Sizi soyabilir miyim?

Güncelleme Tarihi:

Sizi soyabilir miyim
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 28, 2011 22:37

Bu hafta Paris’te geçen evrensel bir hikâyeyi anlatacağım. Basından izlemiş olabileceğiniz bu hikâyede bir annenin, kızı ve arkadaşıyla olan ilişkilerine değiniliyor ve hikâyenin yankıları Fransa’nın iş dünyasından siyaset dünyasına kadar toplumun birçok kesiminde hayatın neredeyse durmasına sebep oluyor...

Haberin Devamı

88 yaşındaki Liliane Bettencourt’un 57 yaşında Françoise adında bir kızı ve 63 yaşında François-Marie Banier adında bir arkadaşı var. Liliane Fransa’nın en yaşlı kadını olmasa da kendisi rahatlıkla ülkenin en zengin kadını. L’Oreal şirketinin sahibi olan Liliane son yıllarda kızıyla mahkemelik olduğu gibi, Fransız politikasının karışmasına da sebep oldu. Fransız ve dünya basınının büyük ilgi gösterdiği olaylar zinciri Neuilly’deki malikanede yapılan teyp kayıtlarıyla başladı.
Liliane Bettencourt’un evinde uşağın teyple kaydettiği konuşmaları dinleyen kızı Françoise, 2007 yılında mahkemeye gidiyor. Teyplerde kaydedilen konuşmalardan edinilen bilgiler ışığında Liliane Bettencourt’un Nicolas Sarkozy’nin partisi ve seçim kampanyası için yasal limitin üzerinde yardımda bulunduğunun da ortaya çıkmasıyla Fransız politikası karışıyor, Hazine Bakanı Eric Woerth koltuğunu bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda politikacı hakkında soruşturmalar açılıyor...
1.3 MİLYAR EURO’LUK HEDİYE
Annenin arkadaşı yazar, ressam, fotoğrafçı François-Marie Banier genç yaştan itibaren Fransız sanat çevrelerinde tanınan bir isim olmuş. Sanatçının dostları arasında Dali, Picasso, Beckett, Aragon, Yves Saint Laurent, Kate Moss, Johnny Depp, Vanessa Paradis, Pascal Greggory, Vladimir Horowitz, Jacques Grange, Mick Jagger ve François Mitterand gibi isimler var. François-Marie bugün ise arkadaşı Liliane’dan 1.3 milyar Euroluk ‘hediyeler’ (Mondrian, Matisse ve Picasso imzalı tablolarla bir ada) almış olan bir adam olarak tanınıyor dünyada. Adını yaşı ilerlemiş olan arkadaşı Liliane’ın vasiyetine de yazdırmış olduğu konuşulan François-Marie artık Bettencourt ailesinden tamamen  uzaklaşmış olsa da olayların yankılarını Fransız halkı henüz unutmadı.
Zaten nasıl unutulsun ki? Fransa’nın sevilen televizyoncusu ve tiyatro yazarlarından Laurent Ruquier’nin ‘Parce Que Je La Vole Bien’ isimli oyunu Bettencourt ailesinin son yıllarda yaşadığı olayları konu alıyor ve oyun bu sezon Paris’te en çok ilgi çeken oyunların başında geliyor. Oyunda Madame Caquencourt (Liliane Bettencourt) rolüyle karşımıza çıkan Catherine Arditi tiyatro sahnelerinin tecrübeli oyuncularından.
PASPAS NİYETİNE KULLANILAN PARALAR
Saint-Georges Tiyatrosu’nda perde açıldığı zaman karşımızda oldukça eğlenceli bir dekor buluyoruz. Paralarla dolu bir altın küvet, teker teker eksilmekte olan tablolar, paspas niyetine kullanılan paralar ve salonda sürekli kullanılan büyük bir kasa odası göze ilk çarpan ayrıntılar.
Erkek arkadaşı Bayan Caquencourt’a bir telefon modelini tavsiye ettikten sonra kendisine bu telefonu alabilmesi için New York’a seyahat etmesi gerektiğini, hatta o şehirde 3-4 gün kalması gerektiğini söylüyor ve ‘yol harçlığını’ da aldıktan sonra bir süreliğine ortadan kayboluyor. Sesinin kaydedildiğinden haberdar olmayan adamın kendi dostlarına yemeğe giderken her seferinde arkadaşının evinden bir Picasso tablosu götürdüğü de kayıtlara geçiyor...
Oyunda Bayan Caquencourt’un kızıyla tartışmasına rağmen torununu çok sevdiğini görüyoruz.
Bundan birkaç sene önce söyledikleriyle bugün söylediklerinin birbirine uymadığının farkında olmayan bir adam var karşımızda. Yazarın kaleminden çıkan bu adamın Madame Caquencourt’un ailesine küçük oyunlar oynayıp, onları küçük, bariz oyunlarla yaşlı kadının hayatından silmeye çalışması, böylelikle onun hayatındaki tek kişi olmaya calışmasını seyretmek tiyatro seyircileri için eğlenceli bir deneyim... Adam kendini çok akıllı, karşısındakileri ise çok saf, hatta aptal olarak düşünse de aile hep bir adım onun önünde.
Şubat ayından beri her akşam tiyatroyu dolduran ‘Parce Que Je La Vole Bien’ 4 Haziran’a kadar Paris’te sahnelendikten sonra turneye çıkacak. Son yıllarda birbirleriyle bütün ilişkileri kesmiş olan Liliane ve Françoise Bettencourt Aralık ayında barıştılar ve mahkemedeki davalarına son verdiler. L’Oreal şirketi hissedarları ise bugün çok mutlular...

Haberin Devamı

François-Marie

Haberin Devamı

Aynı zamanda Stock Yayinevi’nin editörü olan Jean-Marc Roberts Fransa’nın saygın romancılarından biri. Mayıs ayında piyasaya çıkan son kitabı ‘François-Marie’de yazar genç yaşlardan beri tanıdığı arkadaşı François-Marie Banier’yi savunuyor. Kapağında bir roman olduğu belirtilen bu kitapta 70’li yılların Paris’inde Aragon, Isabelle Adjani gibi sanatçılarla yaşanılan hayatlar var. Roberts arkadaşı François-Marie’nin bir suçu varsa o suçun onun canlı, renkli, kaprisli, çocuksu, küstah, hatta karanlık kişiliğinin verdiği izlenimden kaynaklandığını düşünüyor. Jean-Marc Roberts bu kitabında François-Marie’nin sınıf atlamaya çalıştığı için cezalandırıldığı hükmüne varıyor, “Bizim olmayan bir dünyada bize ancak bu kadar hoşgörü gösterebildiler” (s.25) diyor. Yazar ’ihtiyar’ dediği Liliane Bettencourt’u ise kalemiyle epey hırpalıyor.

Egoiste

Haberin Devamı

‘Egoiste’ dergisinin yeni sayısı Mayıs ayının başında çıktı. Fransa’da hazırlanan 250 sayfalık dergi Paris’te sayılı dükkanlarda 35 Euro’ya satılıyor. 25 bin adet basılan dergi New York’ta Rizzoli kitapçısında satılıyor ve dükkanın bir vitrini sadece bu dergiyle kaplı. Siyah-beyaz, oldukça güzel bu dergi kısa süre sonra tükendiği zaman 700 Euro civarında bir ücret karşılığında müşterisini buluyor. Dergiye reklam veren firmalar bile bu dergi için özel reklamlar hazırlıyorlar ve derginin estetiğinden uzaklaşmıyorlar. İki dergiden oluşan ‘Egoiste’in yeni sayısının bir kapağında Keira Knightley, diğerinde ise geçen hafta bu sayfada bahsettiğimiz James Thierree var. Yeni sayısı 5 senelik bir çalışma sonucunda çıkan dergide (35 yılda 16 dergi çıkartılmış) Roman Polanski, Frederic Beigbeder, Diane Von Furstenberg, Jorge Semprun, Charles Dantzig, Paolo Roversi, Bernard Henri Levy ve J.M.G. Le Clezio çalışmalarına yer verilen sanatçılardan sadece birkaç tanesi. Liliane Bettencourt’la 1987 yılında bu dergi için söyleşi yapmaya gittiğinde tanışan genç yazarın adı ise François-Marie Banier idi...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!