Serdar Bilgili, Londra’da ünlü tasarımcı Philippe Starck imzalı bir otelde Hürriyet’in her sorusuna büyük bir içtenlikle cevap verdi. Hatta ‘içini döktü.’ Bilgili, ‘Aldatıldım’, ‘İhanete uğradım’ ve ‘Geri dönmem’ sözlerinin altını defalarca çizdi.
İstifanızla ortalık toz duman oldu. Şu an niye İstanbul’da değil de, Londra’dasınız?
-
Beşiktaş’ı karıştırmak, toz duman etmek gibi bir düşüncem yok. En son istediğim şey Beşiktaş’a zarar vermektir. Beşiktaş’a hayatımın en verimli 13 yılını verdim. Evliliklerim bile bu kadar uzun süreli değildi. Londra’ya geldim, çünkü sakinleşmek istedim. Burda kimse beni tanımıyor, sokaklarda rahat geziyorum.
PROTESTO AHLAKI
Türkiye’de en fazla VIP ve locaya sahip kulübüz diye gururlanıyordunuz. Ama oralardan gelen küfürler yüzünden istifa ettiniz. Küfürler VIP değil de, açık tribünün gençlerinden gelseydi yine de istifa edecek miydiniz?
- Küfür sonradan loca haline getirdiğimiz yerlerden değil, zaten eskiden beri loca olan yerlerden geldi. Gençlerden de daha önce tepkiler almıştım ama kızıma, ölmüş anneme küfür etmemişlerdi. Bu kadar organize değillerdi. Yönetim her zaman protesto edilir ama protestonun da bir ahlakı vardır. Bu kesinlikle organize bir protestoydu. Ama benim için en acı olan, küfür edilirken stadın diğer kısmının sessiz kalmasıydı. Benim bu kararı vermemde en büyük sebep sessiz kalanlardır.
TRİBÜNE KIRGINIM
Kimlere kırgınsınız? Bütün bunları hakettiğinizi düşünüyor musunuz?
- Tribündekilere kırgınım. Bir maç kaybettik diye haysiyetimle böyle oynatmamaları gerekirdi. Toplum psikolojisi diye bir şey var, orada beni savunmak isteyen Beşiktaşlıların da olduğuna inanıyorum, ama şoktan ne yapacaklarını bilememişlerdir.
Mesele bu kadar basit mi? Bir maç kaybettiniz diye mi bütün bunlar oldu?
- Kesinlikle bu kadar basit değil. Ocak ayındaki seçimlerde kaybedeceklerini bildikleri için benim karşıma kimse rakip olarak çıkmadı. Fakat o günden beri ayağımı kaydırmak için uğraştılar. Camiada bir bölünme oldu. Koltuk sevdalıları aleyhime çalışmaya başladı.
ADAM KOYABİLİRDİM
Beşiktaş’ın ciğerini bilen birisiniz. Nasıl oldu da bütün bunlardan haberdar olmayıp, tedbirinizi almadınız?
- O maçta tribünlere 100-150 adamımı koymayı ben de bilirdim. Bu maçta bu kadar olmasa da bir protesto bekliyordum. Ben bunun daha evvelden tedbirini alacak kadar bu kulübü tanıyorum. Ama bunu yapmayı doğru bulmadım.
İstifa kararınızı soğukkanlılıkla mı, öfkeyle mi aldınız?
- İstifa etmedim, Beşiktaş’ı yeniden seçime götürmek için adım attım, yeniden aday olmadığımı açıkladım. Son güne kadar da görevdeyim. Normalde 3 yıl sonra görevim bitiyordu. Ben bir ay sonra bitiriyorum.
Kararı aldığınız gece ne yaptınız? Ağladınız mı? Uyuyabildiniz mi?
FERHAT’IN AŞKI GİBİ
- O gece uyuyamadım, benim için çok acıydı. Beşiktaş’a aşkım Ferhat’ın Şirin’e olan aşkı gibiydi. Sevgiden gözünüzün döndüğü, onun için ölüme hazır olduğunuz sevgilinizin sizi aldattığını görüyorsunuz ve onu başka biriyle yakalıyorsunuz. O size ihanet ettiği için artık onu içinizde hazmetmeniz mümkün değil. İçimdeki acı işte öyle bir acı. Ben hayatımda böyle bir aşk yarası, acısı yaşamadım, beni kimse böyle aldatmadı.
Üç metre öteden küfürler yağdırılırken medeni kalmayı nasıl başardınız. Hiç mi içinizden dönüp küfretmek gelmedi?
- Fenerbahçe başkanına da küfredildi, o ayağa kalkıp tepkisini aynı şekilde gösterdi. Ben o tarz biri değilim. Oturdum, hepsini yuttum. O anda çektiğim acıyı kelimelere koyup anlatmam mümkün değil. Ben Beşiktaş Başkanıyım. Beşiktaş Başkanlığı çok özel bir statüdür. Sokakta birileri bana bu küfürleri etse belki tabancayla çeker vururdum. Ama Beşiktaş Başkanlığı görevimi yaparken ben bunu yapamam. Ama taraftarların da Beşiktaş’a yakışır şekilde davranmaları gerekirdi, davranmadılar.
60 MİLYON BORÇ VARDI
Kulüp kötüye gittiği için durumdan vazife çıkarttığınız, küfürleri bahane ettiğiniz iddia ediliyor. İstifada samimi miydiniz?
- Bu da beni çok üzüyor. Hayatımda hiçbir şeyden kaçmadım. Kulübün 2001 yılında 60 milyon dolar borcu varken, her şey kötüye giderken, en sıkıntılı döneminde dimdik ayakta durup, yola devam ettim. ‘Kulüp kötüye gidiyordu, bundan istifade ediyor’ diyenleri nefretle kınıyorum. Kolay olan orada kalmak, zor olan gitmekti.
KIZIM, KÜFÜR NE DEDİ
İstifa kararını alırken hangi tarafınız ağır bastı? Başkan Serdar Bilgili mi, baba Serdar Bilgili mi?
- İkiside var. Kızım için hayatımı, her şeyimi vermeyi bir saniye bile düşünmem. Onun haysiyeti benim için her şeyden değerli. Ona o lafları kimseye ettirtmem. Bana hakaret etmek için benim küçücük kızıma böyle laflar etmek, ne kadar haince bir şey. Nasıl bir caniliktir, nasıl bir kindir?
O bütün bu olayların ne kadar farkında? İstifa ettiğinizi biliyor mu? İstifa sebebinizi açıklayabildiniz mi?
- Londra’ya gelmeden once onu okula götürürken, bana ‘Babacığım sen artık başkan değil misin?’ dedi. Hayır kızım dedim. Niçin dedi. ‘Taraftarlar bana küfür ettiler’ dedim. Küfür ne demek dedi. Kötü sözler söylediler dedim. Durdu, sonra bana dönüp, ‘Yani yalnızca benim babam mısın artık?’ dedi. ‘Evet, yalnızca senin babanım’ dedim, çok mutlu oldu.
Egosu şişkin birisiniz. Küfürlerden sonra egonuz zarar gördü mü?
- Egosu olmayan bu işi yapmaz. İşinizi gücünüzü her şeyinizi bırakıp, böyle bir liderliğe soyunmak normal egolu birinin yapacağı işler değil. İlkelerim yüzünden egomu da her şeyimi de sildim. İlkeleriyle hareket etmek de bir insanın en önemli egosudur.
İLK GENÇ BAŞKANIM
Beşiktaş taraftarları başından beri sizi sevdiler mi yoksa antipatik, yuppi mi buldular?
- Beşiktaş muhafazakár,
Galatasaray aristokrat bir kulüp. Fenerbahçe’nin tarzı daha bir farklı. Bizim başkanlarımız hep daha yaşlı, daha mütevazıydı. Ben 36 yaşımda başkan oldum. Giyim tarzımdan, yaşam tarzıma her şeyim değişikti. Bekárdım. Ne yazık ki hazmedemeyenler yine kendi yaşıtlarımdı.
Kalbim çok buruk. Hatalar yapmış olabilirim ama buna rağmen bu şekilde görevi bırakmama kimsenin müsaade etmemesi gerekirdi. Bu şekilde bırakmak, ne bana ne Beşiktaş’a yakıştı.
Günahınızla sevabınızla söyleyin. Siz hatasız bir başkan mıydınız?
- Kesinlikle değildim. Ben çok hata yaptım ama hepsinden derslerimi aldım. İlk geldiğim dönemde bir sürü transferler yaptık, yüzde yetmişi hatalıydı. Çok paralar harcadık, ama sonra sıkı tedbirlerle o paraları tekrar kazandık.
Hem locanın, hem VIP’in Beşiktaş Başkanı koltuğuna hakaret etmesinin doğal olacağını düşünmüyorum. Bu kesinlikle organize edilmiş bir şey. Brutus’lar var ama isim vermem. Ama ben bunların hepsini tespit ettiriyorum. Beşiktaş’ı bu tarz insanlardan muhakkak temizlememiz lazım.
Kararımdan dönmem söz konusu değil. Çarşı grubu, Asya Kartalları, beni seven arkadaşlarım evime kadar geldiler, yürüyüşler yaptılar. Hepsine gönülden teşekkür ediyorum. Bu güne kadar onlar için yaptığım bütün hizmetler helal olsun. Ama küfreden grubu da biliyorum, onlara hakkımı helal etmeyeceğim.
Hayatımda elbet kadınlar var, ama çapkın değilimSizin yürüyüşünüz pek bir afra tafralı. Baş arkaya, omuzlar dik duruşunuz hep var mıydı, başkanlıkla birlikte daha mı bir tarzınız haline geldi?
- Yürüyüşümle ilgili herkes dalga geçer benimle. O benim fiziksel bozukluğum. Çocukluğumdan beri öyle yürüyorum. Televizyonda yürüyüşümü görünce benim de hoşuma gitmiyor ama bu yaştan sonra yürüyüş dersleri alacak değilim.
Beşiktaş başkanlığına kimi yakıştırıyorsunuz?
- Benim böyle bir yetkim yok. Buna genel kurul karar verir. Beşiktaş başkanlığına yakışacak bir çok arkadaşımız var.
ÇOĞU KIZ ARKADAŞIM
Bu röportajdaki en politik cevabınız buydu. Tamam bu konuyu sevmediniz, mecra değiştiriyorum. Bekar, yakışıklı bir adamsınız. Eh, pek uslu olduğunuz da söylenmiyor. Çapkın biri misiniz?
- Hiç çapkın değilim.
Karakter olarak o kadar rahat bir insan değilim aslında.
Ben bekár bir insanım ve elbette hayatımın dönemlerini paylaştığım kadınlar olacak. Bundan daha doğal ne var? Ne tavlayan, ne tavlanan, maalesef basın tarafından hep avlanan oluyorum. Bir kız arkadaşımla yemeğe çıkıyorum, sevgilim diyorlar. Evet sevgilim olanlar vardı ama yarısı da kız arkadaşlarımdı.
Gözaltı torbamı aldırdım ama hiç saç ektirmedimSize Lailacı başkan diyorlar?
- Laila’ya hayatımda 3-4 kez gittim. Benim tek gittiğim gece kulübü Şamdan’dır. Ona da zaten yıllardır giderim.
Gözaltı torbalarınızı aldırıp saç ektirdiğiniz doğru mu?
- Gözaltı torbalarımı aldırdım ama saç ektirmedim. Karaciğerimde bozukluk vardı ve yorgunluktan dolayı, bütün fotoğraflarda akşamdan kalma gibi duruyordum.
Başkanlıktan cebim zarar gördüSiz aynı zamanda bir işadamısınız. Tekstil, inşaat, turizmle uğraşıyorsunuz. Başkanlık sırasında kendi işinizle ne kadar ilgilenebildiniz? Yani şunu soruyorum aslında; cebiniz zarar gördü mü?
- Çok büyük zarar gördü. Bütün gücümü Beşiktaş yerine kendi şirketime versem, herhalde Türkiye’de ilk yirmiye girerdi.
Bundan sonraki hayatınızı nasıl düzenleyeceksiniz?
- Dinlenmek, uzaklaşmak istiyorum. Kendi şirketlerimde 2 bin 500 kişi çalışıyor, ondan sonra kendi işlerime döneceğim. Fotoğrafçılığa önem vereceğim, dergiler için fotoğraflar çekeceğim. Kızımdan ayrı kaldığım zamanın acısını çıkaracağım.
Philippe Starck kimdirCaddeye adını veren Fransız tasarımcı
Fransız mimar ve tasarımcı Philippe Starck’ın (55) eserleri pek çok ünlü müzenin koleksiyonlarında yer alıyor. Detaylara verdiği delice titizlikle tanınan tasarımcı bugünlerde baba olmaya hazırlanıyor. Paris’te koca bir caddeyi (La Rue Starck) tasarlayan Starck bütün tasarımcıları hümanist bir anlayışla herkes için tasarım yapmaya çağırıyor. Son olarak Fransa’daki TGV trenlerinin de iç tasarımını yaptı. Starck’ın Londra’nın Covent Garden semtindeki St. Martin’s Lane Oteli’nin de tasarımını yaptı.