Güncelleme Tarihi:
En son röportaj yaptığımızda bir TV programı yapmak istiyordunuz. Şimdi yapıyorsunuz ve yeniden bir aradayız.
- Ali Saydam’la birlikte olmaktan çok mutluyum. Bir gece saat 23.00’te beni aradı. “Nilgün’cüğüm dest-i izdivacınıza talibim” dedi. Hemen anladım tabii program olduğunu, kendisi evli olduğu için! Hemen kabul ettim. Düzgün bir kanalda, düzgün bir program yapmak istiyordum. Tam üstüne geldi. Ayrıca bana şöyle bir şey dedi; “Sen kabul edersen yapacağım, etmezsen yapmayacağım”. Yani başka alternatifim yoktu. Bu büyük onur verdi bana.
Özlemiş misiniz ekranları?
- Özlemişim. Bir de canlı yayını çok seviyorum ben. Adrenalin var ya.
Riskli aslında değil mi?
- Riskli ama ben alışkınım. Herkesin yapabileceği bir iş değil. Canlı yayın sunmak, saatli bomba gibi. Ben canlı yayında daha iyi olduğumu zannediyorum. Çünkü böyle daha canlıyım.
HÜLYA’YI DA SEVERİM AMA TARKAN FAVORİM
Nilgün Belgün’ün çok beğendiği ve programına davet edeceği çekici bir erkek var mı?
- Tarkan desem...
Tarkan-Hülya Avşar tatsızlığına ne diyorsunuz?
- Hiçbir şey demiyorum. Tarkan’ı bu konuda son derece kibar buluyorum. Ben Hülya’yı da severim. Ama Tarkan benim favorimdir. Önce kolakoliğim, ikinci de Tarkankoliğim. Fakat bu tartışmaları sevmiyorum. “Tarkan’ı neden çok seviyorsun” diyorlar. Yakışıklı olabilir, çok iyi müzisyendir ama ben Tarkan’ın kişiliğini seviyorum. Kimseyle kavga etmeyen, kimseye cevap vermeyen, sadece işiyle gündemde olan biri. Dünyanın en büyük hakaretini de etseniz o yine dönüp hiçbir şey demiyor. Ayrıca bir star da böyle olmalı. Star duruşu olmalı ve böyle polemiklere girmemeli.
ACILARIMI HİÇ KİMSEYE GÖSTERMEM
Acun Ilıcalı’nın teklifi üzerine dans yarışmasına katıldınız. Peki size “Survivor’a katıl” dese ne dersiniz?
- Yok almayayım, alana da mani olmayayım. Ben bu saatten sonra bu kadar yokluğa gelemem. Orada bir muz ve hindistancevizine talim edemem. Çiviler çakıp, sallar üstünde gezemem. Acun tam bana uygun bir yarışma için seçmiş beni. Ona da helal olsun. Biz daha önceden hiç tanışmıyorduk oysa. Bir de büyük bir riskti. Ben hayatta hep risk alırım. Benim yaşımla oradaki kızların yaşı bir değildi. Ama geri dönüşü çok iyi oldu. Dans etmek beni müthiş sıkılaştırdı. Danstan sonra kendimi spor salonlarına attım. Formumu korumakla ilgili birtakım araştırmalar da yaptım. Zayıflama haplarını açıkçası pek doğru bulmuyorum. Şimdi bir şey buldum, sadece eczanelerde satılıyor. İçeriğinde fasulye tohumu var. Hiçbir yan etkisi yok. Karbonhidrat ayrıştırıyor. Diyelim ki; sen bugün börekler, çörekler, pastalar yapıyorsun. Ondan önce bu hapı alıyorsun. Onlar ayrıştığı için yediklerin sana kilo olarak dönmüyor. “Nasıl formunu koruyorsun” dersen; hem spor yapıyorum hem de böyle ağır şeyler yemeden önce o hapı alıyorum.
Çok hayat dolusunuz. En acılı, gözünüzün en dolduğu zamanda ne yaparsınız?
- Kendime kapanırım, kimseyle görüşmem. Ben bir insanım ve bir kadınım. Bir anneyim. Bir de bu ülkede yaşayan bir sanatçıyım. Benim öyle her dakika kakara kikiri yapmam mümkün mü? Tabii ki değil. Onun için acılarımı kimseye göstermem. Kendim yaşar, kendim hallederim. Yaralarımı sararım.
HANDE’NİN AVRUPAİ İMAJI BU ÜLKEDE KABUL GÖRMÜYOR
Son zamanlarda tiyatronun adı biraz skandallara karıştı, farkında mısınız?
- Tiyatro da bu işlere karıştı ya, şoktayım. Fakat o kadar zor işler ki; aynı Tarkan’la Hülya Avşar gibi. Hande’nin de (Ataizi), Cihan’ın da (Ünal) yeri bende ayrıdır. Hatta Hande’nin tiyatro yapmasının özel sebebiyim. Onu yollarda görüp tanımadığım halde “Hande mutlaka tiyatro yapmalısın” demişimdir. Eskiden bir oyunda oynamıştı, Yıldız Kenter’in talebesidir. Çok yetenekli bir kızdır. Burada iki kişi arasında geçenin ne olduğunu bilmiyoruz. Ama ikisinin arasında önemli bir sorun var, bu kesin. Hande bu kadar yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş, neden son anda oyuna gitmesin? Mutlaka bir sebebi var.
“Cihan Ünal bana çok yaklaştı sahnede” açıklaması yaptı...
- Dizilerde de öyle şeyler oluyor, aşklar yaşanıyor ama bu kızın hayatında zaten biri var. Hayatında biri varken böyle bir şey olanaksız. Şimdi Hande bunu söylese bir türlü, söylemese bir türlü. İki kişi arasındaki şeyi, iki kişi bilir. Bir tek şey kötü; Cihan Ünal’ın “Onun geldiği yer belli, benim yerim belli” gibi sözler sarf etmesi. Bizler halkın gözünde örnek olunması gereken insanlar durumundayız. Onun için ben kimsenin birbiriyle bu tarz konuşmasından mutlu olmuyorum. Çünkü topladığın zaman çok az kişiyiz ve çok önde olması gereken insanlarız. Hande’nin Avrupai bir imajı var. O imajın da bu ülkede çok kabul görmediği belli. Ne olursa olsun sonuçta kadınlara çıkıyor skandalların faturası. Ben ona üzülüyorum. Ayrıca tiyatro çok önemli bir sanat dalı. Ben tiyatro sayesinde bütün acılarımı daha kolay atlattım. Tiyatroda bir duyguya giriyorsun, o duygunun sonuna kadar gidiyorsun. O süreç içinde hiçbir şey düşünemezsin. Başka bir karakterde, başka bir duygudasın. İki saat boyunca bir terapi oluyor senin hayatında eğer bir acın varsa. Ben annemi kaybettiğim gün komedi oynadım. Çok zorlandım, pişman oldum. Ama oyun bittiği zaman daha hoşgörüyle, hayata tevekkülle bakmayı öğrendim.
AYÇA BİNGÖL’ÜN ROLÜNÜ BEĞENİYORUM
Tiyatro çalışmalarınız var mı bu aralar?
- Gönlümden çok iyi bir oyun daha geçiyor. Ali (Poyrazoğlu) ile harıl harıl yeni bir oyun hazırlığı içindeyiz. Dizi teklifi geliyor ama istediğim gibi doğru düzgün rol gelmedi henüz. Ters köşe bir rol istiyorum. Mesela “Öyle Bir Geçer Zaman ki”deki Ayça Bingöl’ün rolünü çok beğeniyorum. “Muhteşem Yüzyıl”daki rollerin hepsini seviyorum. Hep komedi, hep komedi... Tamam, komedi ve sit-com her zaman oynayabileceğim bir şey ama ters köşe bir rol beni çok mutlu eder.