Star olmadan asla

Güncelleme Tarihi:

Star olmadan asla
OluÅŸturulma Tarihi: Mart 22, 2004 00:00

‘Persil kadar ünlü olmak istiyorum.’ Victoria Beckham*Yarışa, yarışmaya ya da sadece karışmaya hoÅŸgeldiniz!*Daha biz doÄŸmadan baÅŸlayan yarışı bilirsiniz: Hangi genetik kodla kim yumurtayı kıracak? Sonra o Kinder Surprise’ın içinden çıkan XX ve XY bilinmeyenli bayanlar ve baylar acilen ikiye ayrılır: ‘Hadi bakalım kolay gelsin bir acayip zor yarış’çılar ve ‘bana ne aman ben anlamam pek hesaplı ince iş’çiler. (Neye göre için bkz. genetik kod)*Daha henüz ayağımız gaz pedalımıza ulaÅŸmazken, anne ve babalarımız bizim yerimize gaza basar. Bizimkiler Anadolu Liseleri imtihanında buna gerek görmemiÅŸti. (Oysa ki Robert’i kazanabilirdim, kazanabilirdim diyorum size!) Çocukların o yaÅŸta o yarışa girmesine gönlü razı olmayan babamla Ankara’da KuÄŸulu Park’ta gezerken ben, ilk yarışmam geçip gitmiÅŸti bile...*Derken bir gün ‘Fame’ (şöhret) diye bir dizi baÅŸladı ve ben ‘I’m gonna live forever’ (sonsuza kadar yaÅŸayacağım) ÅŸarkısıyla kendimden geçerek ilk kez gaza bastım. Ä°yi ki de basmışım yoksa kompozisyon, koÅŸu, yüzme, masa tenisi, ÅŸiir, resim ve basketbol yarışmalarıyla geçen 10 sene boyunca n’apardım? *Sürekli sallanan bir elekte takılmaya çalışan bir taÅŸ parçasıydım...*Ä°lk yarışmayı kaçırmanın verdiÄŸi dersle üniversiteye hazırlanmaya baÅŸladım. Her ÅŸeyin yavaÅŸ yavaÅŸ ‘şık’lara büründüğü günler gelmiÅŸti iÅŸte. Aramızda 90 alanlar hırsından aÄŸlıyor, herkesin parmakları yukarıyı gösteriyordu. Histeri baÅŸlamıştı. BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’nin (Harvard’ı kazanabilirdim, kazanabilirdim iÅŸte!) güney kampüsündeki yemyeÅŸil vadiye vardığımda biraz dinlenirim gibi gelmiÅŸti. Ama koÅŸu bandı durmak bilmiyor, dönüp duruyordu. Yazları da okula gitmeyi göze alıp ‘daha fazla puan’lı bir bölüme transfer oldum. Ä°ÅŸte o yazlar ‘en bronz kim?’ yarışmalarını burun farkıyla kaçırdım. (Londralarda, Amerikalarda master da yapabilirdim ya neyse...)*Taktığım bütün rütbeler vatkamı daha da ağırlaÅŸtırıyor, omuzlarımla ‘bana ne bana ne’ yapmam imkansız hale geliyordu.*Okullar bitince matematik, basketbol ve seramik yarışmaları yerini 500 milyar, koca bulma ve starlık yarışına bıraktı. Hangimiz kaç para kazanacak, hangimiz kiminle evlenecek, hangimizin yıldızı parlayacak, hangimizin çocukları aslan? Aslında hepimiz yarışmadaydık, sadece bazılarımız TV’de yarışıyordu. Hatta yarışmalar da birbirleriyle yarışıyordu. (Yazarken bile yoruldum, peki yaÅŸarken?!!)*Peki, ‘bana ne aman ben anlamam pek hesaplı ince iş’çiler, biz bunları yaparken ne yapıyordu? a. yeÅŸilçay b. hindistan c. yoga ve meditasyon d. mum ve tütsü e. hepsiOnlara göre yarış yoktu, varsa da kendimizleydi. AllahaÅŸkına biz hiç doÄŸu felsefesi kitaplarını karıştırmaz mıydık? Kendimizle bir türlü barışmaz mıydık? Niye baÅŸkalarıyla baÄŸrışmak yerine kendimizle konuÅŸmayı denemiyorduk? Kendi kendine konuÅŸana deli denmezdi ki... Dense dense ‘erdi’ denirdi. Ayağımızı hafifçe gazdan çeken, vites küçülttüren sözlerdi bunlar. Yarışmaktan bıkanlar, gereksiz bulanlar aslında alınacak bir dersin falan olmadığını, olsa olsa teneffüsün olduÄŸunu söylediler bize.*Halbuki biz, ‘just do it’ kuÅŸağının, ayağında nike air’la doÄŸmuÅŸ temsilcileri olarak koÅŸmayı, yarışmayı, yarışanlara bakmayı seviyoruz.‘Seviyoruz iÅŸte, var mı diyeceÄŸin!’Biz kendimizle yarışıp kas aÄŸrıları çekmeye de, diÄŸerleriyle yarışıp gözyaÅŸları dökmeye de varız. Çünkü biz en çok yeteneklerimiz bilinsin, çok çalıştığımız görülsün, geliÅŸtiÄŸimiz farkedilsin isteriz. *Darwin silahı ateÅŸleyip, ‘fit olan kazansın’ dediÄŸinden beri koÅŸuyoruz.*Ne? ‘olmadı’ mı?Olsun.‘Yeniden doÄŸmak var yaaa!’Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!