Güncelleme Tarihi:
Halen lüks moda endüstrisinin kalbi kabul edilen Avrupa’da yaşanan terör felaketleri, turist sayısında dramatik bir azalmaya neden oldu. Tüm olaylar elbette başta herkesin kendine ve geleceğine negatif etki ediyor, sonra da satın alma isteğine... Lüks markaların işleyiş dinamikleri, tüketicinin duygularına hitap ederek yarattığı alım psikolojisine bağımlı bir model sonuçta.
BELİRSİZLİK EŞİTTİR ‘YENİ NORMAL’
Buna Avrupa’daki politik ve ekonomik istikrarsızlık da eklenince lüks markaların satış grafiklerinde zaman zaman şok dalgaları yaşanmaya başladı. Ve artık küreselleşme ve dijital çağla beraber her şey en şeffaf haliyle ortada. Çin’de olan bir olayın ekosu artık anında Amerika ve Avrupa’da hissediliyor, kelebek etkisine hoş geldiniz... Bir diğer yandaysa gelecekle ilgili sorumluluk sahibi projeleriyle Fendi gibi gelenekselliği moderniteyle buluşturabilen lüks markaların pozitif vizyonları, endüstrinin üzerindeki o karamsar havayı dağıtabiliyor.
90’ıncı yıl kutlamaları için doğum yeri Roma’yı seçen Fendi, renovasyonunu üstlendiği ikonik Trevi çeşmesinin (Aşk Çeşmesi) açılışını da bu kutlamalar kapsamında gerçekleştirdi. Suyun üzerine kurulan cam podyumda Kendall Jenner’dan Bella Hadid’e birçok top modelin sunumuyla, Karl Lagerfeld’in ‘Legends and Fairytales’ (Efsaneler ve Masallar) haute couture defilesi gerçekleşti. Fendi’nin CEO’su Pietro Beccari’yle içinde bulunduğumuz ‘belirsizlik çağı’nda lüks markaların sektöre bakış açısını konuştuk. Sektördeki en başarılı CEO’lardan biri kabul edilen Beccari, güzelliğin bizleri kurtaracak değer olduğuna vurgu yaparak başladı sözlerine. Belirsizlik dediğimiz kavramınsa artık ‘yeni normal’ olduğunu, hedefler koyarak bunları aşabileceğimizi söyledi.
ÖNEMLİ OLAN ÖZGÜN KALABİLMEK
Son zamanlarda doyum noktasına ulaşan dijital dünyanın, hızlı tüketimin ve bilgi çokluğunun toksik etkilerinin, yükselen değerler olarak tekrar el işçiliğine, deneyime ve köklere dönüş eğilimi yarattığının gözlemlendiğini ve bu noktada Fendi’nin duruşunu sorduğumda, modada kalıcı olabilmenin en önemli unsurunun ‘özgün’ olabilmek ve kalabilmek olduğunun altını çizdi: “Dijital devrimin getirdiği en büyük yenilik şeffaflık. Bunun sonucu olarak artık tüketiciye yalan söyleyen marka affedilmiyor.” Köklü moda markalarının ‘zamanın ruhu’nu yakalamakla kendi klasik değerlerine bağlı kalmak arasında nasıl bir denge kurmalı sorumaysa şöyle yanıt veriyor: “Bu her gün üzerinde çalışılması gereken bir denge; kendini yenilemenin öneminin farkında olunması gerektiği kadar, markanın genetik kodlarına da sahip çıkmanın önemi doğru dengeyi sağlayacaktır.”