Güncelleme Tarihi:
* Çocukken de oyunculukla ilgili miydiniz?
- Sürekli tiyatroya giden bir çocuktum. Her zaman izlemekten çok keyif aldığım oyuncular vardı. Büyüdüğüm zaman tiyatrocu olmak gibi bir hayalim yoktu, hatta sanki başka alanlara kaydı aklım. Lisedeyken güzel sanatlara ve resime de ilgim vardı. Fakat şimdi geriye dönüp baktığımda tiyatrocu olacağımın işaretlerini verdiğimi görebiliyorum. Lise son sınıfa geldiğimde Akademi Kenter’de tiyatro eğitimi aldım ve okul bittikten sonra da konservatuvara girdim.
* Ve sonra keşfedilip “Kuzey Güney”e dahil olma hikayeniz başlıyor...
- Evet, Krek’te “Güzel Şeyler Bizim Tarafta” oyunundaydım. “Kuzey Güney”in senaristlerinden Ece Yörenç ile yapımcı Kerem Çatay oyunu izlediler. Sonrasında da kadroya girdim.
* İlk televizyon projenizde Kıvanç Tatlıtuğ ile karşılıklı oynamak size neler hissettirdi?
- Mutluluktan çok tedirginliğim vardı. Becerip beceremeyeceğimi çok merak ediyordum. Televizyon tiyatrodan çok farklı ve o alanda ne kadar başarılı olabileceğimi bilmiyordum.
* Peki şimdi dönüp baktığınızda neler düşünüyorsunuz?
- Başlarda tabii ki zorlandım ama yönetmenlerimizin memnun kaldıklarını duyduğum zamanlar da oldu. Bu insana kendini iyi hissettiren bir şey. Sonuçta Türkiye şartlarına bakıldığında dizi çekmenin çok keyifli bir iş olduğunu söyleyemeyeceğim. Tabii ki sahneleri oynamaktan keyif alıyorum. Almasam yapılabilecek bir iş değil fakat tiyatro daha keyifli, daha huzurlu bir iş. Böyle düşünmem uzun saatler çalışmamızdan kaynaklanıyor. Bu koşulların da zamanla değişeceğine inanıyorum. Bu şekilde devam edemez.
DÖRT DÖRTLÜK OYUNCU OLMAMA DAHA ÇOK VAR
* Yeni yılın ilk ayıyla birlikte yeni tiyatro oyununuz başlıyor.
- “Katil Joe”yu 15 Ocak’ta Moda Sahnesi’nde oynamaya başlayacağız. Yozlaşmış bir Amerikan ailesinin varoluş sıkıntılarını anlatan, bu durumun komedisini çıkaran bir oyun. Günümüz insanlarının iletişimsizliğinden dem vuran bir konusu var. Aslında eski bir oyun olsa da güncel sorunlara değiniyor.
* Nasıl bir rolü canlandırmak sizi zorlar?
- Şu anda yolun başında olduğum için hiçbir rolü kolayca oynayamıyorum. Hâlâ zorluk çektiğimi söyleyebilirim açıkçası. Kişisel anlamda, teknik anlamda sıkıntılarım var. Sakin yanım oyunculuğuma da yansıyor diye düşünüyorum ve aslında yansımaması gerekiyor. Dört dörtlük bir oyuncu olmama daha çok var.
* Sakinliğinizin yanı sıra kontrolcüsünüz de sanki?
- Eskiden çok daha kontrolcüydüm ve kendimi çok fazla yönetmene bırakamıyordum. Zamanla kendimi ona bırakmayı öğrendim. Yönetmenin beynimde başka bakış açıları açması hoşuma gidiyor.
YURT DIŞINDA KÖTÜ OYUNCU YOK
* Birkaç ay yurt dışı maceranız olmuş, eğitim için miydi?
- Evet, beş ay değişim programıyla birlikte Londra’ya tiyatro okumaya gitmiştim. Fakat insanın başka bir dilde oyunculuk yapması çok zor. Ya da ben çok zorlandım diyebilirim. Hani şiirler kendi dillerinde güzeldir ya, bana oyunculuk da öyle geldi. Çünkü başka bir dilde oynarken sözcükleri değişiyor ama sizin alışık olduğunuz tonlamalar değişmiyor. Halbuki o tonlamalar, o dilde hiçbir şey ifade etmiyor olabilir.
* Bir oyuncu olarak orayla burayı kıyaslamanızı istesek...
- Türkiye’de bence çok fazla iyi oyuncu var. Yurt dışında ise neredeyse kötü oyuncu yok, hepsi belli bir ortalamanın üstünde. Teknik yönleri çok gelişmiş oradaki oyuncuların. Bizim teknik eksiğimiz çok fazla. Bizdeki doğu kültüründen mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama o mistik yapı hepimizin içinden gelen duyguları dışarı çıkarmamızı sağlıyor. Yurt dışında da bu duyguları içinden çıkarabilen oyuncular var ve az önce bahsettiğim teknikle birleştirdiklerinde ortaya mükemmel işler çıkıyor.
İKİZİMİ BEN SANIP İMZA İSTEYEN ÇOK
* Kendi tiyatro oyununuzu ya da sinema filminizi yazsanız nasıl bir konusu olurdu?
- Eğer aklımda bir konu olsaydı oturup hemen yazardım.
* David Beckham cadılar bayramına kostümsüz katılmış. Yani kendi kendisinin kostümü olmuş da diyebiliriz. Siz şöhret konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Onun yaptığı biraz enteresan bir davranış olmuş sanki. Şöhretle ilgili pek bir şey düşünmüyorum aslında. Mesela kendimi hiç ünlü olarak görmüyorum. Gerçi sanki erkekler şöhreti kaldırmakta kadınlara göre daha zorlanıyorlar. Onları daha çok bozuyor (gülüyor).
* Kendinizi korumak ve şöhretin girdabına kapılmamak için neler yapıyorsunuz?
- Aslında kendimi unutmayayım, bozmayayım gibi bir tavrım yok. Sadece olduğum gibiyim. Hayatımda çok fazla şey değişmedi. Değişen tek şey ayrı bir eve çıkmam. İkizimle yaşıyoruz.
* Onu siz sanıp imza isteyenler oluyor mu?
- Tabii, çok...
* Çok hasta olsanız ve mutlaka gitmeniz gereken bir çekim olsa, onu göndermeye cesaret eder misiniz?
- Asla! Hayatımız boyunca hiç yapmadık böyle bir şey. Okulda da sınıf değiştirip değiştirmediğimizi çok sorarlardı ama öyle bir şeye hiç kalkışmadık.
* O neler yapıyor?
- Ezgi güzel sanatlarda endüstriyel tasarım okuyor.
YAPTIĞIM EN EKSTREM ŞEY DALMAK
* Çok sakin bir yapınız var bu sakinlikle bir yerde patlama ihtiyacı hissetmiyor musunuz? Mesela sporda?
- Dalış yapıyorum, hayatımda en ekstrem sayılabilecek şey bu sanırım. Suyun altında vakit geçirmek çok keyifli. Kaş’ta öğrendim, sertifikamı da orada aldım.
* Sosyal medyayla aranız nasıl?
- Hiç iyi değil maalesef. Hiçbir yerde de yokum, gizli isimle bile!
* Sizi ne ağlatır?
- Aslında hiç duygusal bir insan değildim ama son bir yıldır film izlerken bile saçma sapan sahnelerde gözlerimin dolduğu oluyor.
OYUNCULUĞUN İYİ YANI YOK
Oyuncu olmasanız ne olurdunuz?
- Becerebilseydim müzikle uğraşmayı çok isterdim. Özendiğim ve asla yapamadığım bir şey.
Aslında çok melodik bir ses tonunuz var. Şarkı söyleseniz dinlenir gibi sanki...
- Hiç alakası yok, maalesef çok kötü.
Oyunculuğun en iyi ve en kötü yanı nedir sizce?
- Bana göre hiç iyi bir yanı yok, kötü bir yanı da yok. Bu işi olduğu gibi kabul ediyorum. Sonuçta bundan para kazanıyorsam bu bir iş.