mihracesi için Cartier tarafından yapılan kolye bunlardan birkaçı. Ama şeyhin hazinesinde her şey antika değil: Taş dünyasının dehaları Jar ve Bhagat’nın Hint taşlarıyla ürettiği çağdaş mücevherler de var.
Jaffer AminAmin, demin bahsettiği ‘avlanma’ sürecini de şöyle anlattı: “Bu koleksiyonu bu kadar eşsiz yapan her parçanın inanılmaz derecede zor bulunur olması. Dünyanın her yerindeki müzayedelere katıldık. Mücevher simsarlarıyla yakın ilişkiler kurduk. Bazen şansımız yaver gitti. Mesela Haydarabad Nizamı’na ait çok kıymetli parçalar aldık. Satmaya karar vermesi tamamen kısmet işte.”
Abdülmecid'in kızının incileri de koleksiyonda.Koleksiyona katılan çoğu parçanın fiyatı açıklanmıyor. Çünkü bazı parçalar özel koleksiyonlarda bulunduğu için ‘fahiş’ fiyatla alınmış. Tabii şeyh üçe beşe bakmamış. Jaffer, taşlara neden değerinin üstünde para ödendiğini şöyle anlatıyor: “İş sadece taşın büyüklüğü, berraklığında bitmiyor. Tarihçesi de önemli. Bir krala, mihraceye aitse ya da ünlü bir Hollywood yıldızının şahsi koleksiyonunun parçasıysa, fiyatı da artar.”
141 karat pırlantalı kaplan heykeli (solda), Navanagar Mihracesi’nin 1907’de taktığı broş ve Cartier’nin 1922’de ürettiği broş kitapta yer alıyor.Şeyhin bu mücevher tutkusunun nedeni ne? Jaffer bu güç-taş ilişkisinin köklerinin çok eskiye dayandığını anlatıyor: “Pırlanta modern zamanlarda hep kadınların en iyi dostu olarak lanse edildi. Ama 16 ve 17’nci yüzyıllarda gücün sembolüydü ve yönetici erkekler tarafından takılırdı. Hem sert bir taş olması hem de gurur ve tutkuyu temsil etmesi bunun en büyük nedeniydi. Şeyh de aynı ruh haliyle hareket etti.”