Güncelleme Tarihi:
Osmanlı zamanında yaklaşık beş yüz yıl kesintisiz uygulanan bu gelenek 60 yıl aradan sonra İstanbul’daki Rum cemaati tarafından tekrar canlandırılıyor. Karnavalın ilki 4 Mart akşamı Armada Otel’de; ikincisiyse 7 Mart’ta Şişli Belediyesi Emekliler Evi bahçesinden başlayacak müzikli bir yürüyüşle yapılacak
Apokria, karnaval sözcüğünün Rumcası. Karnavalın sözlük anlamıysa ‘etten arınmak’. Bu sözcük; Hıristiyan kültüründe paskalya öncesi 40 gün tutulan oruçta et ve hayvansal ürünler yenmemesine gönderme yapıyor. Apokries karnavalı, eski İstanbul’da bu oruca girmeden önce yani Şubat’ı Mart’a bağlayan son pazartesi günü yapılıyordu. Aynı zamanda en büyük eğlence günü sayılıyordu. Bu tarih, takvime göre yıldan yıla değişiyor. Apokries bazı kaynaklara göre, Diyonisos şenliklerinin bir uzantısı. Hatta Hıristiyan kültüründeki Rio ve Venedik gibi karnavalların da, aslında bu kutlamaların günümüze kadar yaşayan biçimleri olduğu iddia ediliyor.
İstanbullu Rumların ‘Baklahorani’ de dedikleri bu günden sonra; Rumlar evlerine kapanarak perhiz ve ibadetle vakit geçirerek Büyük Paskalya Yortusu’nun gelmesini bekliyordu. İstanbullu Rumların, bu güne Baklahorani demelerinin sebebiyse, o günlerde bakla yemeleri.
KAPI KAPI DOLAŞIYORLAR
Reşad Ekrem Koçu’nun meşhur İstanbul Ansiklopedisi’nde de yer alan Apokries eğlencelerinin merkezi, eski adıyla Tatavla, yeni adıyla Kurtuluş’tu. Maskeler ve kostümler giyinmiş Rum ahali; Beyoğlu’ndan Tatavla’ya kadar şarkılarla ve danslarla yürürdü. Bir mahalle kültürü olduğu ve herkes birbirini tanıdığı için insanlar kapı kapı gezip ev sahiplerine sataşır, ev sahipleri de bunu bildikleri için onları kibarlıkla karşılardı.
‘Maskaralık’ teriminin de bu tür karnavallardan kaldığı anlatılıyor. Maskara, maske giyen demek. Rivayet o ki maske takıp türlü türlü delilikler yapılınca ‘maskaralık yapmak’ deyimi ortaya çıkmış. Eski İstanbul günlük yaşamında kullanılan, ‘Apukurya soytarısı’ tabiri de yine bu karnavaldan dolayı türemiş.
Anlatılanlara göre, Tatavla o tarihlerde herhangi bir semt değil. Rum denizci tayfaları ve tulumbacıların yaşadığı bir yer. Çoğunluğu bekar olduğundan, sağda solda gezerek taşkınlık yapmalarını önlemek için Osmanlı sultanı 18. yüzyılda bir ferman yazdırarak ‘Sizin yeriniz Tatavla’dır’ demiş.
YAŞLI CEMAAT TEDİRGİN
Peki Apokries şenlikleri ihtişamını ne zaman yitirdi ve bir İstanbul geleneği nasıl yok oldu? 1940’lı yıllarda Aşkale sürgünleriyle başlamış bu süreç. 6-7 Eylül olaylarının ardındansa tamamen son bulmuş. Sadece İstanbullu Rum cemaat değil, Yaşadığım Kurtuluş kitabını yazarı ve semtin tarihiyle yakından ilgilenen Hüseyin Irmak da, bu geleneği yeniden yaşatabilmek için çaba sarf edenler arasında. Irmak, cemaat dışından olmasına rağmen niye böyle bir şeye kalkıştığını şöyle anlatıyor: “Kurtuluş’ta büyüdüm. Semtin Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani, Kürt, Türk karışımı renkli yapısına ve yaşamına tanık oldum. Buradan hareketle cemaatten bağımsız olarak açık davet çıkartarak, karnavalı yaşatmak için uğraşıyorum.” Irmak, cemaatin yaşlılarının yeniden canlandırma girişimlerinden tedirgin olduğunu, gençlerinse yanında yer aldığını söylüyor.
ESKİ KÜLTÜRLERİ YAŞATMAK
Armada Otel Yönetim Kurulu Başkanı ve Ahırkapı Hıdırellez şenliklerinin de öncüsü Kasım Zoto ise bu etkinliğe destek vermelerinin sebebini şöyle anlatıyor: “Eski kültürleri yaşatabilmek çok önemli. İstanbul gibi bir kentte neler yaşanmışsa, bunu yine şehrin bir köşesinde bulmak, devam ettirmek lazım. Elimizden geldiğince, yaşanmış kültürleri bir jenerasyon daha ileri götürebilir miyiz diye uğraşıyoruz. Festivali, bu yıl otelin içinde yapacağız ama gelecek yıl tekrar gerçek haline, sokak festivaline dönüştüreceğiz. İster Hıristiyan ister Müslüman, herkes katılacak. Zaten eski zamanlarda da Müslüman ve Hıristiyanlar bir arada kutluyordu bu festivali.”
FESTİVALİN MÜSTEHCEN ŞARKILARI
Apokries şenliklerine öncülük edenlerden biri de Cafe Aman müzik grubunun kurucusu Stelyo Berber. Fasıl ve rembetikoyu birleştirdiği ‘Fasl-ı Rembetiko’ adlı repertuvarla festivale gelenleri eğlendirecek. Dokuz kişilik müzik grubunun kurucuları arasındaki solist Pelin Suer ise Stelyo Berber’in eşi. Cafe Aman adını 1900’lü yılların başında Karaköy civarındaki müzikli kahvehanelerde ‘Amaaan amaaan’ nağmeleriyle okunan gazellerden alıyor. Dönemin kostümleriyle sahneye çıkan Berber, eski Apokries şenliklerinde söylenen şarkıların oldukça müstehcen olduğunu, bugün çevirmeye kalksalar kıyamet kopacağını söylüyor.