Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2003 00:00
Mail'lerinizi okuyorum, düzeltiyorum, kesiyorum, biçiyorum, kendi dosyama aktarıyorum, ‘‘Bu insanların hepsinin söyleyecek bir şeyi var, punduna getirip mutlaka bir ara yayınlamam lazım’’ diyorum. Evet. Çünkü söyleyecek bir şeyiniz var. Tüm bunları benimle paylaştığınız için teşekkür ediyorum...SUZİ'NİN DRAMIGeçen günkü veda yazınız, bana hiç unutmadığım bir olayı hatırlattı. Şimdi hayatta olmayan arkadaşım Suzi'nin ailesinde yaşanan bir dramı. Suzi'yle ilkokuldan 40 yaşında öldüğü güne kadar çok iyi bir arkadaşlığımız oldu. Babası İstanbul'un çok sevilen doktorlarındandı. Gayet sakin bir kişiliği olan kibar bir beyefendi. Eşiyle birbirlerini çok sever, sayarlardı. Bir gün Suzi'nin babası hastaneye işine gitti ve kalp krizi geçirip, hemen orada öldü. Suzi'nin annesi de kendisini hiç ama hiç affetmedi. Çünkü eşiyle bir gün önce münakaşa etmişlerdi ve o sabah kocası işe giderken, her zamanki ona ‘‘güle güle’’ dememişti. Onu işe dargın yollamıştı. Kadıncağız da çok sevdiği kocasının ardından bir seneye kalmadan gidiverdi. Bu olay benim hayatımda çok derin bir iz bıraktı. 35 senelik evliyim. Elbette bizim de münakaşalarımız oluyor, fakat ne olursa olsun, kocamı her sabah işe giderken öperek uğurlarım. Ne de olsa gidip de dönmemek, dönüp de bulmamak var. Ama akşama münakaşa edebilirim o başka! (Eliz G.)YA SEVGİLİLERGeçen Nisan sevgilimi kaybettim. Bir
trafik kazasında. Evet onun karısı değildim. Annesi değilim. Babası değilim. Ama ona o kadar yakındım ki. Neden sevgilileri kimse ciddiye almıyor! Benim içim oyuluyor ama beni kimse takmıyor! Biri ölüyor, ki o sizin canınız, ama gidiliyor onun başka bir yakınıyla konuşuluyor. Neden kimse bana gelip ne hissettiğimi sormuyor? Ben hala sevgilime her akşam cevap alamayacağım mektuplar yazıyorum. Ve yavaş yavaş ölüyorum. (S.)ANNE TÜRK YAÜzerinden ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bir İtalya dönüşü sizinle aynı uçaktaydık. Sempatik bir haliniz vardı ama yine de cesaret edip yanınıza gelemedim. Eşime ‘‘Bak. Bu o’’ dedim, ‘‘Hep sözünü ettiğim gazeteci.’’ Benim eşim İtalyan. 6 yıl önce İstanbul'a yerleşmeye karar verdik. Tüm ailesini, arkadaşlarını bırakıp benimle Türkiye'ye geldi. Çok da iyi yaptığımızı düşünüyorduk. Kendimize ait bir şirketimiz var, mutluyduk, ama ne olduysa çocuğumuz okul yaşına gelince oldu. Onu İtalyan İlkokulu'na yazdırmak istedik ama ne mümkün! Anne Türk ya, oğlum bir Türk okuluna gitmek zorunda. Babanın isteği hiç önemli değil. Bu yüzden mecburen tekrar İtalya'ya geldik. Eşim şimdi 15 gün İstanbul'da 15 gün İtalya'da. Bu ne çiledir çektiğimiz. Şu an hurriyet. com'da yazınızı okuyordum da, derdimi sizinle paylaşmak istedim. (Şengül. P.B)O.K DEĞİLSize neden yazdığımı tam olarak sanırım ben de bilmiyorum. Salakça bir giriş cümlesi oldu ama hakikaten böyle. Yani bu sabah işe geldim ve size bir mail atmak istedim. İsmim Bülent bu arada, 27 yaşındayım, size yazmamda söyledim özel bir amaç yok, hat safhada bir hayranınız filan da değilim ama belki sizinle bir
yemek yemeyi isteyebilirim. Ne dersiniz? Okey mi? (Bülent C.)YALNIZLIKBalkondaki manyak yazın üzerine bu mail'i atıyorum. Benim de çok önem verdiğim bir şey vedalaşmak. Özellikle de sabahları. Ama bunu bir türlü 10 yıl evli kaldığım eşime anlatamadım. Beni uğurladığı günler o kadar azdı ki. Evden erken çıkan bendim. Ne yapacaktım? Uyandırıp ‘‘Hadi beni uğurla mı?’’ diyecektim. Yapmazdı. Ama o mu erken gidiyor? Ben kapıda olurdum. Bir kaç istisna dışında onu hep uğurladım. O zaman anlatamadığım duygularımı şimdi beraber olsaydık, sanırım senin yazınla anlatırdım. Neyse, sadece yalnızlığımı paylaşmak istedim. (Umut K.)NE ERKEK NE DİŞİCanım sıkıldığında internete girip rahatlamaya çalışırım. Dünyayla tek bağlantım sohbet odaları. Normal hayatta yokum ben. 23 yaşındayım. Genelde geceleri dışarı çıkar, tek başıma dolaşırım. E yalnızlık iyi bir şey değil. Hepimiz biliyoruz. Ama sanırım benim sorunum başkalarının sorunlarından daha vahim. Ne erkeğim ne kadınım ben. Cinsiyetim yok. Cinsellik nasıl bir şeydir, onu bile bilmiyorum. Dünya onun üzerine kurulmuş, öyle diyorlar, benim de önümde 6-7 santimlik bir şey var ama idrarımı yapmaktan başka bir işe yaramıyor. Doğadaki her şeyin bir dişi bir erkeği var değil mi? Ben hariç. Tabii ki doktora gittim, hormon testi filan yaptılar. ‘‘Sen erkeksin’’ dedi doktor bana. Ama erkekliğin ölçüsünü vermişlerdi, benimki normal değil. ‘‘İlaçlarla ereksiyon olabilirsin’’ dedi doktor. Ama insan 6-7 santimle bu işe kalkışılabilir mi? Erkeler bana ibne diyor, değilim halbuki, kadınlar da bizdensin, ama onlardan da değilim. Biliyorum her şey seks değil ama felç olsaydım da yatsaydım, en azından bir sürü arkadaşım olurdu. Neyse bunları öylesine yazdım. Biliyorum teselli vermekten başka yapabileceğin bir şey yok, sadece paylaşmak istedim... (K.H)
button