Starların tanıdık sesi

Güncelleme Tarihi:

Starların tanıdık sesi
Oluşturulma Tarihi: Mart 14, 1999 00:00

Haberin Devamı

Türk filmlerinde, bazen Türkan bazen Hülya ya da Fatma şarkı söylerken aslında dinlediğimiz ses ona aitti. Savaş Ay'ın söylediği gibi ‘‘mermere damlayan su tanesi gibi’’ bir sesi vardı. Bir zamanların ünlü mü ünlü şarkıcısı Sevim Şengül şimdi 61 yaşında. Geçenlerde ikinci kez jübilesini yaptı, çünkü paraya ihtiyacı vardı. Eline 750 milyon lira geçti. Sonra Kültür Bakanlığı'ndan 500 milyon yardım aldı. Bu parayla tek odalı, banyosuz, mutfaksız, sekiz kediyle birlikte yaşadığı Üsküdar'daki evinden çıkıp daha iyi koşullarda yaşayabileceği bir eve taşınmak istiyor. Ama tek isteğinin bu olduğunu sanmayın. Çünkü harap haldeki evine inat hala saçının boyasına, yüzüne sürdüğü kremin markasına, fotoğraflarda gıdısının çıkmamasına dikkat ediyor. Ve iş verseler sahneye çıkmaya hazır olduğunu söylüyor.

Koşulları ne kadar kötü de olsa, o bir sanatçı. Onun da ötesinde bir kadın. Ununu elemiş görünse de eleğini bir süre daha asmayı düşünmüyor. Yıkanmak için bir banyosu, yemek pişirmek için bir mutfağı yok. Eskiden hamama gidiyormuş, ama yüksek tansiyon ve kalp hastası olduğu için şimdi o da yasak. Bir arkadaşının evinde yıkanıyor. Evi, birlikte yaşadığı sekiz kedisine rağmen temiz. Sohbet ederken biraz üşüdüğümü söyleyince, üzerime bir hırka veriyor ve yemin ediyor, ‘‘vallahi bak tertemiz, sakın iğrenme’’. Ben de giydiğim herşeyi koklarım. Kokluyorum, hakikaten tertemiz.

Moral vermek için değil, samimiyetle ‘‘cildiniz, saçınız gayet iyi görünüyor’’ diyorum. ‘‘Loreal bana iyi geldi’’ diyor ve çekmeceden kremini çıkarıp gösteriyor. Saçlarını da siyahtan kızıla döndürecekmiş, hatları daha yumuşak görünsün diye. Bütün bunlar gösteriyor ki, hayata küsmemiş. Eskiden gururu yüzünden kimseden yardım isteyemezmiş. Şimdi bu duyguyu da aştığını söylüyor. Karar vermiş, o delikten çıkacak. Küstürmeyen Allah küstürmüyor!

DOĞMAK İÇİN KÖTÜ BİR GÜN: 10 KASIM

Sevim Şengül, sesinin ve daha çok da fiziğinin saltanatını sürdüğü gençlik yıllarında paraya para demezken, şimdi 100 milyon lirayı bulmayan emekli maaşıyla geçiniyor. Bir de otuz yıldır yüzünü görmediği ikinci kocası kuaför Mehmet Bahçecik'in, her telefon açışında Ziraat Bankası'na ‘‘Allah bin kere razı olsun’’ yatırdığı paralarla.

Sekiz senedir birlikte olduğu, iki ay önce ayrıldığı bir erkek arkadaştan söz ediyor. Şarkıcı rahmetli Mualla Mukadder Atakan'ın kocası, mali müşavirlik yapan bir beymiş. Sağolsun yardım etti bana diyor. Ama artık erkek arkadaş istemiyor: ‘‘O kadar fenalık geldi ki erkeklerden, bazen dolmuşta bile iki kişilik yer parası veriyorum. Sırf yanıma bir erkek oturmasın, bana değmesin diye.’’

Onca hayat deneyimine rağmen naif bir kadın Sevim Şengül. Gazetede hakkında çıkan haberlerden ‘‘reklamım’’ diye sözediyor. Herkes bunun reklam olduğunu düşünür de, o bir de açık açık söylüyor.

10 Kasım 1938'de, Atatürk öldükten bir kaç saat sonra Fatih Çarşamba'da dünyaya gelmiş. Babasını küçük yaşta kaybedince annesi ve kız kardeşi Nevin'le kalakalmışlar. İlk işi, Tan Sineması'nda kasiyerlik. Ama sesi ve fiziği güzel, üstelik sahneye hevesi olan bir kızın orada uzun süre kalmasını kimse beklemesin. Sevim, dönemin ünlü bir menajeriyle tanışınca sahneye çıkıvermiş. İlk önce Bebek Belediye Gazinosu'nda, sonra Galatasaray'daki Turkuaz'da ve Çakıl'da.

İlk evliliğini kendinden 11 yaş büyük menajeri Beşir Bey'le yapar: ‘‘Sahneye çıkarken evlenme teklif etti. İndiğimde kabul ettiğimi söyledim. Bana çok çok iyi baktı. Ayaklarımı yıkıyordu. Ama sevemedim işte. Daha çok baba şefkatini buldum onda.’’ 11 senelik evlilik Sevim Hanım'ın o dönemin en gözde starı Erol Büyükburç'a aşık olmasıyla biter: ‘‘Erol'la arkadaşlık edebilmek için kocamı Almanya'ya turneye yolladım. Sonra telefon açıp, boşanmak istediğimi söyledim. ‘Gelip ikinizi de vuracağım', dedi. O kadar korktum ki, beklerken 15 kilo verdim. Eve geldiğinde korkudan bayıldım. Neyse sonra boşandık.’’ Erol Büyükburç da Sevim Hanım için karısından boşanır, ama büyük aşk bir ayda balon gibi sönüverir.

Sevim Şengül bu arada geçirdiği bir trafik kazası yüzünden bir kaç yıl yatağa bağlanır: ‘‘Dört sene çalışamadım. Evde hizmetçi, şoför, annem, kızım vardı. Çalışanları çıkarmadım. 5 tane evim vardı. Satıp satıp onların parasını yiyorduk. Şimdiki gibi banka faizi de yoktu.’’

Morali o kadar bozuktur ki, bir kuaför kalfasının gösterdiği ilgi onu tekrar nikah masasına oturtur. Şimdi Etiler’de kuaför salonu olan Mehmet Bahçecik'le evlendiğinde 26 yaşındadır. Beş sene sonra bu ilişki de biter. Sonra sevgililer, sevgililer. Bir ara Adana'da bir pavyonda, Ankara'da çalışır. 1980 yılında 10 sene kafasını dinlediği Gönen'e gider: ‘‘Orada benzinci bir sevgilim vardı. Rambo'ya benziyordu. Bunu yazmanızı isterim. Emre Pansiyon'da kalıyordum. Akşamları program yapıp bedava yiyip içiyordum. 1990 yılında oradan da sıkıldım, İstanbul'a geri döndüm.’’

APO VE DİĞERLERİ

Gazete arşivleri servetini kumarda tükettiğini yazıyor, ama Sevim Şengül, hiç bir zaman büyük paralarla kumar oynamadığını söylüyor: ‘‘40 sene kumar oynadım. Bugünün parasıyla üç beş milyona. Kalamış'ta bir kulübümüz var, orada emeklilerle oynuyordum. Ama geçenlerde Eyüp Sultan'a gidip tövbe ettim. Artık kumara değil sinemaya gidiyorum.’’

Yakında Üsküdar'dan daha iyi bir eve taşınırken, beşi yeni doğmuş sekiz kedisini yanına almayacak. Mahallenin bütün kedilerini dövdüğü için ‘‘Apo’’ adını taktığı kedisini de üzülerek arkada bırakarak yeni bir hayata başlayacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!