Üzgünüz, bizimle değilsiniz
İnsan merak ediyor: Kumaş ülkesinde yaşayıp bu denli özgünlükten uzak ve pırıltısız bir moda haftası yaratmayı nasıl başardık?
Aslı BARIŞ
* Podyumda model felaketi: Dün Hürriyet Cumartesi’de de okuduğunuz üzere, moda haftasına model savaşları damgasını vurdu. Birçok tasarımcı “Yeterince uzun değiller, üstelik pahalılar” diyerek Türk modelleri veto edip, yabancı isimlere yöneldi. Ama seçilen yabancı modellerin hali de pek iç açıcı değil. Sadece saçı sarı- gözü mavi kız bulununca Avrupai bir tarz yakalanmıyor. Selülitler, garip vücut tipleri ve anormal yürüyüşlerle podyumda görsel kirlilik yaşadık. Ajansların paraya kıyıp, kaliteli ‘gerçek’ modeller getirmeleri şart. Eskiden tek tük de olsa podyumlarda görüyorduk. Alessandra Ambrosio, Ana Beatriz Barros gibi Victoria’s Secret modelleri ülkemize geliyordu. Sahi, o bütçeli prodüksiyonlara ne oldu?
Raisa Vanessa’nın ‘ahırda defile’ konseptini Chanel 4 yıl önce yaptı.*
Defile konseptleri çalıntı: Defilelere katılanların çoğunluğunun dünya çapındaki moda haftalarından bihaber olması, şovların konseptini hazırlayanların fena halde işine geliyor. Misal, Raisa-Vanessa Sason kardeşlerin Sipahi Ocağı Binicilik Kulübü’nde, manejde samanların arasında yaptığı defile. İzleyenler tarafından ‘müthiş bir yenilik’ olarak algılanan şov, Chanel’in 2010 defilesinde seçtiği Grand Palais’yi ahıra çeviren temanın kopyasıydı. Koleksiyonun temasının da kovboy olmasından dolayı bu olayı pas geçelim. İlk önce Givenchy vari transparanlarıyla başlayan, sonra da püskül trendine sapan tasarımlar arasında kopukluk vardı. Ama defileyi izleyenler gerçekten çok beğendi, çığlık çığlığa alkışladılar.
Özgür Masur, Givenchy koleksiyonundan etkilenmiş.
*
Gençler de esinlenirse?: Moda haftasının kıdemlilerinin çoğunun gerek sponsor sıkıntıları, gerek zamansızlık yüzünden bu sezonu pas geçmeleri gençlerin yolunu açtı. Buraya kadar iyi, hoş. Ancak genç nesil de ‘esinlenme’ kolaycılığına düşüyor. Örnek: Yeni nesil tasarımcıları toplayan New Gen II podyumundaki bazı parçalara bakarken “Nereden hatırlıyorum bu renk paletini?” diye düşünürseniz, Prada’nın ilkbahar-yaz 2014 koleksiyonunu hatırlamanız yeterli.
*
Ya Givenchy ya Zara: Esinlenme konusuna gelirsek, Versus, Valentino ve Givenchy’nin üç sezondur her türlü örneğini piyasaya sürdüğü “Al birinci kalite ipek transparan kumaşı, göğüs çevresine bas ince işlemeyi, al sana kırmızı halıya layık bir tuvalet” kafası, rötarlı olarak İstanbul’a vardı. Koleksiyonlar ya dizi yıldızlarına hitap edecek transparan tuvaletlerden oluşuyor ya da sade, bol crop toplu, geometrik kesimli satış garantisi olan parçalarla dolup taşıyor. Sadelik de iyi tabii ama Zara ve H&M’den benzerlerini rahatlıkla bulabilecekken, neden tomarla para verelim? Biraz daha özgün tasarımlar görmek istiyoruz. Örnek alınacak koleksiyonu da söyleyelim: Mehtap Elaidi’nin Istanbul 74’teki ‘Celebration’ sunumundaki parçalar özgün, şahsiyetli ve giyilebilir parçalardan oluşuyor.
Haftanın en iyi defilelerinden birini Zeynep Tosun yaptı.
* Buna da şükür: Zeynep Tosun’un Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki şovu ve Özgür Masur’un Rahmi Koç Müzesi’ndeki defilesi başarılıydı. Tasarımcıların işçiliği ve kumaş kalitesi gayet iyi. Bu yoklukta insanı sevindiriyor.
* Tam Paris’e gidecekken Laleli’ye sapılır mı? Gülçin Çengel, moda haftasının en heyecan verici tasarımcılarından. Geçen sezon tek bir sorunu vardı. Yaptığı tasarımlar, giyene iki kilo aldıracak kadar ağırdı. Modacı bu sezon bu problemi çözmüş. Kumaş dokuları hafif, beyaz, gri, mavi ağırlıklı tasarımlardaki kelebek detayları genç ve heyecan verici. Çengel, semboli haline gelen kemer- yelek karşımı aksesuarı da kullanarak bir imza yaratmış. Ancak saks mavisi rugan kullanması ölümcül bir hata. Koleksiyon tam Paris’e gidecekken, bu yüzden Laleli sapağına sapıyor.
Gülçin Çengel yükselişteki modacılardan.* İstikrarlı isimler de var: Genç isimlerden Ece Gözen, özellikle grafik ve desen konusunda çok başarılı bir isim. Koleksiyonu iyiydi ama nedense geçen sezonki kadar heyecanlandırmadı. Podyuma Atiye’yi çıkaran Zeynep Erdoğan ise bu sezonun iyi isimlerinden. Kokteyl elbiselerinin kalıpları güzel, üstelik çalıntı da değildi.
Ece Gözen sade bir koleksiyon sundu
* Hiç mi iyi bir şey yok?:Haftanın en başarılı kısmından bahsetmemek olmaz. Organizasyon, zamanlama, oturma düzeni alanlarında gayet iyiydi. L’Appart, Mercedes-Benz ve IMG üzerlerine düşeni fazlasıyla yerine getiriyor. İHKİB, Birleşmiş Markalar Derneği ve Moda Tasarımcıları Derneği’nden oluşan Moda Haftası Komitesi de her defileye katılarak üzerlerine düşeni yaptılar. Ancak tasarımcılara gelince ortaya çıkan tablo bir hayli moral bozucu. Bir dahaki sezona daha iyilerini görmek dileğiyle...
Organizasyon dünyadan kopuk
Bir moda haftasını daha geride bırakırken günah-sevap defterini açalım. Aşılması gereken birçok sorunumuz var
Ece SÜKAN
* Haklarını yemeyelim. İHKİB VE İMA (İstanbul Moda Akademisi) gözle görülür biçimde etkili. Organizasyon ve verilen emekler hiç kuşkusuz iyi. Ancak koleksiyonlara gelince işin rengi değişiyor.
Giray Sepkin* Genel olarak siluet oluşturma ve modern kalıplar, formlarla çalışma konusunda büyük eksiklikler görülüyor. Dünyanın en önemli dört moda haftasını izledikten sonra İstanbul kolektif tasarım bilincinden oldukça kopuk kalıyor. Zaten hazırgiyim koleksiyonlarıyla maalesef çarkı döndüremeyen tasarımcıların couture giyime geçiş yapmasıyla da artan bir abiye zevk, çoğu koleksiyona hâkim.
* Özgür Masur, Zeynep Tosun abiye/ couture giyim pazarı için güzel işler çıkarıyorlar. Gönül ister ki prêt-à-porter koleksiyonlarına da aynı şekilde devam etsinler.
Maid in Love* Başarılı isimlere örnekler verelim: Londra ve Uzakdoğu pazarı i için oldukça heyecanlı işler yapan Maid in Love ve Deniz Berdan iyiydi. Giray Sepin de erkek koleksiyonları arasında en satışa dönük ve özgün tasarımları sundu.
* Türk modasının tüm önemli isimlerini bir çatı altında toplayan yeni bir oluşumumuz var: The Core. Bu, halihazırda yapılması gereken bir uygulamaydı. İyi bir showroom mantığı olmuş ama geciken saadet. Paris’te alımlarını ve bütçelerini kapatan satın almacılar için çok geç bir zamanlama.. Ancak Ortadoğu ve iç pazar alımlarına hizmet ederek, önümüzdeki sezon bir hareket getirebilir.
Selim Baklacı’nın plaj kıyafetleri zayıftı.* Devamlılık konusunda problemlerimiz var. Birinci sezon gösterip bir sonraki sezon göstermeyen çok tasarımcı olmakta. Aynı anda hem defileye, hem koleksiyon üretimine hem de fuarlara yetişemiyorlar. Bunda finansal problemler de çok büyük rol oynuyor. Bu sezon Gül Ağış, Gamze Saracoğlu, Özlem Ahıakın, Elif Cığızoğlu gibi birçok isim moda haftasına bu yüzden katılamadı.
Kulislerin en bomba dedikodusu ne?
Fashion Week’te en hararetli kavgalar, skandal hareketler ve kaynayan kazanlar... Dedikodu dosyasını açıyoruz
Sibel ARNA
* En eğlenceli dedikoduyu başta söyleyelim. Malumunuz bu dedikodu işlerinde gidişat klasiktir; konu konuyu açar. Ne zaman Acun Ilıcalı’nın sevgilisi Şeyma Subaşı’nın İstanbul Fashion Week’de bugün yapacağı defilenin konusu açılsa hep aynı dedikoduyu duydum. Gerçek mi bilmiyorum ama çok eğlenceli olduğu kesin: Acun Ilıcalı, Adriana Lima’yla evleniyormuş.
Merve Bayındır* MBFWI’nin tek şapka tasarımcısı Merve Bayındır’ın ‘2015’de Osmanlı’ adını verdiği İlkbahar/Yaz 2015 koleksiyonunun defilesinden sonra selam vermek için podyuma balıkla çıkmak istedi. Balığı şapka gibi kafasına takacaktı. Organizasyon balığı buldu, hatta selam verirken
balık düşer diye bir
kova ve kovayı tutacak bir görevli de ayarladı. Ama Merve Bayındır kafasına balığı yerleştiremedi. İyi ki de yerleştiremedi: Hayvan hakları savunucuları kafasına güzel bir şapka örerdi. Nitekim Önder Özkan’a ördüler. Özkan’ın defilesinde kucağında köpekle yürüyen ve köpeği çok biçimsiz tutan bir manken hayvan sevenleri ayaklandırdı. Ama olaydan ders alınmadı, hemen arkasından Benan Bal defilesinde her manken podyuma elinde farklı cins köpekle çıktı.
* Ön sıra kavgaları, oturma düzensizliğiyle ilgili problemler her İstanbul Moda Haftası gibi bunda da yaşandı. En büyük sorunlar Ayşe Deniz Yeğin defilesinde çıktı. Ön sıradan kaldırılmak istendiğinde “Ben arızayım, arıza çıkarırım” diyen adam ve “Sakın bana bulaşmayın” diyen kadın olaylara damgasını vurdu.
Atiye, Zeynep Erdoğan podyumundaydı* MBFWİstanbul yetkililerine en çok neden telefon açıldı biliyor musunuz? “En uzun bacaklı manken kaçta gelecek” diye... Cuma günü Hakan Akkaya defilesine çıkan dünyanın en uzun bacaklı mankeni unvanına sahip Ana Hickmann, Türk basınının en çok merak ettiği şeydi.
* Yurdum insanı bu moda haftasına da dizi oyuncusu görmek için geldi. Önüne gelen her dizi oyuncusuyla fotoğraf çektiren ve sonra da “Sen hangi dizideydin?” diye soran teyzeler ve amcalar bazı oyuncuların sinirlerini zıplattı. Hatta ünlü bir kadın oyuncu “Kim olduğumu bilmiyorsanız sizinle fotoğraf çektirmeyeceğim” diyerek tepkisini ortaya koydu.
Yabancı modeller güzellikleriyle(!) büyüledi.* Geçen moda haftası organizasyonunda neredeyse kuş sütü eksikmiş. Ancak bu sezon modeller aç kaldı, modeller kuliste bisküvi bile bulamadıklarından şikayetçiydi. Ezgi Bozkurt gibi birçok manken, “Yanınızda
yemek getirin” çağırısı yaptı. Bazı tasarımcılar kendi inisiyatifleriyle mankenlere yiyecek bir şeyler çıkardı.