Savaş ÖZBEY
Oluşturulma Tarihi: Ekim 09, 2005 00:00
Melbourne’ün çeteleri arasında büyüdü. Zengin olmak için kikboksa başladı. Artık milyon dolarlık organizasyon markası. Türkiye Tarık Solak adını Show TV’de yayınlanan kikboks organizasyonuyla tanıdı. Ama bu ismi yakında daha sık duyacağız. En görkemli salonlarda milyonlarca dolarlık organizasyonlara imza atıyor, dünyanın her yerinden dövüşçüler tek bir fırsat için ona ulaşmaya çalışıyor.
Boks federasyonu kaçak iş yaptığını ilan etti ama çoğunluk başarılı olduğu görüşünde. İşte Avustralya’ya göçen fakir Türk ailesinin çocuğu ve onun dolar milyonerliğine uzanan hikayesi.
Spor camiası yurtdışında yaptıklarını takip ediyordu ama organizatör Tarık Solak’ı Türkiye, Show TV’den yayınlanan kikboks şampiyonasıyla tanıdı. Sporculara saha kenarından ‘vur, bacağına vur!’ diye taktik veren, takım elbiseli, biryantinli saçlı bu adamın adını yakında daha sık duyacağız. Zaten yurtdışında Türkiye’de olduğundan daha çok tanınıyor. Las Vegas Crown Casino’da, Melbourne Vodafone Arena’da onbinlerin izlediği müsabakalar düzenliyor. Fransa’dan Japonya’ya kadar adı bütün dövüş salonlarında bir efsane. Genç dövüşçüler tek bir fırsat vermesi için ona plak şirketi sahibi muamelesi yapıyor. E-mail’leri dolup taşıyor, telefonları susmuyor.
Peki kim bu adam? Yüz binlerce fakir sporcunun arasından nasıl sıyrıldı ve dolar milyoneri oldu? Nasıl oldu da Tarık Solak ismi bütün dünyada geçer akçe bir marka haline geldi?
Tarık Solak’ın öyküsü aslında tam bir İtalyan rüyası. Hikaye Avustralya’nın çeteleriyle ünlü Kuzey Melbourne bölgesinde başlıyor. Solak, Ankara’dan Avustralya’ya göçen Yozgatlı işçi ailesinin beş çocuğundan biri olarak Brunswick’te büyüdü. Bu sert çevrede ilkokulu ancak ikinci sınıfa kadar okuyabildi. 27 yaşına kadar hiçbir işte çalışmadı. Zaman zaman mahalledeki olaylara karışırdı.
Uzun süre tekvando ile uğraştı. Bu sporda dünya ikincisi olacak kadar başarılıydı ama o kafasına koymuştu: Dünyanın en iyi tekvandocusu olsan, dolar milyoneri olamazsın.
ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞ
O yüzden kikboksa geçti. Bu sporda da Avustralya şampiyonu oldu ama madalya saadet getirmiyordu. Birkaç dolar kazanabilir miyim diyerek 1993’te Melbourne’de ilk dövüş organizasyonunu yaptı. 41 yaşında dolar milyoneri olan Solak’ın önlenemez yükselişi işte böyle başladı. Türk arkadaşlarını karşılaştırdığı o müsabakalara ilgi o kadar fazla oldu ki, 2 bin izleyiciyi kapıdan geri çevirmek zorunda kaldı. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Japon Fuji TV Network şampiyonalarını 40 milyon izleyiciye ulaştırmaya başladı. 7-8 müsabakanın ardından, dünyanın en görkemli salonlarında şampiyonalar düzenleyen, milyonlarca seyirciyi ekrana bağlayan bir sihirbaz oldu. Artık kimseyi bulmasına gerek yok, çünkü herkes ona ulaşmaya çalışıyor.
EŞİNDEN YENİ AYRILDI
Tarık Solak Avustralya Melbourne’de yaşıyor. 5 yaşında gittikten sonra Türkiye’yi ancak birkaç kez gördü. O yüzden İngilizcesi mükemmel ama Türkçe’sinde hafif bir Karadeniz aksanı var. Az konuşuyor; birşey anlatırken soru soruyor, kendi cevaplayarak devam ediyor. Belli ki yalnız başına düşünmeyi seviyor. Anadolu delikanlısıyla Rocky Balboa arasında bir tarzı var. Kazandığı ilk beş milyon doları kardeşlerine ve kendisine yanyana villalar yaptırmak için harcadı. Tek oğlu 23 yaşında ve evli. 22 yıllık eşinden ise 10 ay önce ayrıldı. Senenin 250 gününü dışarıda geçiriyor. İstanbul’a geldiğinde tek adresi var: Point Hotel. Organizasyonlar ve bağlantılar için sürekli dünyayı geziyor. Bizle röportaj yaptıktan sonra bir günlüğüne Almanya’ya, oradan Hollanda, sonra bir gün İngiltere, iki gün Japonya ve sonra da Avustralya’ya uçacaktı. Normalde düzenli spor yapıyor ama şu sıralar ‘iş kovalamaktan’ vakit bulamıyor.
İNÖNÜ’YE 50 BİN KİŞİ
Önünde iki büyük projesi var. Biri 40 milyon dolarlık uluslararası bir proje. 64 sporcudan, on ayrı ülkede yapılacak karşılaşmalarla 1 şampiyon çıkarıp, bu şampiyona 1 milyon dolar ödül verecek. Müsabakalar Melbourne, New York, İstanbul, Berlin, Beyrut, Paris, Atina, Londra, Sydney ve Dubai’de olacak. Şu anda bu projeyi dünya televizyonlarına pazarlamakla meşgul. Solak’ın 2006 için bir büyük projesi de Türkiye için: ‘10 Haziran 2006 için İnönü Stadyumu’nu tuttum. Aradığımız sponsorluğu bulabilirsek Eminem ya da Beyonce gibi bir sanatçıyı getirip, aynı gecede 50 bin kişiye konser ve kikboks sunacağız.’
BAHİSTEN PARA KAZANMAYI SEVMEM
Profesyonel oldukları için sporculara para ödüyoruz. Ama kaçak olmaz. Ciddi bir şirket bahis işine girerse, ki çoğu ülkede var, olay çok daha büyür. O zaman da tabii, tıpkı futbolda olduğu gibi, doğru veya yanlış dedikodular da çıkacak. Ben bahisten para kazanmayı seven biri değilim. Teklif edildiği zaman da duymamazlıktan gelirim.
GENÇLER BENİ ARIYOR, PLAK ŞİRKETİ GİBİYİM
120 tane organizasyon yaptım, kafaya oynuyorum. Dünyanın her yerinden ‘lütfen bizi de al’ diye, bana telefon ve e-mail’ler geliyor. Aynı plak şirketi gibi. Çocuklar meşhur olmak, kendilerini göstermek ve para kazanmak istiyor. Her on kişide bir kişi işimize yarıyor. Çünkü bizim için marketing de önemli. Kendine bakmalı, efendi olmalı. Bize bu imkanlar tanınmamıştı.
SHOW’LARI KADINLAR İÇİN KOYUYORUM
Kikboksa sahneyi katan dünyadaki ilk kişi benim. Şu anda bu show işinde bir Japonlar, bir de tek başıma ben varım. Üçüncü bir grup yok. Sahne çok zor bir iş, tutması lazım. Niye show katıyoruz? Bayan izleyiciyi de çekebilmek için. Hep vurdu-kırdı yaparsanız belli bir kitle gelir. Biz ise işin içine bayan, erkek, çoluk çocuk, her kesimi katmaya çalışıyoruz.
TEKVANDO İLE DOLAR MİLYONERİ OLUNMAZ
İlkokul 2’ye kadar okudum. 27 yaşıma kadar çalışmadım. Ama sporda 30’uncu seneme giriyorum. 70’li yıllarda ilk tekvando ile başladım. Sonra boks ve kikboks yaptım. Tekvandoda 1988’de kara kuşaktan 4. Dan’ımı aldım. Sonra bıraktım. Devam etsem şimdi 7 dan olurdum herhalde. Niye bıraktım? Çünkü dünyanın en iyi tekvandocusu olsan dolar milyoneri olamazsın. Ama kikboksta limit yok.