Güncelleme Tarihi:
Türkiye Şizofreni Konfederasyonu Başkanı Doç. Dr. Haldun Soygür, Türkiye’de 700 bin şizofreni hastası bulunduğuna, ailelerle düşünüldüğünde yaklaşık 2.8 milyon kişinin şizofreniden etkilendiğine dikkat çekerken medyada çıkan haberleri de sert bir dille eleştirdi.
ŞİZOFRENİ NEDİR? |
PROFESÖRLER EVLAT KURBANI OLDU / WEB TV
ŞİZOFREN HASTA TARAFINDAN ÖLDÜRÜLME İHTİMALİ 14 MİLYONDA BİR
Doç. Soygür,”Türkiye’de her yüz kişiden biri şizofren. Şizofreni hastalarında yüzde 10 oranında bir şiddet potansiyeli var. Ama bu şiddet daha çok öncelikle kendine zarar verme biçimindedir. Hastalarda şiddet dürtüsünün ortaya çıkması ise daha çok hastalığın tedavi edilmediği ve ilaçların düzenli olarak kullanılmadığı alevlenme döneminde yaşanabiliyor”dedi.
Doç. Soygür, “Son yapılan araştırmalar gösteriyor ki herhangi birimizin bir şizofreni hastası tarafıdan öldürülmesi ihtimali 14 milyonda bir. Evet şizofrenide şiddet olasılığı var ve bu oranda yüzde on. Ancak araştırmalar gösteriyor ki şizofrenide şiddet oranının düzgün tedavi ve düzenli ilaç kulanımıyla çok büyük bir oranda azaldığı görülüyor. Şiddet daha çok tedavi aksatıp ilaçlarını kullanmayan yada hiç tedavi edilmemiş hastalarda görülüyor”dedi. Alkol ve uyuşturucu madde kullanımının şizofreniye eşlik etmesinin şiddet eğilimini arttırdığına dikkat çeken Soygür sözlerine şöle devam etti: “Esrar, kokain, lsd gibi uyuturucu maddeler şizofreni de gerçekliği bozarak şiddet duygusunu arttırıyor. Yapılan aratırmalar gösteriyor ki taamlülen yani planlanarak işlenen cinayetlerin yüzde 99’u normal insanlar tarafından işleniyor.”
ESKİŞEHİR'İ YASA BOĞDU / WEB TV
ENTELLEKTÜEL AİLE ŞİZOFRENİ TANISINI KABUL ETMİYOR
Ailelerin, çocuklarına konulan şizofreni tanısından korktuğu için hastalığı kabul etmeye yanaşmadıklarına dikkat çeken Doç.Soygür, ”Bu yüzden hastalık tedavi edilemedan, hasta yaşamını sürdürüyor. Dolayısıyla insanlar “Benim oğlum yada kızım şizofreni hastası değil. İlaçta kullanmasına gerek yok” şeklinde hastalığı ve tedaviyi yok sayıp erteliyorlar. Bu yüzden her iki örnekte olduğu gibi sonu çok ağır durumlar malesef yaşanabiliyor. Tanı ve tedaviden kaçmaktaki en önemli neden hastalığın adından korkup yada bunu bir aşağılanma gibi düşünüp hastalığı inkar etme ve yadsıma. Özellikle entellektüel düzeyi yüksek ailelerde, şizofreni hastalığı bir delilik olarak algılanıp sanki hiç yokmuş gibi bir davranış içine giriliyor. Bir psikiyatriste başvurmaktan, yada bir uzmana görünülse bile ilaçların kullanımından kaçınılıyor. Entelektüel ailelerde hastalığı yok sayma ve doğal olarak tedaviyi sürdürmeme gibi davranışlara çok sık rastlıyoruz. Şizofreni hastalarına karşı oluşan toplumsal ön yargı ve baskı yüzünden aile itibarının azalması şizofreni hastası olan ailelerde yoğun baskı yaratıyor. Daha düşük profilli ailelerde ise bu duruma daha az rastlanıyor. Çünkü apoletleri düşmüyor. şizofreniyi toplum olarak ciddiye almadığımız sürece ne yazıkki bu tip durumlarla karşılaşmak mümkün.
Mine TUDUK / Radikal