Derya Şensoy ne sever?

Hazreti Google’a ismini yazdığınız zaman bebeklik fotoğrafları bile çıkıyor Derya Şensoy’un. Ünlü bir çiftin çocuğu olmanın avantajı. Tabii bir de hakkında beklentilerin yüksek olması gibi bir dezavantaj da yaşıyor hayatta. Geçen sezon Doksanlar dizisinde gösterdiği performansıyla iyi tepkiler aldı. Bu sezon da Elle ayakkabının reklamlarında görüyoruz kendisini. Aksesuar konusunda tam bir koleksiyoner. Ama ille de pahalı olsun gibi bir derdi yok. İlkokuldan kalma çilekli küpeleri bile duruyor. Biz buluştuğumuzda her bir parmağında ayrı bir yüzük vardı. Hatta kimilerinde 2-3 tane birden... Takıp-takıştırmayı seviyor yani. Bir yandan da rahatına düşkün. Eğer bir aksesuar onu rahatsız ediyorsa güzel olması, üzerinde iyi durması bir şey ifade etmiyor. İçten, sıcak kanlı, tatlı tatlı anlatan Şensoy’un aksesuarları mercek altında..

Oyunculuk anne-babadan gelen bir heves mi? Sonu kolay gelir mi, yoksa bu konuda inatçı mısınız?

Armut dibine düşer durumu oldu diyebiliriz. Oyunculuk ablamla küçüklüğümüzden beri içinde olduğumuz ve sevdiğimiz şeydi. Bu işin ne kadar zor olduğunu küçük yaşta gören iki insanız. Anne ve babamız bize her zaman, “Kolunuzda bir altın bileziğiniz olsun, oyunculuk bugün var yarın yok,” dedi. Gerçekten de bir diziniz oluyor, o bitiyor, belki altı ay başka bir işiniz olmuyor. Ben de anne ve babamı dinleyip Amerika’da Parsons’ta ilüstrasyon ve animasyon okudum.

Ülkeye dönmeyip çizgi filmlerle bir hayat kurmayı hiç düşünmediniz mi?
Düşünmedim çünkü ailemden uzak kalabilen biri değilim. Hatta bir hocamın Nickelodeon’da çalışma teklifini geri çevirip döndüm. Nickelodeon hep orada duruyor, bir gün yine giderim. Ama ailemle geçireceğim güzel senelerimi bir daha geri getiremem.

Peki animasyon, oyunculuğun önüne geçer mi?
Ben çizmeden durabilen biri değilim. Burada otururken ajandama çiziyorum ya da evde kağıtlarıma. Henüz bir sergiye dönüşmedi ama öyle bir projem var. Okuldayken, “Animasyon çok emek isteyen, yalnızlık getiren bir iş, yapmak istediğine emin misin?” demişlerdi bana. Çizgi film, bilgisayar başında günler ve geceler demek. Yani oyunculukla birbirinden çok farklılar. Ama beraber yürümeyecek işler değil. Ama biri ağır basacaksa bu çizim olur bence.

Neler çizmeyi seviyorsunuz?
Çizdiğim şeyler moral durumuma göre değişiyor. Üzgünken de resim çiziyorum, mutluyken de... Resme baktığımda ne zaman çizdiğimi anlıyorum. Desen ve detay çizmeyi seviyorum. O kadar küçücük şeyler çiziyorum ki gözlerim çok yakında bozulacak.

İlkokulda defter kenarlarına da çizer miydiniz?
Evet, ilkokuldan lise sona kadar ders dinlemeyip resim çizdiğim için sınıftan atılan öğrenciydim ben. Halbuki çizip bir yandan çok daha iyi dinleyebiliyordum. Elimde defterimle çıkmak zorunda kalıp, ceza alırdım.

Ellerinizde bu kadar çok yüzükle çizim yapmak zor olmuyor mu?
Çizim yaparken hepsini çıkartıyorum elbette. Hatta kağıdım boyanmasın diye ojelerimi bile çıkartırım. Takı takmayı çok seviyorum. İyi bir takı koleksiyonum olduğunu söyleyebilirim.

Neler var bu koleksiyonda ağırlıklı olarak?
Çok değerli mücevherleri olan biri değilim. Ama ilkokula giderken taktığım çilekli küpelerimi bile sakladığım için gerçekten geniş bir koleksiyonum var. Mesela yarın beni o çilekli küpelerle de görebilirsiniz.

Bu kolesiyona bakınca zaman içinde zevkinizin nasıl değiştiğini söyleyebilirsiniz?
Küpe bende bir hastalık. Özellikle büyük küpeler bir dönem vazgeçilmezimdi. Özellikle, renkli ve taşlı olanlar. Artık çok büyük takılar takamıyorum. Takmıyor olabilirim ama veremem de kimseye. Dursun. Belli mi olur belki bir gün takmak isterim. Bu ara yüzüğe sardım. Sıra sıra yüzük takıyorum. Dizi dönemlerinde hiçbir şey takamadığım için şimdi boş zamanı değerlendiriyorum.

Aksesuar alışverişi için mesai harcar mısınız?
Evden alışveriş yapmak üzere çıkmam. Genelde hep bir yerlerde görür alırım. Ben de takı yapıyorum. Aldığım kıyafetleri de olduğu gibi giymem. Boyarım, keserim, biçerim. Mutlaka benden bir şeyler eklerim üzerine.

Nerelerden alışveriş yaparsınız?
İşimiz gereği katılmamız gereken pek çok davet oluyor. Oralara giderken özenmek gerekiyor ama onun dışında beyaz tişört, jean pantolonla geçiyor hayatım. Siyah tişört, gri sweatshirt dolabımda en yoğun bulunan şeyler. Tabii bir de spor ayakkabılar.

Özel marka tercihleriniz var mı ayakkabıda?
Kışın bot da giyiyorum tabii ama eğer çok özel bir durum yoksa spor ayakkabıdan vazgeçmiyorum. Bir süredir Elle ayakkabının marka yüzüyüm.

Trendlere uyup gece çıkarken de spor ayakkabı giyer misiniz?
Hayatımda son iki senedir topuklu ayakkabı var. Bu durum moda olmadan önce de gece spor ayakkabı giyerdim. Şimdi de devam ediyorum. Bazı elbiseler ve davetler topuklu ayakkabı gerektirdiği için dolabımda elbette topuklu ayakkabılarım da var.

Dolabınızı açsak kaç çift ayakkabı buluruz?
Ayakkabı kadın için önemli bir şey. Bir sürü kadın gibi annemin de en büyük hastalığıydı. Ben de onu görerek büyüdüm tabii. Kıyafeti değiştiren, tamamlayan, başka boyut katan bir aksesuar. Bir elbisenin altına spor ayakkabı ya da topuklu ayakkabı giymek bambaşka iki görüntü yaratabilir. Şu anda Elle ayakkabı anlaşmamdan dolayı dolabımda çok ayakkabı var.

Kendinizi Elle ayakkabı reklamlarında ilk kez gördüğünüzde ne düşündünüz?
Kanal değiştirdim. (Gülüyor) Kendimi reklamlarda görmeyi sevmiyorum.

Peki dergi sayfalarında...
Fotoğraflar çok güzel oldu. Ne yapmışlar bilmiyorum ama çok güzel çekmişler. Bakmak çok hoşuma gidiyor.

Parmaklarınızdaki ince yüzükler nereden? Hangi marka sizi kendine bağımlı hale getirdi?
Bu ara MonReve’e taktım. Online alışverişte de lidyana.com’dan sıkça alışveriş yapıyorum. Amerika’da okuyan biri olarak online alışveriş uzun yıllardır hayatımda. Ama online’da çok riske girmeyi sevmem. Mesela kıyafet ağırlıklı alışveriş yapmam. Markayı tanımıyorsam, bedenden emin değilsem online almam. Aksesuarlar daha risksiz gelir bana.

Minik bir portföye sığabilen becerikli kadınlardan mısınız?
Neredeee... (Gülüyor) Ben çantasıyla yaşayan biriyim. İçinde kıyafete kadar her şey olur. Gece çıkarken küçük bir model kullanmak beni çok zorluyor. Küçük çanta biraz topuklu ayakkabı gibi. Zorunlu kalmadıkça kullanmıyorum.

Ruhunuz hangi renklere vurgun?
Takı konusunda bir sınırlandırmam yok. Bugün parmaklarımda incecik altın rengi yüzükler var evet ama yarın neon bir küpeyle de karşınıza çıkabilirim. Onu takmam, bunu yapmam gibi bir ayrım yok benim için takı konusunda. Kıyafetteyse pembe tercih etmem. Daha çok siyah, gri tercih ederim. Takıdan da renkleri silersem üzerimde hiç renk kalmamış oluyor neredeyse.

El bileğinizdeki pırıltılı gümüş ve altın renkli dövmeler gerçek mi?
Yok değiller. MonReve’den aldım bu sahte dövmeleri. Bana küçüklüğümüzde sakızdan çıkan çıkartmaları hatırlattılar. Yüzüme de yapacaktım ama cesaret edemedim aniden bir çekim çıkar diye. Bir tane gerçek dövmem var. Avuç içimde bir kalp motifi. Bir bölümü çıktı, kalp olduğu anlaşılmıyor artık. Dövme maceram bununla başladı ve bitti.

Çok mu acıdı?
Evet avuç içi olduğu için yapılırken çok acıdı. Ablamla beraber yaptırdık. O sağ eline, ben de soluma yaptırdım. Ellerimizi birleştirdiğimiz zaman kalpler üst üste geliyordu. Fakat el içinde dövme çok iyi tutmazmış. Benim kalbimin bir bölümü çıktı. Ferhan’ınkinde de sadece bende çıkan kısım kaldı; gerisi silindi. Şimdi el ele tutuştuğumuzda iki dövme tek kalp oluşturuyor. Benim kalbimin eksik kısmını Ferhan’ın elindeki çizgi tamamlıyor.

Hediye olarak takı almayı sever misiniz?
Bana hediye alınmasından çok insanlara hediye almayı severim. Pahalı hediye almayı anlamlı bulmuyorum. Daha çok bir şey görüp, ‘Aaaa bu X’e göre,’ derim ve onu o kişiye alırım. Bayram, seyran beklemem. İçine de kendimden mutlaka bir şey katarım. Ya paket yaparım ya üzerine bir şeyler çizerim. Aksesauar kız arkadaşlara doğum günlerinde alınacak kurtarıcı bir hediyedir.