OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 17, 2004 00:00
Adlarını dünyanın ezberlediği, başarıları kadar sempatik tavırlarıyla da beğeni toplayan iki NBA oyuncumuz Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur ile farklı bir röportaja imza atttık. Kazandıkları parayla nereye yatırım yapacaklarını bize soran, annelerinin nohutlu pilavı için deli olan Hido ve Memo, Millli Takım’ın geleceğinden çok umutlu, ‘Her maçı kazanmak, sloganımız artık’ diyorlar.12 dev adamın iki elemanı Hido ve Memo. Türkiye onları tanıyor, seviyor, dahası adlarını neredeyse tüm Avrupa ve Amerika biliyor. Birkaç yıldır, basketbol kariyerinin zirvesi olarak görülen Amerikan NBA liginde ter döküyor, şov yapıyor, alkış alıyorlar. Mehmet Okur temmuz ayında 50 milyon dolar karşılığında, 6 yıllığına Utah Jazz ile, hemen ardından da Hidayet Türkoğlu 40 milyon dolar ödeyen Orlando Magic ile yine 6 yıl için anlaştı. Hido da Memo da, alıp başını giden şöhretlerine karşın sürekli gülen yüzleri, sempatik, mütevazı tavırlarıyla da hayran kitlelerini artırdıkça artırıyorlar. İki yıldız basketbolcuyla Almanya’daki Milli Takım Kampı’nda buluştuk, onlara sorulmayanları sorduk, en özellerini paylaştık. BIRAKINCA TÜRKİYE’DEYİMHido ve Memo sohbetimiz sırasında ülkelerini yere göğe sığdıramadılar. Amerika’dan bakıldığında Türkiye’nin gerek sosyal yaşam, gerekse sportif açıdan nasıl göründüğünü ise önce Hidayet Türkoğlu anlattı bize. ‘Türkiye ile gurur duyuyorum. Ben Türküm, iş icabı oradayım. İşimi yapıp, geliyorum. Ailem için yaz mevsiminin üç ayı burada oluyorum. Beş senedir, yılın iki ayı da Milli Takım’da geçiyor. Türklüğümle, ülkemle iftihar ediyorum. Soyadımdan da belli olmuyor mu? Basketbolu bırakınca Türkiye’deyim zaten. Amerika’da her şey harika ama Türkiye de çok güzel. Her konuda olumlu yolda ilerliyoruz.’ Mehmet Okur ise Amerika’daki sportif imkanların cazibesine değinmeden geçemiyor, ‘Orada iyi standartlarda yaşıyoruz. Çalışma ortamı farklı. Dünyanın en iyi liginde oynamanın farkı çok büyük tabii ki... Türkiye’de ortamımız mükemmeldi. Ancak ABD de bu işler çok daha profesyonel’ diye ekliyor.PROFESYONEL YAŞIYORUZYıldız basketbolcularımızın Amerika’daki yaşamları çok rutin. Başarılı olmak için böyle de olmak zorunda zaten. Hidayet, ağır antrenmanlar sonrası farklı program yapacak zamanının kalmadığını söylüyor. Fırsat yaratırsa, ya arkadaşlarının yanına koşuyormuş ya da televizyonun karşısına geçip Türk dizilerini izliyormuş. Memo’nun durumu da farklı değil. Sabah, akşam antrenman, kültür- fizik... Evde müzik ve televizyon, dışarıda
yemek, tüm günü dolduruyor. O da ‘Rutin bir yaşam. Çünkü kendimize bakmak zorundayız. Profesyonelliğin gereği bu’ diye özetliyor durumu.TANIDIKÇA DEĞİŞTİLERTürkiye’nin adının Amerika’da daha sık duyulur olmasında, ikisinin de payı büyük... Onların Türkiye’ye olan sevgilerini, bakışlarını biliyoruz. ‘Ya Amerikalıların Türkiye’ye bakışı’ diyecek oluyoruz... Memo atılıyor; ‘Biz Amerika’da toplumumuzu ve basketbolumuzu temsil ediyoruz. Kişiliğimizle, davranışlarımızla ve basketbolumuzla Türkiye’yi tanıtmaya çalışıyoruz. Merak ediyorlar, soruyorlar, biz de anlatıyoruz. Dinlemekten mutlu oluyorlar.’Hido alıyor sözü ve başlıyor anlatmaya: ‘Önceleri bunların ülkesi neresi, nasıl insanlar diye çok merak ediyorlardı. Kafalarında soru işaretleri vardı. Daha doğulu bir ülke mi diye düşünüyorlardı. İran, Irak modeline mi benziyor diye de soruyorlardı bana... Bizleri tanıdıkça herkesin fikri değişti. ABD basketbol takımı Türkiye’ye gelince her şeyi apaçık gördü, yaşadı ve hayran olup gitti. Biz spor elçileriyiz. Ülkemizi gururla, onurla tanıtıyoruz.’AH O BÖREKLER Ama şartların cazibesine, paraya, şöhrete rağmen ülkeleri, dostları ve Türk yemeklerinin burunlarında tüttüğünü saklamıyorlar. Hido özlem denince hemen ‘Yemekler, yurt, aile özlenmez mi? Türkiye ve ailemin yaşadığı İstanbul bir cennet. Onun için maçlar biter bitmez İstanbul’dayım. Annemin yemeklerini öyle özlüyorum ki. Ah o börekler ah... ‘ diyor. Yemek konusunda favorileri annesinin yaptığı her yemek ve bir de Boşnak böreği... Memo da aynı özlemleri paylaşmakta; Aile, arkadaş çevresi ve yemekler. Nohutlu pilavın mönüsündeki yeri ayrı ve annesiyle biraraya geldiği ilk gün evde ilk pişen yemek mutlaka o oluyor.ŞÖHRET RAHATSIZ ETMEZMutluluk kelimesi ikisine de aynı şeyi çağrıştırıyor. Hido ‘aile ortamı’ diyor... Yeliz Çalışkan’la kısa süre önce nikah masasına oturan Mehmet Okur ise aileye ‘eşim’ sıfatını eklemeden geçemiyor. Her ikisi de profesyonel yaşamları gibi özel yaşamlarında da mutluluğu yakalamış durumda. Öte yandan bir de şöhret durumu var. Tüm gözler sürekli üzerlerinde. Skorları, özel ve sosyal hayatları, özetle her attıkları adım
haber... Peki bu ün zaman zaman rahatsızlık vermiyor mu onlara? İlk yanıt Hido’dan: ‘Mutluyum. İstediğim gibi geziyorum, istediğimi yapıyorum. Sevdiklerimle beraber olmak beni daha da mutlu ediyor.’ Ve ardından Memo alıyor sözü, bu durumdan hiç rahatsızlık duymadığını söylüyor: ‘Ünlü olmak beni rahatsız etmiyor. Sonuçta onlar benim sevenlerim, alkışlayanlarım... Onlarla olmak beni mutlu eder. Onlarla hep birlikteyim zaten. Yanımda olmaları bana moral ve güç veriyor.’NEREYE YATIRIM YAPSAKTransferlerinden milyon dolarlar aldılar. Bir anda spor dünyasının en çok kazanan isimlerinden oldular. Şimdi bu paraları değerlendirme ve geleceğe yatırım yapma zamanı. Hido henüz kararını veremediğini belirtiyor: ‘Dolar milyoneri diyorlar ama daha paramı almadım. Biz ekmeğimizi basketboldan kazanan insanlarız. Basketbol bittiği zaman bir işim ve geçinecek param olmalı. Ailemi de düşünmeliyim. Paramı nasıl değerlendireceğimi bilemiyorum doğrusu. Acaba ne yapsam, bana bir akıl verir misiniz!’ Memo da yakın dostu gibi parasını nasıl değerlendireceğine henüz tam olarak karar verememiş: ‘Tabii ki yatırım yapacağım. Geleceğimizi, çocuklarımızın istikbalini düşünmek zorundayız. Nereye yatırım yapacağım konusunda ben de planlar yapıyorum.’HER MAÇI KAZANACAĞIZHangi takımı tutuyorsunuz sorusuna aynı anda ‘En büyük Fener’ diye yanıt veren Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur, Türk Milli Basketbol takımının geleceğinden çok umutlu konuşuyor. Hido, ‘Bu ekip iyi yerlere gider. İnanılmaz mutluyum. Gençlerle birlikte inanarak, ay-yıldızlı formanın gururunu düşünerek inanılmaz bir istekle çalışıyoruz. Federasyon, Tanyeviç, teknik ve idari ekiple uyum içindeyiz. Bu çalışma ortamıyla hedeflerimiz yüksek’ derken söze giren Memo da yetenekli ve iyi bir ekip olduklarını vurguluyor: ‘İyi ve yetenekli bir ekibiz. Tanyeviç, Nihat İziç, Orhun Ene ve Levent Topsakal’ın teknik olarak bizi çok iyi yerlere götüreceği son maçlar ve yaptığımız ağır çalışmalarla belli oldu. ‘Her maçı kazanmak’ sloganımız artık. Gençlerle uyum içinde ve sıkı bir şekilde çalışıyoruz.’Sabah- akşam antrenmansız olmaz Transferlerden milyon dolarlar kazanmış insanların hayatı toz pembe görünür dışarıdan. Onlar da hallerinden memnun ama hayatları sanıldığı kadar kolay değil. Sabah, akşam antrenmanlar kesinlikle aksatılmıyor. Üstelik antrenman deyip geçmeyin! Saatler sürüyor. Hido bir gününü anlatırken basit bir özet yapıyor zaten; Günde iki antrenman, yemek ve uyku! Hido da 2005’te evleniyor Yeliz Çalışkan’la
rüya gibi bir düğünle evlenen Mehmet Okur’a ÅŸimdilerde en sık sorulan soru ‘çocuk’... Ama bunun için henüz erken olduÄŸunu söylüyor yıldız basketbolcu. O ‘Çocuk yapmayı iki-üç sene düşünmüyoruz. EÅŸimle hayatımı yaÅŸamak istiyorum. Acelemiz yok’ derken, Hidayet TürkoÄŸlu ise gelecek yıl nikah defterine imza atmanın planlarını yapıyor: ‘Banu ile evlilik seneye. NBA maçları biter bitmez... Yani mayıs veya haziranın ilk haftası.’Maç sonrası telefonlaşırızBirbirlerini sık sık görmeseler de sürekli iletiÅŸim içindeler. Maç sonuçlarını takip ediyor, daha sonra telefonla kritik yapıyorlar. Türkiye’deyken aynı takımda baÅŸlayan dostlukları, rekabete ve takım ayrılığına raÄŸmen kesintiye uÄŸramamış. Hido ‘Hemen her gün birbirimizi arıyoruz. Ä°yi dostuz. Aynı zamanda profesyonel sporcuyuz. Bugüne kadar birlikte oynadık. Kader bizi ABD’ye de birlikte götürdü. Memo’nun maç sonuçlarını merak ediyorum, öğreniyorum. Onunla oyunlarımızı kritik ediyoruz’ diyor. Memo da yüz yüze görüşmeseler bile diyaloglarının hiç kesilmediÄŸini doÄŸruluyor: ‘Sürekli konuÅŸuyoruz. Senede iki kez karşılaÅŸmamıza karşın, haftada iki-üç kez telefonlaşırız ve maçlarımızı tartışırız. Bize pozitif bir enerji veriyor.’Bu bayrak için ölürüm Zaman zaman basında çıkan haberlerden dolayı keyiflerinin kaçtığı da oluyor. Özellikle Hidayet TürkoÄŸlu, Türk Milli Takım’ında oynamak istemediÄŸi iddialarına çok içerlemiÅŸ. Böyle bir ÅŸeyin söz konusu olamayacağını söyleyen basketbolcu, ‘Bizim yalnızca basketbolumuzu eleÅŸtirin. KiÅŸiliÄŸimize hakaret etmeyin. Milli Takıma gelmek istememek olur mu? Bu bayrak için ölürüm ben. Ãœlkesini seven bir insan bu gururdan niye kaçsın’ diye isyan ediyor. Mehmet Okur da özel yaÅŸamının mercek altına alınmasına pek sıcak bakmıyor ve ‘Bizi spor açısından eleÅŸtirsinler. Özel hayatımızı bize bıraksınlar’ diyor.Â
button