Güncelleme Tarihi:
SELEN OLAYI ANLATIYOR
Tatil dönüşü keyifli vakit geçirmek için dışarı çıkmaya karar verdik. Keşke Fatih’te bir kebapçıya gitseymişiz! Bizim Selanikli Maria’nın Bahçesi’nde ahlak zabıtası varmış meğer.
Yemeklerimizi ısmarladık, düğünümüzü konuşuyoruz. Öpüyoruz birbirimizi. Bazen alnımdan öpüyor, bazen dudaklarımdan bazen yanağımdan.
Benim elim ise onun boynunda, çok severim sevgilimin boynunu...
O diyor ki halay olmaz düğünde, ben diyorum ki halaysız Türk düğünü mü olur? O sırada tuvalete gidiyorum. Çıktığımda bizim masanın etrafında kalabalık görüyorum. Olayları anlamaya çalışırken sevgilim, “Yaşam hakkıma müdahale ediyorsunuz” diyor.
İşletme müdürü ise, “Mekanımızın belli bir duruşu var, öpüşemezsiniz. Müşteriler rahatsız oluyor” diye ekliyor.
Sevgilim bizden başka bahçede olan diğer iki masaya dönüp soruyor...
Bizden rahatsız olan yok, aksine herkes diyor ki, “Bu ayıp bir şey, bu şekilde davranılıyorsa bizde hesabı alıp gidelim.”
İşletme müdürü konuşmaya devam ediyor. Sevgilim daha fazla bağırıyor, “Ayran satın” diyor.
Sevgilimin bu şekilde sinirlendirilmesine mi yoksa bizim ahlaksızlık yapan iki insan yerine konulmamıza mı kızdığıma karar veremiyorum.
Tek istediğim bizim hesabı ödeyerek orayı terk etmemiz...
Sonunda dayanamıyor ve masaya yumruğumu vuruyorum! Adamın çenesini kapıya doğru itiyorum. Artık gitmesini istiyorum, o gitsin ki bizde gidelim...
Hesabı ödüyor, herkesten özür dileyerek terk ediyoruz orayı...
Bu olan bitenden gururumuz kırılmadı, sadece çok sinirlendik. Eğer bu ülkede, Etiler’in göbeğinde bir meyhane ve bir işletme müdürü tarafından belirlenmiş ahlak limitleri varsa ve bu limitler dışına çıkanlar kovuluyorsa lütfen o halde “Maria’nın Bahçesi’nde uyulması gereken adab-ı muaşeret” kitapçıkları basılsın.
Girişte herkese anlatılsın, uyamayacağını düşünen bizim gibi müşteriler burada yemek yemesin. Açık olsun bu kurallar lütfen. Dubai’deki alışveriş merkezlerinin girişindeki “el ele tutuşulmaz”, “öpüşülmez” yazıları gibi...
Ahlak ve kişinin limiti kişiseldir. Başkaları değil, kişinin kendisi belirler. Orada olan ahlaksızlık neydi diye sorarsanız, “aşık olan iki kişinin özel anlarını dikizleyerek bu şekilde bir olay çıkartmaktır” diye yanıtlarız!
TARTIŞMANIN KARŞI TARAFI ENVER POLAT ANLATIYOR
Yanlış bir şey yaptığıma inanmıyorum. Yine olsa aynı tepkiyi veririm. Çünkü masum bir öpücük değildi.
Olanlar benim değil, önce garsonların dikkatini çekti. Karşılıklı oturuyorlarmış, sonra yan yana oturmaya başlamışlar. Kadın, erkeğin gömleğini açmış.
Garsonlar gelip bana söylediler. O sırada dikkatimi çekti.
Erkeğin kadının omzuna elini attığını, öpüşmeye başladıklarını gördüm. Dediğim gibi masum bir öpücük değildi. Limitin çok çok üstündeydi, emin olun.
Diğer masalardan şikayet gelmedi. Zaten kuytu yerde oturuyorlardı.
Ama bu mekanın bir konsepti, duruşu, kimliği, ağırlığı var. Aileler geliyor. Hanımefendi yokken gidip söyleyelim dedik.
Ve o tuvalete gittiğinde beyefendiye bir garsonumuz gitti söyledi. Onun da hatası, “Diğer masalardan şikayet var” demesi olmuş.
Şikayet yoktu, biz mekanımızı düşünerek uyarmak istedik. Beyefendi beni çağırdı ve “Siz kimsiniz?” diye bağırmaya başladı.
“Ülkeyi ne hale getirdiniz” demeye başladı, “Rakı değil, şerbet satın” dedi. Yani olay siyasete geldi.
Sanki ben onları yargılıyormuşum gibi davranılmaya başlandı... ‘Bizim bir çizgimiz var, onun bozulduğunu düşünüyoruz” dedim.
Ben 43 yaşındayım. Sortie, Ulus 29 ve daha birçok mekanda çalıştım. Deneyimim var. Hangi mekanda olsa inanın böyle davranılırdı.
Ve ben yine aynı tepkiyi verirdim”.
*********************
Maria ne diyor
O gece mekanda olmayan ama olayı çalışanlarından öğrenen mekanın sahibesi Maria Ekmekçioğlu’yla da konuştum.
Enver Polat’ın yaptığı uyarıyı yerinde buluyor.
“Benim özgürlüğüm başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde biter” cümlesini anımsatıyor.
Bir Amsterdam ya da Paris’te değil, İstanbul’da yaşadığımızı da hatırlatıyor.