Serli Gazer Boyacı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 2016 12:10
Nasıl bir estetik anlayışı var? Birlikte çalıştığı Raf Simons’ın Dior ayrılığı hakkında ne düşünüyor? Moda filmleri sektörün geleceği olabilir mi? Aklımızdaki sorulara ışık tutan, duyguların insanı Damir Doma’yla biraz moda dedikodusu yapmış olabiliriz.
İstanbul’da gerçekleşen Fashion Film Festivali kapsamında şehre gelen yetenekli tasarımcı Damir Doma’nın koleksiyonlarının alt metnini şu cümle oluşturuyor: “Bir şeyi yarım bırakmak onu daha ilginç hale getirir ve büyümeye, gelişmeye olanak tanır.” Bu cümle aynı zamanda tasarım felsefesini de anlatıyor.
Alışılmışın dışında bir güzellik anlayışınızın olduğunu görmek zor değil. Siz nasıl tanımlarsınız estetik anlayışınızı?
Aslında bu sorunun çok uzun bir yanıtı var. Fakat bence estetik belli bir eğitim ve disiplinle gelişiyor. Tabii ki içten gelen bir kavram ama üstüne düşünür ve çalışırsanız, gözlerinizi ve algınızı eğitirseniz belli bir estetik anlayışa sahip olabilirsiniz. Ben yalınlık ve doğallıktan hoşlanıyorum. Organik ve sade her şey bana ilham verebiliyor.
Tasarım sürecinizi anlatır mısınız?
Önemli olan insanın içinden nasıl geldiği. Uzun zamandır ekip olarak duygulardan bahsediyor ve duyguları görselleştirmeye çalışıyoruz. Özellikle mimari ve sanattan esinlenen bir moodboard’umuz var.
Son zamanlarda hangi duyguları görselleştirmeye çalıştınız?Kusur, ham, yalın, hem maskülen hem feminen gibi kelimelerden oluşan görseller oluşturmaya başladık. Sanırım Japonlar söylemişti, “Bir şeyi yarım bırakmak onu daha ilginç hale getirir ve büyümeye, gelişmeye olanak tanır.” Bitmemiş gibi duran ve her zaman gelişmeye müsait tasarımları koleksiyonlarımda bu nedenle kullanıyorum. Bu felsefeden yola çıkarak görselleri yaratıyor ve daha sonra onu koleksiyonlara dönüştürüyoruz.
Hızlı moda hakkında ne düşünüyorsunuz ve markanızı bu sistemde nasıl konumlandırıyorsunuz?Hızlı moda gerçekten de hızlı girdi hayatımıza. Bir yandan gerçekten de demokratik ve ulaşılabilir bir dünya yarattı. Diğer yandan tasarımcıların yaratıcı yanlarına saygı duyulmayan bir sistem oluştu. Kişisel olarak desteklediğim bir durum değil ama sistemin nasıl bu kadar başarılı olduğunu anlayabiliyorum. Marka olarak bizi etkilemesine izin vermiyoruz, çünkü niş bir pazarımız var, seri üretim yapmıyoruz. Hızlı moda kavramının tam karşısında yer alan bir markayız.
YARATICILIK KAZANDIRIYOR
Yaratıcı olmak ve para kazanmak arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?Ben yaratıcı ve özgün olduğunuzda bir şekilde para kazanabileceğinize inanıyorum. Sadece yaratıcılıkla hayatta kalabiliriz, çünkü müşterilerimize “hızlı moda” üreten markalarda bulamayacağı parçalar sunuyoruz. Bizi güçlü kılan bu.
Tasarlarken nasıl bir kadın vardı aklınızda?Her zaman özgür ve sofistike kadınlardan ilham alıyorum. Belli konuda güç sahibi olan, doğallığı bünyesinde barındıran, vahşi kadınlar oluyor aklımda.
Büyük modaevlerinde yaşanan koltuk savaşları hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle de Dior’dan ayrılan Raf Simons’la birlikte çalışmış biri olarak düşüncelerinizi merak ediyorum.Basın en kolay ve basit açıklamayı istiyor ama işin gerçeği çok başka. Tüm değişimlerin aynı zamana denk gelmesi ilginç, hepsi birbirinden alakasız olsa da bir noktada kesiştiklerini düşünüyorum. Genel olarak düşüncem, moda sektöründe çalışan insanların üstünde çok fazla baskı olduğu ve bunun da insanları ekstrem kararlara ittiği yönünde. Birkaç aydır olanları ancak bu şekilde açıklayabiliyorum.
Kreatif çıkmaza girdiğinizde neler yapıyorsunuz?Birkaç ay önce işle o kadar meşguldüm ki artık etrafımdakileri göremez oldum. O yüzden arada bir uzaklaşıp resmin geneline bakmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bazen de kısa zamanlı değil, uzun vadeli kararlar ve çözümler almak gerektiğine inanıyorum.
Sosyal medyanın moda sektörü üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?Uzun süredir klasik yöntemlerle iletişim kuran moda sektörünü başka bir boyuta taşıdı. Bağımsız markaların iletişim sağlaması için önemli bir kanal oldu. Özellikle basılı yayınlar, reklam verenler tarafından domine edildiği için herkes gerçekten kendi kitlesiyle sağlıklı iletişim kurmaya başladı. En güzel yanıysa sadece kıyafetleri değil, kendi algınızı ve dünyanızı yansıtmak için harika bir yol da olması.
Sizce moda filmleri de aynı etkiyi yaratabilir mi?Moda filmlerine bayılıyorum. Bir süre önce defilemi, bir moda filmiyle değiştirmeye çalıştım. Fakat sanırım bunun için henüz doğru zaman değil. Defileler hala çok güçlü ve insanlar bunu devam ettirmek konusunda hala ısrarcı. Çünkü bence editörler bir şekilde kendilerini daha özel hissediyorlar. Moda filmleri daha demokratik, herkese gösterebiliyorsunuz. Defilelerse sadece belli bir kitleye sunuluyor. Moda filmlerinin gücü bu demokratik felsefenin altında yatıyor.
İstanbul Fashion Film Festivali’nin de parçasıydınız. En etkilendiğiniz film hangisi oldu?Dries van Noten’ın filmini çok beğendim. İnsan duygularına değinen işlerden etkileniyorum.
elle.com.tr tarafından hazırlanmıştır.