Sosyal sporcular

11.11 aynı... Indigo aynı... Discorium aynı... Roxy aynı... Ha keza Bronx Pi... Şehrin belli başlı kulüplerinin hepsinde aynı görüntüler... İçeride bangır bangır müzik, bir tarafta insanlar dans ediyor ama diğer tarafa langırt, ping pong masaları konulmuş, dartlar asılmış, gruplar maç yapıyor. Görseniz gece kulübü gibi değil, yazlık sitelerin çay bahçeleri gibi...
Ortada yeni bir sosyalleşme biçimi var. İnsanlar langırt masasının başında tanışıveriyor, gruplar halinde maç yapıyor. Spor-eğlence bahane, bu yolla iletişim kurmanın kolay bir yolunu buluyor. Kiminin amacı arkadaş edinmek kimininki flört! Yeni bir trend başlıyor bu şehirde diye içimden bir ürperti geçiyor.
Neden mi?
Şöyle: Sigara yasağına sonuna kadar karşıyım ama eğri oturalım doğru konuşalım, az ekmeğini de yemedim bu yasağın. Yasağın başlamasıyla kendimi buz gibi soğuklarda mekân kapısında bulunca zamanla bir şey keşfettim: Benimle aynı kaderi paylaşan insanlar böyle anlarda konuşmaya ve kendilerini dinleyecek birine çok ihtiyaç duyuyorlar! E gelsin muhabbet, gelsin iletişim, sosyallik...
Mesela size bir örnek vereyim: En son Jameson’ın İKSV’de verdiği partide dışarıdaki insan sayısı içeridekilerden fazlaydı. Gerçi bunda Timuçin Esen konserinin payı da vardı kuşkusuz ama biz smirting canavarları için parti cennet diye tanımlanabileceklerdendi.
Yoksa bu saltanatımız sona mı erecek? İşte o yüzden ürperdim... Bu spor yaparak eğlenmek trendi tam Osman Müftüoğlu hocalık bir durum, bendenizde sarımsak görmüş vampir etkisi yaratıyor. Meğer bu durum sadece bizde değil dünyada da böyleymiş. Bunlara sosyal sporcular deniyor. Bir felsefeleri de var: Hayatın oynamak için olduğuna inanıyorlar. Aman ne âlâ! Oyun tanışma, tanışma dansla devam ederse ne olacak? Smirting yerine sporting mi!
TEESSÜFLER PUMA
İşin arkasında Puma var. Teessüfler Puma! Yeni bir global kampanya başlatmışlar, dünyanın bütün önde gelen kulüplerinde benzer görüntüler var. Disko ve kulüplere böyle bölümler kuruyorlar. Müşteriler takımlar oluşturuyor, yarışılıyor. Bir Facebook uygulaması da başlatmışlar. Fotoğrafınızı oraya yüklüyorsunuz. Bir jürinin değerlendirmesi sonucu seçilecek beş fotoğrafın sahipleri hediye çekleriyle ödüllendirilecek ve bir sonraki yıl bütün ülkelerin birincileri yarıştırılacak.
Bari bitmeyen kış artık kendini özletse, bir an önce yaz gelse... Yazın masaları dışarı, açık alanlara çıkaracaklarmış.

DARTLA TEHLİKELİ LANGIRT YASAK

11.11’de bu iş için ayrı bir oda var. Bütün oyun ekipmanları oraya yığılmış. E makul tabii, iki-üç kadeh içtikten sonra kalabalık bir kulüpte dart oynadığınızı düşünsenize... Zaten kalabalık kulüplere mümkün mertebe dart koymuyorlarmış. Onun dışında aklıma takılan başka bir soru var: Langırt Türkiye’de kumara girdiği için yasak değil mi?

NEREDE TOPLANIYORLAR

BU AKŞAM:
Roxy - Cyoto Party / Indigo - Mark Night (FG)
29 NİSAN CUMA:
Bronx Pi - Wedding Party / 11:11 - Vesvese Showcase
30 NİSAN CUMARTESİ:
Indigo - BTA / 11:11 - Tangun&Uğur Project / Bronx Pi - Jukebox

YAZ-BOĞAZ
Kapalı kulüpler kapanmıyor

Boğaz’daki ses önlemleri yüzünden mekanlarda gece 12.00’de ses kısma uygulaması, kapalı mekânları harekete geçirdi. Müziğin erken bitecek olması nedeniyle Discorium, Versailles, Airport ve Sapphire gibi kapalı kulüpler yazın açık olmayı tartışıyor. Ben başka bir kampanya öneriyorum: Gökhan Özen’in ‘İstanbul Daha Erken’ şarkısı eşliğinde gece yarısı protestoları!

DİL YARESİ
Yer adları kafa karıştırıyor

Atlanta ya da Dallas’ta sorun yok... Peki neden California’ya Kaliforniya derken, Şikago yerine Chicago yazıyoruz? Kim karar veriyor bunlara ve neden hepsi için genelgeçer bir kural yok? Paris’e Fransızların dediği gibi ‘Pari’ değil, İngilizler gibi ‘Paris’ diyoruz. Biz Fransızca bir isim yazarken neredeyse aksanlarını bile koyacağız. Peki Fransızlar niye Mustafa’yı Moustapha yapıyor? Çözüm mü? Bence Türkçe okunduğu gibi yazılan bir dil. Nasıl okuyorsak yer isimlerini de öyle yazmalıyız.

Antenlerinizin ayarıyla oynamayın

Artık televizyon izlemek için evde plazmaların başında pineklemeye paydos. İzzet Çapa’nın Maçka’daki mekânı Nahide kendi televizyonunu kurdu. 21 Nisan’dan beri Nahide Kabare TV canlı yayında. Zeliha Sunal, Fehmi Dalsaldı ve Nahide şov grubuyla interaktif bir gösteri hazırladı. Diziler, yarışmalar, haberler hatta reklamlar bile var. Televizyonun bu salı akşamki (26 Nisan) konuğuysa Mustafa Keser. Öncesinde Nahide ekibi sahne alacak, saat 22.30 gibi Keser ve 3 bini aşkın şarkı-türküden oluşan repertuvarı sahnede olacak. Ekran önündeki yerinizi şimdiden ayırın! Biletler
200 lira. (212) 219 65 30.