Sizin gördüğünüz çıplak bir beden Onun gördüğü sonsuz bir rüya

Güncelleme Tarihi:

Sizin gördüğünüz çıplak bir beden Onun gördüğü sonsuz bir rüya
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2014 01:36

Dünyanın önde gelen tüm modelleri, aktrisleri size poz vermek için sıraya giriyor.

Haberin Devamı

En yakın arkadaşlarınız Kate Moss ve Madonna sizi yere göğe sığdıramıyor. Ve bazen çekmek için herkesin peşinde koştuğu isimleri siz nazikçe reddetmek zorunda kalıyorsunuz. Evet, bir Mert Alaş olmak kolay değil! Hattın diğer ucunda son dönem çekimleriyle artık sanatçılığı da konuşulan Alaş var

Ortağı Marcus Pigott ile bir Kate Moss ya da Madonna kapağı daha çektikçe, Instagram’a bir ünlüyle daha ‘yakın arkadaş’ pozu koydukça, Penelope Cruz’undan Beyoncé’una bir şöhretten daha hayranlık noktasında övgüler aldıkça insanın daha iri puntolarla sorası geliyor: Nasıl başardı?
Toplantı üstüne çekim, çekim üstüne toplantı trafiği sesine sinmiş, Londra’daki ofisindeyken başlıyor işin ‘Nasıl oldu?’sunu anlatmaya: “Bugüne kadar sadece çekmek istediklerimi çektim, istediğim için çalıştım. Bir şekilde beğenildi, kabul edildi. Her şey kendiliğinden gelişti.”
Dil eğitimi için gittiği Londra’da ilk tanıştığı insanlardan birinin Alexander McQueen olmasının, yolunun tez vakit ortağı fotoğrafçı Marcus Pigott ile kesişmesinin de ufak bir payı var tabii. “Hiç kimsenin yıllarca asistanı olmadım. Hiç öyle yüksekokullarda okumadım. Her şey kendi kendimi yetiştirmemle gelişti” diye devam ediyor, çekim teknikleri ve referans araştırması için kendini kütüphanelere kapattığı günleri yâdediyor: “E o zaman Google filan yoktu tabii...”
Mert Alaş’ın bu rahat ve mütevazı halleri bu yola baş koyan genç fotoğrafçılarında, moda insanlarında, şöhret sevdalılarında kışkançlıktan tırnak bırakmaz! Tüm o “İstedim ve oldu” basitliğine indirgenmiş başarının altında başka başka şeyler de var: Tuhaf bir özgüven. Başka hangi fotoğrafçı henüz 20’lerinin başında hiç tanımadığı Kate Moss’un yanına gidip gözlerinin içine baka baka “Bir gün seni çırılçıplak çekeceğim” der? “Sene 1993’tü sanırım. Londra’da bir partide gördüm ilk kez Kate Moss’u. Tanımadan etmeden yanına gidip öyle bir laf ettim işte. ‘Ya... Tabii!’ dedi ve döndü. O anı hatırladıkça hâlâ gülmekten karnımız ağrıyor.”

Haberin Devamı

Sizin gördüğünüz çıplak bir beden Onun gördüğü sonsuz bir rüya
Neden Türk çekmiyor, Türkiye’ye konuşmuyor?
Kendi deyişiyle ‘Mert’ hâlâ aynı, Ankara doğumlu Mert. Okunuşunda, yazılışında, ruhunda harfiyen bir değişiklik yok. Yurtdışına uzandığında ismi deformasyona uğrayanlardan değil. Türkçe telaffuzu şöyle bir Los Angeles havası almış gelmiş Türk müzisyenlerden, aktörlerden çok daha net, akıcı, pürüzsüz. Türk kimliğini saklamıyor, aksine sahipleniyor, gurur duyuyor; yakın çevresinde sürekli bir ‘Türk’ muhabbeti dönüyor: “Mesela Madonna da Kate de bayılır Türk olmama. Kültüründen mutfağına gerçek birer Türkiye âşıkları onlar.” Yakın arkadaşların arasında dönen Türk muhabbeti illaki Mert’i mutfağa sokma çabalarıyla ve Türk usulü bir yemek sofrası etrafında toplanmayla son buluyor. Moss’un en sevdiği Mert Alaş yemeğinin karnıyarık olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.
Çıplak pozlara nasıl ikna ediyor
Türkiye ile yolunun uzun yıllar kesişmemesi, şu ana kadar hiç Türk ünlü çekmemesinin nedeni ne küçümseme ne hor görme; tamamen denk getirememe: “Aslında artık Türkiye’de daha fazla zaman geçirmek, daha çok iş yapmak istiyorum” diyor, “Birkaç güzel proje var aklımda. Bakalım...”la işin ucunu açık bırakıyor. Çekmek istediği Türklerin en tepesindeyse Sezen Aksu var iri dudaklarıyla. “Sezen Aksu benim Türkiye’yle aramdaki bağlantı kablosu gibi bir şey. İnsanın memleket özlemi çektiğinde anne yemeğine nasıl sarılırsa ben de Sezen Aksu şarkılarına bağlanıyorum” diyor ve muhtemel bir buluşma için temenniler uçuruyoruz Kanlıca sırtlarına.
Şehvet dozu yüksek, her köşesinden sanat akan fotoğrafların arka planındaysa ikilinin sınırsız fantezileri, sonsuz hayalleri var. Ve asıl dert, şan şöhret değil bitmeyen sanat açlığını doyurmak: “Hollywood oyuncularının arada kendilerini tiyatro sahnesine atması gibi biz de kendimiz için çekimler yapıyoruz sık sık. Son zamanlarda daha sinema kareleri gibi görmeye başladım etrafı. Kısa film projelerim var. Bakalım...” Peki, nasıl oluyor da dünyanın en arzulanan, en güzel kadınları Mert ve Marcus’un karşısında tereddütsüz soyunuyor, çırılçıplak poz veriyor, limitleri sonuna kadar zorluyor? Varsa sırrı, öğrenmek adına laf lafı açarken mevzu ‘Bir Mert&Marcus çekimi nasıl geçer?’e dönüşüyor: “Her çekim öncesi bir karakter yaratıyorum kafamda. Günlerce o karakterle yatıp kalkıyorum. Ne yer, ne içer, ne sever, nasıl bakar... Bazen edepsiz, bazen arsız... Ve saatlerce anlatıyorum aklımdaki figürü. Bir günlüğüne kendi kimliklerinden sıyrılıp benim yarattığım karaktere bürünüyorlar.”
Alaş’ın Madonna dostluğu pek ezelden, çok derinden. Öyle Gwyneth Paltrow yapaylığında değil üstelik. Çok çok uzun yıllar Madonna gibi biriyle bu kadar yakın dost kalabilmesi bile başlı başına bir başarı hikâyesi: “Herkes bir şekilde kendisine dengi birini buluyor. Bizim de ortak noktamız çok. İkimiz de hastalık derecesinde kontrol manyağıyız!” Son dönem çok konuşulan işleri arasında Versace kılığına sokulmuş bir Lady Gaga var. Hemen bir “Hiç öyle göründüğüne bakmayın” parantezi açılsın: “Son yıllarda tanıştığım en akıllı insanlardan biridir. Her lafının, haraketinin arkasında bilge bir tavır var.” Fakat konu Gaga’ya yapıştırılan ‘yeni Madonna’ etiketlerine gelince sloganı basıyor: “Madonna Madonna’dır!”

Haberin Devamı

Jennifer Lopez, 2006, Pirelli takvimi. Sado&mazo dozu yüksek bu kare J-Lo’nun da favorisi. Kayışlarla sarmalanmış bir kadının bir fırt sigara için can çekişi, Alaş’ın tabiriyle bir tür seks pozu.

Modanın büyük yalnızlığı: #selfie

Ünlülerin ‘selfie’ işini, Instagram meselesini bu kadar çok sevmelerinin altında kendi hayatında sıkışıp kalmak yatıyor aslında. Şöhret dünyasında herkes kendi cam fanusunda yaşıyor çünkü. Hayatının tamamı aynı insanlar arasında dönüyor: Menajeri, asistanı, spor hocası, şoförü, aşçısı... O pozlar, o paylaşımlar dış dünyaya açılan bir pencere gibi geldi. Taze hava alabilecekleri, başka insan sesi duyabilecekleri bir pencere.

Haberin Devamı

Mert Alaş, Miranda Kerr ve Marcus Piggott, 2014. W dergisinin son sayısı için ‘Yatak odası Portreleri’ çeken ikilinin çekim kareleri kadar ‘hatıra pozları’ da konuşuldu. Miley Cyrus’lu, Naomi Campell’li kareler daha önce Instagram’da paylaşılmıştı. Miranda Kerr’li bu pozsa ilk kez Hürriyet Pazar’a özel huzurlarınızda.

Lara Stone, 2014, Vogue Paris. Stone bu pozu en doğal haliyle vermek için başını yarım saat boyunca durmadan bir öne bir arkaya doğru sallamış.

Modanın en güçlülerinin gözünden

MERT ALAŞ

Ulaşılması en zor, ağzından iki çift alınması en güç isimler söz konusu Mert Alaş olunca tereddüt etmeden Hürriyet Pazar’a özel görüş veriyor, anlattıkça anlatıyorlar...

Haberin Devamı

Beni her seferinde şaşırtıyor
Kate Moss

Dünyanın en şanslı insanlarından biri olabilirim. En iyi arkadaşlarımdan biri aynı zamanda dünyanın en iyi fotoğrafçılarından biri. Bir model daha ne ister? Her seferinde beni şaşırtmasını başarıyor. Mert ile bir araya geldiğimizde gülmekten duramıyoruz. Asla.

Modellerin onun için yapmayacağı şey yok
Gisele Bündchen

Acayip bir enerjisi var, çekimlerde herkesin limitlerini sonuna kadar zorluyor. Modeller sırf onu mutlu etmek için imkânsız denilen pozları verir. Çektiği her şey eşsiz ve kusursuzdur çünkü.

Sanatçı ışığına sahip nadir insanlardan
Donatella Versace

Bugüne kadar Avedon, Webber, Helmut Newton gibi dünyanın en iyi fotoğrafçılarıyla çalıştım. Mert’i ilk gördüğüm an o sanatçı ruhu hissettim. Bakış açısı ve söyledikleri tamamen yeniydi.

Haberin Devamı

Madonna’ya bile dans dersi verir
Marcus Piggott

Her konuda çok yetenekli: Piyano çalar, resim yapar, Madonna’ya nasıl dans edileceğini bile gösterir! Yeteneğinden ilham almamak, etkilenmemek elde değil.

Kate Moss, 2013, Playboy dergisi. Alaş, çekim sırasında bir ara duraksayıp “Bu bir Playboy çekimi. Neden üzerinde bu kadar kıyafet var ki?” diye takılır Moss’a. Cevap gecikmez: “Buna ne dersin?” der ve...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!