Güncelleme Tarihi:
Mücadeleyse mücadele, heyecansa heyecan, hırssa hırs... Fakat ortada ne üst-baş parçalayan taraftarlar ne de küfürlü sloganlar var... Bilakis etkinliğin takipçileri en şık giysileriyle, pötikareli masa örtülerinin üzerine oturmuş, rahat rahat kanepelerini atıştırıp içeceklerini yudumluyor.
Dünya, Euro 2016’ya kilitlenmiş durumda fakat Fransa’nın ev sahibi olduğu -çok daha şık- bir etkinlik daha var: İngiltere’nin efsanevi yarışı Royal Ascot’la birlikte Avrupa’nın en önemli iki at yarışı organizasyonundan biri olan Prix de Diane Longines... Geçen hafta Paris yakınlarındaki Chantilly’nin (krem şanti’nin memleketi) meşhur şatosunun eteklerinde düzenlenen şenliğe at yarışı severler, dünya jet-seti ve farklı bir hafta sonu etkinliği peşinde olan Avrupalılar katıldı.
Bense değil şapka, elbiseyi bile özel günlerde -o da çok şartsa- üstüne geçiren, genelde de erkek reyonlarından alışveriş eden biri olarak, akraba düğününde kravat takması eşi tarafından zorunlu tutulmuş aile babası gibi gerginim. Hiç kolay değil. Şapkayla ilk temasımız gerçekleşince gerginlik tırmanıyor. Çünkü düşmesin diye kafamı az hareket ettirmem gerektiğini düşünüyorum. Bir süre boynum tutulmuş gibi takıldıktan sonra duruma alışıyorum. Ben rahat davranmaya başlayınca kayar gibi oluyor birkaç kez. Ama bu oyuna gelmiyorum. Bu, ilişkimizin ‘normalleştiğinin’ göstergesi.
ŞAPKASIZ KENDİNİ ÇIPLAK HİSSEDEN KADINLAR
Kafasına kat çıkan mı istersiniz, börtü böceği doluşturan mı? Ödül, bu iddialı şapkayla ünlü sunucu France Pierron’a gidiyor.
Bu etkinliğe gelenler elbiselerini mutlaka özenle seçiyor ama asıl olay şapkalarda... 1843’ten bu yana savaş dönemleri dışında her yıl düzenlenen Prix de Diane’de giyilen gösterişli şapkalar, bir geleneğin devamı anlamına geliyor. Kadınlar bu şapkalarla, ‘yarışın popüler olduğu yılların, şapkasızken kendini çıplak gibi hisseden kadınlarına’ bir selam gönderiyor.
PARİS’TEKİ ŞAPKA BUTİKLERİNİN KAPISI ÇALINIYOR
Bizde devri geçmiş gibi görünüyor ama şapka Avrupa’da giyim-kuşamın hâlâ azımsanamayacak kadar önemli bir parçası. Ama mevzu Prix De Diane Longines olunca şapka aksesuvar olmaktan çıkıp başrole yükseliyor. Çünkü konuya ‘En Güzel Şapka’ ödülü ve Royal Ascot’a giden kadınlarla girilen tatlı rekabet dahil oluyor.
Hazırlanmak mühim. “Bu sene şöyle kendimden söz ettireyim” diyenler günler öncesinden Paris’teki meşhur şapka butiklerinin kapısını çalmaya başlıyor. Laurence Bossion’dan ya da Mademoiselle Chapeaux’dan alan da var, Claire’s gibi hazır aksesuvarcıları kullananlar da... İyi bir şapka için en az 500 euro’yu gözden çıkarmak gerekirken, hazırını alacağınız mağazalarda 40-50 euro’ya bile sizi o gün orada ‘idare edecek’ bir seçenek bulabiliyorsunuz. Sonrası türlü çeşitli etkinlik, defileyle dolu yarış gününde kameraların önünde boy göstermekten ibaret. Asaletten ödün vermeden tabii.
Şapka dedik, esas konuyu atlamayalım: Evet, bir yarış vardı! Not düşelim, bu yılki koşuyu İtalyanların ünlü jokeyi Christian Demuro kazandı. Ama modaseverlerin ilgisi ‘En Güzel Şapka Ödülü’nü Maison Sophie Papiernik tasarımı şapkasıyla kazanan sunucu France Pierron’daydı. Gelenek değişmedi yani; at koştu, şapka kazandı.
Bu yarışta şapkalar kimi zaman atların bile önünde; bu modellerle başka türlüsü de düşünülemez zaten.
Bense hipodromdan ayrılırken nasıl bu kadar çabuk ‘Yahu neden daha sık şapka takmıyoruz ki’ kıvamına geldiğimi düşünüp hayret ediyorum. Tutmasalar ertesi gün gazeteye gelirken de takacaktım.
ŞAPKA ANCAK KENDİNİZİ RAHAT HİSSEDİYORSANIZ DOĞRU ETKİ YARATIR