Güncelleme Tarihi:
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Sevgi Şener, yaptığı açıklamada, dişlerin yemek yerken, bir miktar da konuşurken temasta olduğunu söyledi.
Bunun dışında dişlerin uzun süreli temasta olmasının dişler, çevre dokular, çene eklemi ve kaslar üzerinde oluşturduğu istenmeyen etkilerin diş sıkma ve gıcırdatmaya yol açtığını belirten Şener, bu durumun Türk toplumunda sık rastlanan parafonksiyonlardan olduğunu bildirdi.
Şener, özellikle 20-30 yaş arası kadınların bu durumdan daha fazla etkilenmekte olduğunu dile getirerek, diş sıkma ve gıcırdatmanın gece, gündüz veya hem gece hem gündüz ortaya çıkabildiğini ifade etti.
Kliniklere, yüz, çene, baş, diş ağrısı ve diş hassasiyeti gibi farklı şikayetlerle gelen bireylerin bu parafonksiyonlarının teşhisinin oldukça güç olduğunu anlatan Şener, “Hastaların büyük çoğunluğu bu parafonksiyonlarının farkında değildir. Mevcut şikayetler farklı durumlarla da ilişkili olabilen, çok da tanımlayıcı olmayan, sübjektif semptomlar olduğu için dış sıkma ve gıcırdatmanın yarattığı problemler yanlışlıkla başka nedenlerle ilişkilendirilerek yanlış ve gereksiz tedaviler uygulanabilir. Bu nedenle bu hastalarda şikayetin hikayesinin çok ayrıntılı olarak değerlendirilmesi, klinik muayenenin dikkatli bir şekilde yapılması gereklidir. Ağız, diş muayenesinin yanı sıra çiğneme kasları ve temporomandibular eklemin de değerlendirilmesi gerekir” diye konuştu.
UYKU DÜZENSİZLİKLERİ
Şener, diş sıkma ve gıcırdatmanın kişinin hayat kalitesini önemli ölçüde etkilediğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Çene ağrısı ve yorgunluğu, özellikle şakak bölgesini etkileyen baş ağrısı, boyun ve üst sırt ağrısı, dişlerde soğuğa karşı hassasiyet ve yaşla uyumlu olmayan aşınmalar, dilin kenarlarında diş izleri parafonksiyon bulguları olabilir. Bu bireyler diş, çene ve kas muayenesinin yanı sıra psikolojik durumları ile ilgili olarak da değerlendirilmelidir. Yapılan araştırmalar parafonksiyonların uyku düzensizlikleri, depresyon ve karakter özellikleri ile ilişkili olduğunu belirtmektedir. Hastanın mevcut psikolojik problemi düzeltilmediği ya da hayata bakış açısı değişmediği sürece durumun iyileştirilebilmesi söz konusu değildir. Özellikle uyku problemleri gece parafonksiyonlarını tetikler. Uyku derinliği, süresi ve kalitesinin düzenlenmesi diş sıkma ve gıcırdatma tedavisinde önemli yer tutar. Parafonksiyonlu bireylerin uykuya dalmakta zorlandığı, geceleri sebepsiz uyanıp, uykuya dalamadığı, uykudan yorgun katlıkları çalışmalarla teyit edilmiş bilgilerdir.”
Diş sıkma ve gıcırdatma teşhisinin ancak klinik muayene ile mümkün olduğunu söyleyen Şener, hastayı değerlendiren hekimin bu konuda bilgisi ve tecrübesinin yeterli olması gerektiğini, tedavinin diş hekimleri, psikiyatrist, psikolog ve gerekirse fiziksel terapi uzmanları ile birlikte yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.