Soylu kalabalık arasındaki bizler

Güncelleme Tarihi:

Soylu kalabalık arasındaki bizler
Oluşturulma Tarihi: Mart 08, 2007 10:15

Soylu kalabalık arasındaki bizler

St.Pauls, Old Bailey, bana taze taze, ıslak ıslak kokardı hep. Meğer kan, yanık, leş kokmalıymış. Ya da.... ya da, tarih kokmazmış! J

Smithfield, St.Sepulchre, Marble Arch...

Üzerinden geçtiğim caddelerde insanlar yakılmış, asılmış, sürüklenerek, parçalara bölünmüş. Yemek yediğim barda (Viaduct Tavern) tutsaklara işkenceler yapılmış, üzerlerinde zıp zıp zıplanmış.

Ya ululuğu karşısında büyülendiğim kilisenin karşısındaki pansiyonda oturmuş, insanlar asılırken eğlenen, kadınlarla oynaşıp, kahkahalar atan soylular? Yol kenarlarında bile en iyi görüntü veren – asılma anını - yeri kapmak için birbirini yumruklayan, para alan halk?

/images/100/0x0/56794168f018fb32748b5f03
Hayvanların sokak ortasında kesilip, etlerin orada hazırlandığını, içilecek suların içinde dışkıların yüzdüğünü, şehrin dört bir yanının mikrobik hastalıklardan – doğal olarak - kırıldığını düşünün.

Ortaçağ karanlığında İngiltere’de geçen buz kesen tarihi hikayeleri garip bir ilgiyle okudum hep, ama insan üzerinde yürüdüğü medeniyet topraklarına yakıştıramıyor yine de.

Ve bazen korkuyor.

İnsanoğlu eğer bu kadar vahşileştiyse zamanında, neden tekrar olmasın diye düşünüyor. Koşulların bizi nerelere sürükleyeceğini kim bilebilir ki diyor?

Koşullar deyince, insan bahane aramış gibi oluyor, suçlu hissettim kendimi birden.

Karanlık basınca, kimsesiz olanların yaşadıklarını düşünün. Onu da bırakın ya Irak’ta olanlar? Her gün pisi pisine ölen o insanlar, çocuklar....

Hangi dönem daha vahşı? Ortaçağ mı, 21’inci yüzyıl mı?

Yoksa aradaki tek fark burnumuzun artık koku almaması mı?

Şenay

<ımg>
Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!