Röportaj: Mevlüt TEZEL
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2004 01:05
Neo-soul’un zirvesindeki ses Macy Gray, Park Orman’daki konserinde hayranlarına coşkulu saatler yaşattı. Konser sonrasında söyleşi yapma fırsatı bulduğumuz Macy Gray, iki kere hapse girmesinden İstanbul izlenimlerine kadar birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hepsinden önemlisi Gray’in Londra’daki konserde Elton John’un AIDS Vakfı hayrına çıkartılan kitapta yer alması için soyunduğunu öğrendik. Kısacası durum tamamen duygusal.
1999 yılında Madonna’yı geride bırakarak ‘En İyi Pop Kadın Vokal’ dalında Grammy ödülü kazanan, müzik dünyasının yeni Tina Turner’ı olarak gösterilen Neo-soul müziğin sıradışı sesi Macy Gray, önceki gece Park Orman’da verdiği konserde, hayranlarını çılgına çevirdi. Macy Gray, Londra konserindeki gibi sahneye çıplak çıkmasa da Park Orman’da da bazı çılgınlıklara imza attı. Gray, konserde terini silmek için aldığı havlu ile poposunu sildi, masturbasyon hareketini çağrıştıran erotik dans figürleri sergiledi, kolonların üzerine çıktı ve sürekli iletişim halinde olduğu seyircilerine ‘Hepiniz çok seksisiniz, isimlerinizi duymak istiyorum’ diyerek büyük kalabalığa hep bir ağızdan isimlerini söyletti. ‘I Try’, ‘Happines’, ‘Come Together’, ‘She Don’t Write Songs About You’ gibi hit şarkılarıyla müzik ziyafeti sundu.
İşte Gray’in konserden sonra Kelebek’e verdiği özel röportaj:
- Klasik bir soruyla başlayalım. İlk defa Türkiye’ye geldiniz, izlenimlerinizi anlatır mısınız?
Türkiye’ye gelmeden önce özellikle terör konusunda endişe duymuştum. Ama geldiğimde çok farklı bir yerle karşılaştım. Yani anlatıldığı gibi değil. İstanbul ilginç bir karışıma sahip. Kaotik bir şehir ama heyecan verici. Her yerden tarih fışkırıyor.
-
Tanıdığınız Türk şarkıcılar...
Tanıdığım Türk şarkıcısı yok ama dinlediğim kadarıyla Türk müziği hoşuma gitti. Ritmik ve coşkulu bir havası var.
-
Türk hayranlarınızı nasıldı?
Açıkçası büyük bir sürpriz yaşadım. Bu gece gerçekten büyük bir şov yaşandı. Çok coşkulu, parçalarıma eşlik eden bir kitle ile karşılaştım. Her sanatçı kendisini motive eden bir seyirci kitlesine sahip olmak ister.
- Filmlere konu olacak gençlik yıllarınıza dönelim. İki kere cezaevine girdiniz. ‘İçersi nasıldı’ diye sormayacağım. Bu olaylar hakkında şimdi ne düşünüyorsunuz?
Benzin çalmak gibi küçük olaylar yüzünden hapse girdim. Fırtınalı yıllardı. Belki de yaşanması gerekiyordu. Bu konuda daha fazla konuşmak istemiyorum.
-
İki yıl evli kaldıktan sonra ayrıldınız. Evlilik kurumuna olan inancınız hálá sağlam mı?
Yanlış insanla evlendiğimi düşünüyorum ve bu yüzden evlilik kurumunu suçlayamam. Bu kuruma inancım hálá sağlam. Doğru insanla karşılaşırsam bir kez daha evlenirim.
-
Üç çocuğunuz var. Anne mi yoksa şarkıcı olmak mı zor?
Anne olmak daha zor. Belki de dünyanın en zor ama aynı zamanda en keyifli mesleği anne olmak. Çoğu zaman çocuklarımla turneye çıkıyorum. Ama bu kez annemin yanında kaldılar...
-
Eleştirmenleri soul müziğin yeni divası olarak sizi gösteriyor. Kulağa hoş geliyor değil mi?
Bu değerlendirmeleri duymak güzel. Ama ben kendimi soul müziğin divası olarak görmüyorum.
-
İlk albümden bu yana hayatınız nasıl değişti?
Hayatım tamamen değişti. Artık insanlar sizin kim olduğunuzu biliyor. Birçok insan yaptıklarınızla ilgilenmeye başlıyor. Söylemeye gerek yok kazandığınız para, hayat tarzınız, kısacası her şey değişiyor.
-
Bir röportajınızda ‘Küçükken çok komik bir sesim vardı. Bir gün şarkı söyleyeceğimi aklıma getirmezdim’ dediniz. Ve bugün o yerdesiniz.
Evet çocukken sesim ve fiziğim hep alay konusu oldu. Ama Çok mutluyum. Kendimi iyi hissediyorum Ve bu duygu yapacağım işlerde bana cesaret veriyor.
- Şarkılarında yaşamından kesitler sunuyorsun. Bu devam edecek mi?
Bilmiyorum. Ne yaşıyor ve ne hissediyorsam onları yazıyorum. Belli olmaz, yeni albümümde daha farklı şarkı sözleri deneyebilirim. Ben kendimi anlatmayı seviyorum. Öğüt vermeye gerek yok.
-
Peki yeni albüm ne zaman çıkıyor?
2005’in şubat ayında çıkarmayı düşünüyorum.
-
Aynı zamanda senaryo yazarısınız. İlginç olan da şarkılarınız birbirini izleyen film karelerini hatırlatıyor.
Evet haklısınız, senaryo yazarı olmamın etkilerini ben de gözlemliyorum. Ama şarkıların çok daha farklı bir doğası var. Kısa sürede anlatmalısınız öykünüzü. Ve bunları anlatırken de kalplerin yanı sıra kulağa da sesleniyorsunuz. Doğrusu şarkı sözü yazmayı tercih ediyorum.
-
Hayatınızdaki önemli şeylerden bahsedelim.
Ailem, arkadaşlarım ve tabii ki, kariyerim benim için çok önemli.
- Birçok hayranınız var. Tarzınız örnek alınıyor. Bu durum sorumluluk duygusunu getiriyor mu?
Tabii ki, ben şarkımı söylerim gerisine karışmam demek biraz saçma olur. Beni dinleyebilirler, tarzımı, şarkılarımı düşüncelerimi beğenebilirler, ama önemli olan onların şarkıları, onların öyküsü. Bir şarkıcı olarak böyle bir sorumluluğu alamam. Zaten böyle bir şey yapmak sahte olur. Beni belki de böyle düşündüğüm için seviyorlar.
-
Konserde seyircilere seslenirken hep ‘seksi’ benzetmesi yaptınız. Seksin hayatınızdaki önemini sormayacağım ama ‘You sexy people’ (Seksi insanlarsınız) benzetmesi yapana pek rastlamadım.
Sanırım seyirciyi havaya getirmeye çalışıyorum. Güzel bir konserdi ve belki de bu coşkulu kalabalık bana çok seksi geldi.
- Cesur açıklamalar yapan duyarlı bir sanatçısınız. Son olarak Irak’taki yaşananlar ve Bush hükümeti hakkında görüşlerinizi alalım.
Ne söyleyebilirim ki, kötü bir durum. Savaşla ilgili kim iyi bir şey söyleyebilir? Asıl önemli olan, yaşanan her şeyin büyük bir yanlış olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor. Ortaya çıkan sonuçları hepimiz gördük.
AIDS Vakfı için soyunduLondra’daki konserinizde sahneye çıplak çıktınız. Neden?
Kurgulanmış bir eylemdi. Açıkcası bir hayır işi için soyundum. Elton John’un AIDS vakfı için sanatçıların farklı fotoğraflarının yer aldığı bir kitabı hazırlanıyor. ‘I’d rather go naked’ (Çıplak olmayı tercih ederdim) tabelasının arkasında yer aldığım çıplak fotoğrafım da bu bahsettiğim kitapta yer alacak. Kitaptan elde edilecek gelir Afrika’daki AIDS hastalığıyla savaşan kurumlara bağışlanacak.
İki kez hapse girdiOscar’lı ‘Training Day’ başta olmak üzere dört filmde rol alan Gray, asıl hünerli olduğu konu senaryo yazarlığında da kendini kanıtlamak niyetinde.
‘Kocaman bir kafam ve kocaman ayaklarım vardı. Sesimle dalga geçiyorlardı. Bir gün ünlü bir şarkıcı olacağımın hayalini bile kurmazdım...’ Bu sözlerin sahibi şu anda neo-soul müziğin divası olarak kabul ediliyor. Macy Gray’in hayatı gerçekten filmlere konu olacak cinsten. Zaten kendisi de senaryo yazarlığı eğitimi almış ve şarkılarının çoğu ‘film’ gibi hayatını konu alıyor. 1970 yılında ABD’de Ohio’da dünyaya geldi. Sorunlu bir çocukluk dönemi yaşadı. 14 yaşında babasının arabasını çalarak evden kaçtı. 17 yaşında üniversiteyi kazandı. Gray’in yazma tutkusu onun senaryo yazarlığı eğitimi almasını sağladı. Benzin çalmak gibi küçük suçlardan iki kere hapse girdi. İki yıl süren evliliği kavga dövüş sona erdi. Çocuklarıyla birlikte evin yolunu tuttu ve hayatı filmlere konu olacak bir olayla değişti. Bir arkadaşı için şarkı sözleri yazmaya başladı. Kayıtların yapılacağı gün arkadaşı gelmedi, Gray de kendini apar topar kayıt odasında buldu. Şarkı tekrar edilmeden hemen albüme kondu. Bir caz orkestrasından vokalistlik teklifi aldı. Atlantic ile albüm antlaşması yaptı. Gerisi malûm her şey ‘Bir başarı öyküsü’ tadında ilerliyor. 1999 yılında çıkardığı ilk albüm ‘On How Life Is’, Macy Gray’e iki Grammy adaylığı kazandırdı. İkinci single’ı ‘I Try’ müzik dünyasına bomba gibi düştü ve ertesi yıl çoktan hak ettiği ‘En İyi Kadın Pop Vokal’ dalında Gramy’yi aldı. ‘The Trouble With Being Myself’ ise sanatçının gelip geçici olmadığını kanıtlıyor.