Güncelleme Tarihi:
Önce sol kesimle tanıştım
ALMANYA
Aslen Karadenizliyim ama İstanbul’da doğdum. Babam 1966’da Almanya’ya misafir işçi olarak gitti. Üç yıl sonra annem de onun yanına gidince dört ablamla birlikte anneannemle büyüdük. İlk ve ortaokulu Türkiye’de okuduktan sonra 14 yaşında Almanya’ya ailemin yanına taşındım. Almanya’da insanlar tek başına yaşamayı sevdikleri için orayı yalnızlıklar ülkesine benzettim. İstanbul’da yaşadığım dönemde dayım kendini kapitalizme kaptırmamış adamlardan biriydi. Evde de hep o rüzgar eserdi. Bana maceraperest ve gizemli gelirdi. Biz de sol tarafa yakındık. Almanya’dan da önceleri hep sol kesimle tanıştım. Almanya’da yaşım ilerledikçe hayatıma farklı görüşlerdeki insanlar girdi. Baktım onlarda aslında kötü şeyler söylemiyorlar... Sonra dinci gruplarla da tanıştım. Ama bütün bu akımlara tamamen kendimi kaptırmadım ve hiçbir gruba ait olmadım. Hep sevilen biriydim.
10 özel yetenekten biri seçildim
OYUNCULUK
Okul hayatım boyunca çok da bilinçli olmadan piyeslerde rol alıyordum. Sonra farkettim ki oyunculuk aslında nefes almak gibi. Bu yüzden liseyi bitirmeden konservatuara girmeye karar verdim. Hochschule der Künste (Berlin Yüksek Sanatlar Akademisi) elemelerinde 1030 kişi arasından 10 özel yetenekten biri olarak seçildim. Dört senelik okulda tek Türk öğrenci bendim. Bizi denge dersinden, şan dersine kadar bir sanat savaşçısı olarak yetiştirdiler. Mezun olduktan sonra Berlin Turne Tiyatrosu’na katıldım. Bütün Almanya’yı gezdim. Ardından Berlin’e döndüm. Bu arada kiramı ödemek için garsonluk yaptım. Ve devlet tiyatrosunda çıraklık dönemimde 2002-2003 sezonunda ‘En iyi erkek oyuncu’ ödülünü aldım. Unutamadığım anılarımdan biri tesadüfen Almanya’nın en önemli tiyatro oyuncularından Hans Hollmann’la tanışmam oldu. Oyunumu izledi: “Sen 7-8 senede bir gelen kabiliyetlerden birisin ve çok özel bir adamsın. Sahne duruşun, oyunculuğun ve ışığınla önün çok açık” dedi.
Şizofren bir ilişkiden kaçtım
TÜRKİYE
Türkiye’ye gelme sebebim Alman bir kadınla yaşadığım şizofren bir ilişki. Öyle ki bu ilişki Almanya’da çalıştığım tiyatronun müdürünün bile dikkatini çekti. Kadının bana karşı ilgisinden kurtulmam için beni paralı izine yolladı. İstanbul’a geldim ama kurtulamadım. Üç ay sonra karlı bir kış günü gece yarısı pencereme biri vurmaya başladı. Arkadaşlarım mı diye düşündüm. Ama karşımda ilişkimi bitirmek istediğim kadın duruyordu. Beni bıçaklamaya bile çalıştı. En sonunda alıp havalimanına götürdüm. Konuşarak ve polise vereceğime söyleyerek ondan kurtuldum. Ardından burada kalmaya karar verdim. Kanal 7’de televizyon filmlerinde oynadım. Cansu Dere’yle Güz Yangını, Abdullah Oğuz yönetmenliğinde 29-30 isimli gençlik dizisi ve Sağır Oda dizileri bunları takip etti. Derdest dizisinin ardından yakında sonlanacak Aşk Bir Hayal dizisi kariyerimin dönüm noktalarından biri oldu.
Kadını mutlu ederim aklından çıkmam
MAÇOLUK
Dışarıdan soğuk bir adam gibi görünsem de aslında hiç çatık kaşlı olmadım. Esprili ve hayatı ti’ye alan bir adamım. Bunun yanında melankoliye varan romantik bir yönüm var. Gençken çapkın da bir adamdım. Ben aşık olduğum insana çok değer veririm. Duygusal olarak da bir kadını mutlu eder aklından çıkmam. Karşımdakine güvenirsem sonuna kadar her şeyimi veririm. Bir yanımla da maçoyum karşımdakini sahiplenirim. Kısaca klasik bir yanım var. Kıskancımdır ama bu yüzden kavga çıkarmam. Aslında hayatımda ne kadar kadın tanıdıysam hepsinin sert ve sahiplenen erkeği sevdiklerini gördüm. Bence kadının doğası böyle.
Her şey sete geldiğinde başladı
EVLİLİK
Beyaz atlı prensesimi arıyordum. Sonunda da buldum. Eşim Sema Eren’le bir sonbahar günü tanıştım. Röportaj yapmak için sete gelmişti. Çekimler uzadığı için biraz geç kaldım. Hiç unutmuyorum röportaj yapacağımız yere gittiğimde sırtı dönük, ağırlığını sol ayağına vermiş, çantası kolunda dikiliyordu. Esmer kadınlar favorimdir, içimden “Ne kadar güzel” diye geçirdim. Beni görünce gülümsedi. Sohbet boyunca ortak noktalar bulmaya çalıştım ama Sema çok ciddiydi. Sonra bir süre röportajım yayınlanmadı. Aklıma gelen şeyleri tamamlamak için yeniden buluştuk. İlanı aşk yapmadım ama aşkımız adım adım gelişmeye başladı. Birlikte tatile çıktık ve “Benimle evlenir misin?” diye bile sormadım. Direkt “Evleneceksin” dedim. Şimdi sekiz aylık Ahmet Aras isimli çocuğumuz var. Evlilik bir erkeğin hayatına önce düzen getiriyor. Aile olma duygusunu yaşıyorsun, bununla da gurur duyuyorum.
VÜCUT GELİŞTİRME VE DÖVME TİYATROCUYA UYMAZ
Kendimi yakışıklı ve seksi bulmuyorum. Ama kendime göre bir karizmam olduğuna inanıyorum. Benim yüzümün sol tarafı masum, sağ tarafım daha sert durur. Bunda sol kaşımdaki yaranın payı var. Haftanın altı günü mutlaka spor yapıyorum. Vücut geliştirmeyi oyuncuya yakıştırmıyorum. Ama fitness yapıyorum. Benim enstrümanım vücudum ve bununla para kazanıyorum. Estetikten nefret ediyorum. Oyuncuların oyunculuklarını etkiliyor. Aynı şekilde dövme yaptırılmasını da onaylamıyorum. ‘Aşk Bir Hayal’ mayıs ayı sonunda bitiyor. Almanya’da bir sinema filmi projem var. Çekimler için iki hafta oraya gideceğim. Bir yandan da dizi projelerim var. Beni seyirci sert, masaya yumruğunu vuran, karizmatik adam olarak sevdi. Bundan sonra da yine kuvvetli ve güçlü bir adam rolünde olmayı düşünüyorum.
DAR PAÇA, RENKLİ PANTOLON GİYMEM
Dolabının olmazsa olmazları: Gri, mavi, turkuvaz ve siyah renklerdeki V yaka ve geniş bisiklet yakalı tişörtlerim.
Asla giymem dedikleri: Dar paça renkli pantolonlar.
Slip mi boxer mı: Boxer.
Kullandığı parfüm: Jean Paul Gaultier ve Prada.
Spor merakı: Futbol seviyorum. Fenerbahçeliyim. En çok Messi ve Mesut Özil’i beğeniyorum.
Hobileri: Kitap okumak ve deniz tutkum var. Balık tutmayı da çok seviyorum.