Güncelleme Tarihi:
Nasıl fenomen oldum? Blog’um ‘The Blond Salad’ı 2009’da açtım. Ben de bu kadar başarılı olacağımı bilmiyordum başlangıçta. Ama planlamamı iyi yaptım: Sonuçta bu kadar takipçi bir günde gelmedi. Blog’a olan ilgi artmaya başlayınca “Daha fazla ne yapabilirim” diye düşünmeye başladım. Kendime 20 kişilik bir ekip kurdum, sağlam bir organizasyon oluşturdum. Sonra yavaş yavaş diğer alanlara açıldım: Kendi markamı kurdum, tasarımcı oldum, modellik yaptım, birçok markanın da yüzü oldum. Geçen yıl ve bu yıl Forbes’un ‘30 yaşın altındaki en başarılı isimler’ listesine girdim. Ama bunu tek başıma başarmadım aslında, demek istediğim bu.
Siz nasıl fenomen olursunuz? Farklı bir tarz yaratın ama sıcak ve ulaşılabilir olsun. Sonra da onu tanıtmaya bakın ve bozmayın. Asla stilinizden taviz vermeyin. Birçok marka işbirliği yapmak için proje getirecek: Halihazırda kullandıklarınızı seçin. Sadece para kazanmak için beğenmediğiniz bir markayla işbirliğine giderseniz bu belli olur. Unutmayın: İnsanlar reklam değil, sizi görmek istiyor. Ben birçok markayla proje yapıyorum ama bunlar zaten günlük hayatımda kullandığım, sevdiğim tasarımlar.... Sürekli farklılık yaratmak da önemli: Aynı projeyi iki kez yapmam, takipçilerime aynı yemeği ısıtıp sunuyormuş havası da estirmem.
Öncelik sırası oluşturun ve onu takip edin: Sosyal medya ‘an’ın önemli olduğu bir yer. Haliyle moda haftalarına katılmak, farklı projelerde, çekimlerde yer almak şu anda çok daha önemli. Bir yandan Bocconi Üniversitesi’nde hukuk eğitimi alıyorum. Ama okulu bitirir miyim bitirmez miyim, hiçbir fikrim yok. Avukatlık yapmak gibi bir arzum yok belki de hiçbir zaman olmayacak. O yüzden acelem yok. İşin ironik yanı: ‘The Blond Salad’la yakaladığım başarı öyküsü, Harvard Üniversitesi’nde ders olarak okutuluyor!
Yatırım yapmanız gereken ürünler var! Çok havalı bir güneş gözlüğünüz her sezon olmalı. Ben bu aralar Céline’in modellerini beğeniyorum. Onun dışında çok iyi kesimli bir jean pantolon ve havalı bir çanta da sizi her zaman kurtarır. Kaliteli bir deri cekete de her zaman ihtiyaç var!
Bu ilkbaharda almanız gereken parçalar... Ben bohem havayı her zaman severim. Bu sezon da revaçta bu trend. Benim de işime geliyor: Zaten Los Angeles’ta yaşıyorum, sokakta insanların tarzı da bir hayli rahat. Böyle bir ortamda en iyi kombinasyon bilekte biren botlar, jean pantolonlar ve el örgüsü bluzlar.
Aşırı seksi, seksi değil: Tarzım biraz ‘Erkek Fatma’msı.. Çok kadınsı parçalar içinde kendimi rahat hissetmiyorum. Zaten dekolteyi kararında kullanmak lazım. Yani bol yırtmaçlı ya da mini bir etek giyiyorsanız, bunu daha sade, açık olmayan bir bluzla birlikte kullanmakta fayda var.
Bit pazarlarına nur yağar! Değişik tarzda parçaları birlikte kullanmaktan korkmayın. Bit pazarlarını gezin, vintage parçalar alın. Sadece bir tasarımcıyı körü körüne takip edip, sırf ondan giyinmeyin. Kendinizi zorlayın, farklı stillerde parçaları da giyin. Değişiklik iyidir.
Nazar boncuğu çok havalı bir aksesuvar: Türkiye’ye dört yıl önce gelmiştim. O zaman Kapalıçarşı’ya gidip, bir sürü güzel nazar boncuklu bilezik almıştım. Onu yanımdan ayırmam, çok severim. Türkiye’de aksesuvarlar çok güzel zaten, eşarplar filan... Ama tasarımcıları pek duymadım.