125’inci yaşında smokine saygı duruşu

Güncelleme Tarihi:

125’inci yaşında smokine saygı duruşu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2015 07:14

Belki de erkeğin hayatında en az kadını kadar vazgeçilmezi o... James Bond’dan George Clooney’ye giyeni efsane yapan sihirli kostümü giymek kadar anlamak da önemli.

Haberin Devamı

Smokinin erkeğin hayatındaki yeri neredeyse ilk ilişkisi kadar mühim ve hassas. Söz konusu ‘milli olma’, ilk kez deneme olunca semptomlar neredeyse aynı: Elini kolunu nereye koyacağını bilememe, oturup kalkarken kendini bir yabancı gibi hissetme ve büyük ihtimal ilk seferinden hiçbir şey anlamama hali. Önce “Nasıl taşıyacağım?” endişesi, sonraysa kendini bulmanın, keşfetmenin getirdiği müthiş bir özgüven, hatta ve hatta “Dünyayı ben yarattım” havası/bakışı. Zamanla smokinle kurduğu ilişki, evriliyor, devriliyor, bambaşka bir şeyi temsil etmeye başlıyor.

125’inci yaşında smokine saygı duruşu


Daha derinine inmeden önce çok hızlı bir “Işınla bizi Scotty 1880’lere” sekansı... New York’tayız. Tarihte adı smokinle özdeşleşecek isim Pierre Lorillard IV, 1880’lerde New York’ta bu unvanının hakkını verecek maskülen dozda bir yaşam sürüyor: Tütün baronu, yarış atları sahibi ve New York’taki Tuxedo Park gibi elit sosyal kulüplerin kurucusu... Hani şu country club havasında, tütün ve viskinin eksik olmadığı, zamanın golf, tenis ve bot gibi statü hobileriyle geçildiği kulüplerden. Lorillard, Tuxedo Park’ın ilk balosu için kuyruklu ceket/beyaz kravat/beyaz kolalı gömlek üçlüsünün dışına çıkmak, farklı ve özel hissettirecek bir şey denemek istiyor: Mümkünse kuyruksuz olsun, asil dursun, bir duruşu temsil etsin. Özel terziler gece gündüz çalışıyor ve daha sonra kulübün adını alacak o özel ceket ortaya çıkıyor: Smokin. 1930’lara kadar smokin sadece bu özel ceketi temsil ederken araya İngiliz asaleti giriyor, bugünkü formunu alıyor. İstanbul’da da Pera Palas döneminin simgesi oluyor.

Haberin Devamı

125’inci yaşında smokine saygı duruşu


Smokin, zaman içinde maskülenliği asalet içinde tarif etmenin en asil yolu oldu. James Bond’u sıradan bir gizli ajan olmaktan çıkardı, ‘James Bond’ yaptı. Clark Cable, kariyerini smokinine borçlu olduğunu söylemekten hiçbir zaman çekinmedi. Sinatra’yı jet set döneminin poster çocuğuna dönüştürdü, ‘My Way’i söylerken adeta o sustu, smokini söyledi. Yakın dönemdeyse bir George Clooney efsanesi yarattı. Clooney’i zamanla daha karizmatik yapan aradan geçen yıllar değil, üstüne tam oturan smokinlerdi. Devir döndükçe, maskülen gücün sembolü olarak farklı karelerde de çıktı. Kate Moss ve Angelina Jolie en ‘öldürücü’ bakışlarını smokin içinde fırlattı. Hem de ne bakış, ne poz...

SADECE KOSTÜM DEĞİL

Haberin Devamı

125’inci yaşında smokine saygı duruşu


Smokini anlamak, tanımak, keşfetmek zaman alıyor. Tıpkı kadınlarda olduğu gibi. Erkeğin, smokin sendromu genelde sektirmeden söyle seyrediyor: Mezuniyet çağında “Bir daha ne zaman giyeceksin ki?”lere yenik düşüp filancadan ödünç almalar, mühim düğünlerde derneklerde bir geceliğine kiralamalar, en smokin gerektiren davetlere “Basar bizi öyle kasıntı havalar, papyonlar” diyerek kendince bir tarz uydurmalar... O ödünç aldığınız, bir geceliğine kiraladığınız sadece smokin değil. Bize inanmıyorsanız çok sevdiğiniz o aktörlerin, müzisyenlerin başyapıtlarına tekrar kulak verin. Anlayacaksınız. Er ya da geç. Zamanla.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!