SMRT

Güncelleme Tarihi:

SMRT
Oluşturulma Tarihi: Aralık 19, 2005 17:38

Ardından, bizim yaştaki iki erkeğin ‘olağan’ sohbetine giriştik. (1) Çoluk çocuk iyi mi? İyidir şükür! (2) İşler nasıl? İdare ediyoruz. Ya senin? Her zamanki gibi, yalan dolan!.. (3) Sağlığın nasıl oğlum?

Hıh, geldik en tatsız konuya. Bu noktada kırk yıllık arkadaşlar arasında sohbet üç türlü:

(1) S..tir et oğlum, başka konu mu yok! diye kaçanlar;
(2) Zımba gibiyim zımba! Hepinizi gömeceğim... diye kuyruğu (gerçek ve mecazî anlamda) dik tutmaya çalışanlar;
(3) Sorma be, geçen gün arabadan inerken, sen böğrüme bir ağrı saplan... diye size yaşadığı felaketleri ballandıra ballandıra anlatmaya girişenler...

Bu seferki muhatabım ‘PSA’ymış, kolesterolmüş... nasılsa otopside bakarlar. Bugünden, üste para verip, niye oramı buramı deldireyim!’ diye çamuran yatanlardan. Kategori (1) yani.

40 yıldır tanıyorum, ciğerini biliyorum, bu ‘vurdumduymaz’ ayaklarının sebebini de elbet.

ÖLÜM KORKUSU!

Daha ortaokul yaşındayken, savaş / casusluk / kovboy filmlerinden (o tarihte ‘vurdılı kırdılı’ diye eleştirirdi büyüklerimiz; bugünkü filmlerin yanında Pamukprenses gibiydi bizim idoller) hazzetmeyişini ‘OĞLUM, ÖLÜMÜ YÜCELTMEYİN!’ diye izah ederdi.

İtiraf ediyorum ki, aylardır aramadıktan sonra, birden aklıma gelmesinin, arayıp hatrını sormamın da sebebi bu laf, ÖLÜMÜ YÜCELTMEK!

2 aralık Romain Gary’nin (*) ölüm yıldönümüydü. 25 sene olmuş. O günlerde Fransa’da öğrenciydim. Sabah radyodan intihar haberini aldığımda, demek ki bekliyormuşum, ‘Sonunda öldürdü kendini’ diye düşünmüştüm.

Bu vesileyle Clair de Femme’ı tekrar okudum. Senor Galba’nın muhteşem bir tiradı vardır. “Sırpça’da ölüme smrt derler (...) En doğru ismi, ölüm denilen şeyi en iyi ifade eden sesi Sırplar bulmuş. Biz, Batı’da neredeyse asil sesler seçmişiz: la mort, la muerte, Tod. Oysa Smrt... Sanki pantolon paçasından aşağı kaçan pis bir osuruk sesi gibi.”

*

Derler ki, ölüm anında vücut sıvıları boşalırmış. Onun için ölmek acı değil, bedene aksine haz verirmiş.

Hadi canım sende!

İyi bir şey olsa, zengin ve muktedirler, on sekiz yirmi yaşında çocukları öne sürmezler, ölmeye bizzat kendileri giderdi.

Ölüm!
La mort!
La muerte!
Tod, Death...

Ölümü yüceltmeyelim!

Bir SMRT alt tarafı! 

(*) Hani, şöhretinin zirvesindeyken (1956’da Goncourt ödülü kazanmıştır), 1973 yılında Emile Ajar diye bir ‘sanal yazar’ yaratan, bu ismin arkasına gizlenen, 1975’te bir Goncourt daha kazanan romancı. Edebiyat tarihinin ‘iki farklı isim altında büyük bir ödül kazanan’ tek yazarı. Ajar’ın kimliği, Gary’nin ölümünden bir yıl sonra, AFP tarafından açıklanmıştı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!