Güncelleme Tarihi:
Şimdilerde moda dünyasındaki “wow anları”nın -adrenalini yükselten sürpriz anlar- azlığı biraz üzücü… Yıllar önce Raf Simons’un Dior’un yönetimini aldığı ve “1960’ların A kesim etek modelleri”yle “yeni MOD akımı” gibi trendleri tek başına yeniden gündeme getiren Nicolas Ghesquiere’in yeni Louis Vuitton’ı tanıştırdığı anlardaki heyecana şahit olmuştuk. Ve bu yılın başına kadar pek bilmediğimiz Alessandro Michele yeni Gucci kızlarını tanıttı.
YENİ GUCCI’NİN DÜMENİ ONA EMANET
Sahibi olduğu Kering grubu, Gucci’nin yeni kreatif direktörünü tanıttığında, Alessandro Michele ismi hemen herkese yabancıydı. Gucci’nin eski Tasarım Müdürü Frida Giannini’nin asistanıydı. İnsanların onun hakkındaki ilk izlenim ve tanımları bunun etrafındaydı. Öte yandan, erkek giyim editörleri sene başında Milano’daki sonbahar-kış erkek moda haftasında onun yaptıklarına şahit olma fırsatı elde etti. Oscar Wilde’ın anlatımını hayata geçirircesine podyumda yürüyen melankolik, nazik ve gerçek Gucci erkekleriyle tanışınca haber sayfalarını neşeyle doldurdular: “Bu tamamıyla yeni bir Gucci!”
Ardından sonbahar-kış kadın moda haftasında hiç görmediğimiz yeni bir Gucci’yi tanıttığına şahit olduk. Pileli etek ve takımların kızlara yazınsal bir hava kattığı, nostaljik çizgiler ve duvar kağıdı baskıları içeren bir koleksiyondu. Çiçek desenli dantel yakalar ve papyonlar, hayvan imgeleri içeren klasik yüzükler, parlak ayakkabılar ve diğer harikulade detaylar tasarımcının vizyonunun genişliğini olduğu kadar zekasını da yansıtıyor. Bere ve çerçeveli gözlükleri Molly Bair ve Jingwen Li gibi “alışılmadık kızlardan” oluşan modellerin üzerinde görmek sezonun belirleyici tarzını ortaya koymaya yardımcı olmuş.
Son yıllarda gürültülü, canlı parti kızı tarzıyla olduğu kadar sade, duru şehir kadınının görünümüyle de tanımlanan ana akım modaya alıştık. Hal böyle olunca retro ve moderni, sanatla sokağı akıllıca kombin eden bu tasarımcı moda dünyasındaki yazınsal duyarlılığı harekete geçirdi.
42 yaşındaki Alessandro Michele, Roma Üniversitesi’nin Moda Bölümü’nden mezun. 2002 yılında Tom Ford’un yönetimindeki Gucci’ye katılmadan önce Fendi’de Takı Tasarım Uzmanı olarak çalıştı ve iş bağlantılarını bu klasik İtalyan markası aracılığıyla kurmaya başladı.
“Gucci’yi seviyorum. Burası bana yuva oldu. Birçok insan markanın geçmişteki tarzının benimkinden çok farklı olduğunu söyledi. Peki, ben neden hala buradayım? Çünkü burası benim evim.”
Atanmasından önceki 13 yıl boyunca, Gucci’nin her biri kendi farklı stilini ortaya koyan ama Alessandro’nun gelişimine etki etmeyen üç kreatif direktörün altında görev aldı: Önce deri ürünler departmanının başına geçti, ardından 2011’de Kreatif Direktör Frida Giannini’nin Asistanı oldu. Aksesuardan kıyafetlere geçiş yapan çok yönlü tasarımcı daha sonra Gucci’nin Floransalı porselen line’ı Richard Ginori’nin Kreatif Direktörü olarak atandı. “Tamamen hazır olmak” kesinlikle Alessandro’yu tanımlamak için doğru bir deyiş.
Koleksiyonun tanıtımından bu yana –ki iddiaya göre 2015 sonbahar-kış erkek koleksiyonu yalnızca 5 günde oluşturuldu- tıpkı yıllarını canlı, tamamlanmış insan tasvirini yapmaya adamış bir yazar gibi Alessandro da art arda gelen Gucci koleksiyonlarında oldukça dayanıklı bir imaj yarattı. Kendi açıklaması şöyle: “Kimse benden bir şey değiştirmemi istemedi. Her şey kendiliğinden gelişti. Bu bir ilişki gibiydi -Gucci’yle aramda bir bağ kuruldu ve her şey doğal akışında ilerledi.”
RUH İÇİN MODA YARATAN İNCE BİR KALP
Milano’daki bir grup moda yazarını başarıyla etkiledikten sonra Alessandro Michele, temmuz ayında Gucci kızlarıyla birlikte New York’ta kendini gösterdi. Tanıtım için büyük bir şov hazırlamak yerine Alessandro bu genç ve modern şehirdeki herkese selam vererek daha rahat bir atmosferde kendine yeni dostlar edinmeyi tercih etti. Öncelikle Chelsea galeri bölgesinde bir antrepo şovu düzenlendi. Etkinliğe katılan konuklar arasında Grinin Elli Tonu’nun Yönetmeni Sam Taylor-Johnson, Gia Coppola ve moda dünyasının isimleri vardı. Manhattan’ın göbeğindeki eski bir restoranda gerçekleştirilen parti Karen Elson, Andrew VanWyngarden ve diğer müzisyenlerin güçlü, belirgin tarzlarıyla canlandı. Alessandro’nun sıcak ve samimi kişiliği, damıtılmış hayat görüşü ve zevkleri o gece herkesi etkiledi.
EĞLENCELİ VE DERİN GUCCI
Alessandro’nun kişiliği gibi yarattığı yeni Gucci imajı da zengin içeriği sayesinde eğlenceli ve derin. Güzel çiçekler ve vahşi hayvanlar içeren dağınık, karışık bir güzelliği var. Alışkın olduğumuz “stil” tanımını devrimleştiren kız gibi giyinmiş erkekler ve erkek gibi giyinmiş kızlar… Bütün bu kavramlar arasında en çok konuşulanı “androjen” oldu; “nötr” olmaktan uzak, daha üniseks.
Alessandro şöyle tanımlıyor: “Bu, tarafsız olmaktan öte feminen bir tarz. Tasarımımın kadınlara gerçek karakterlerini ortaya koymada yardımcı olmasını umuyorum.”
Gucci’nin kadın koleksiyonunun ilk podyum tanıtımında Alessandro Michele, Fransız filozof Roland Barthes’ten bir alıntı yaptı: “Modern, zamansızdır.” Bu söz yeni Gucci’ye aşkımızın kaynağını açıklıyor aslında -görünürde çelik ve betondan yapılma ama kalpleri ısıtacak kadar hassas; soğuk, rasyonel modern toplumdan bağımsız, zamansız bir moda stili.
Siz göreve geldikten sonra tanıtılan bütün koleksiyonlar büyük beğeni topladı. Bu, günümüz moda dünyasında çok nadir karşılaşılan bir durum. Şaşırdınız mı böyle olmasına?
Gerçekten şaşırtıcı. Sanırım şimdi çok soğuk olmayan, dar görüş barındırmayan ama daha insancıl ve ruhu olan bir şey aradığımız gerçeği çok daha net…
Aksesuar tasarımındaki deneyim ve birikiminizin RTW (Ready To Wear-hazır giyim) koleksiyonuna katkısı ne oldu?
Moda tasarımı, örneğin bluz, etek ve ceket uyumunu oluşturmak için etraflı düşünme ve planlama gerektiriyor. Bir çift ayakkabı veya tek çanta tasarlamaktan farklı bir çalışma bu. Tek ihtiyacınız, o çok eşsiz parçayı veya özgün sanat eserini yaratmak olmalı. Giysi tasarımlarımı bu felsefe ışığında gerçekleştiriyorum. Amacım tüm müşterilerimin ilk bakışta tasarımıma aşık olmalarını ve onu yaşamın ayrılmaz parçası olarak görmelerini sağlamak. Tamamı uyumlu setlerin ve kıyafetlerin modasının artık geçtiğini düşünüyorum. Müşteriler kıyafet uyumunu özgürce sağlayabilmeli ve gerçekleştirilen tüm podyum şovları da farklı kombinasyonlarla değiştirildiğinde stilin nasıl duracağını göstermeyi hedeflemeli. Moda bir yaratma halidir ve bunun sınırı yoktur. Kendi tarzınız konusunda hassas davrandığınız sürece her şey çok kolay olur.
Tasarımda retro ve moderni nasıl dengeliyorsunuz?
Gucci, yeşil-kırmızı-yeşil şerit ve GG logosu gibi incelikli İtalyan tarzının olduğu kadar lüksün, güzelliğin ve zevkin sembolü olan ve insanlar için anlam ifade eden ikonik marka kimliğine sahip. Ben şimdi bu kimliklere Andy Warhol’un pop-kültür yaklaşımına benzer nitelikte yeni bir yaşam kazandırmayı ve onları çağdaş estetik detaylarla yeniden tanıtmayı planlıyorum. Daha anlaşılır kılmak için yalnızca çantalara değil, aynı zamanda modadaki diğer detaylara da yönelerek yapıyorum bunu. Bana göre bu, yaşamın kendisi… Geçmişten kurtulmanız söz konusu değil. Her zaman orada ve sizinle olacak. Anda yaşamayı severim ama ilham almak için geçmişe şöyle bir dönüp baktığım da olur. Bazen insan sadece geçmişe bakarak yeni şeyler ortaya koyabildiğini fark ediyor.
Neden tasarıma her zaman felsefi kavramlar yerleştirmeyi deniyorsunuz?
Tasarıma felsefi düşünceleri katmayı seviyorum, çünkü bazı duyguları sözcüklerle anlatmak gerçekten zor. Öte yandan, felsefe bizim günlük hayatta gördüğümüzden daha geniş kapsamlı. Gözle görünmüyor ama gerçekle ideal arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamızda bize yardımcı oluyor. Tasarımda ifade etmek istediklerimi daha iyi anlatmamı sağlıyor. Bu, çok incelikli bir yaklaşım bence…
Moda aracılığıyla daha derin tartışmalar başlatmayı mı istiyorsunuz?
Benim kişisel kanaatim modanın kesinlikle trendy, lüks giysilerden ibaret olmadığı yönünde. Bunların merak uyandırdığını reddetmiyorum elbette. Ancak şu da gerçek ki yalnızca kültür ve ruh içerdiklerinde anlam kazanıyorlar. Bir el çantası sadece çanta olmamalı. Hayatta tam olarak kaç çantaya ihtiyaç duyarız? İyi bir tasarım, güzel görünümün yanı sıra anlamlı da durmalı, çünkü bu sadece nasıl giyindiğinizi değiştirmekle kalmıyor, yaşam tutumunuzu da etkiliyor. Tasarımcı olarak benim üzerinde çalıştığım, tam olarak bu.