Güncelleme Tarihi:
35 yıllık bir oyuncu... 25 yılını tiyatroya adamış, son 10 yıldır da televizyon ekranlarından ulaşıyor izleyicilere... Şimdilerde "Cesaretin Var mı Aşka"nın agresif ve idealist emniyet amiri olarak gördüğümüz Ali Erkazan, yine de isyankar, yine de huzursuz... Yeterli donanımı olmayanların köşe başlarını tutmasına isyan eden usta oyuncu, Kelebek'e konuştu.
- "Cesaretin Var mı Aşka" ekibinin bir parçası olmaktan memnun musunuz? Nasıl gidiyor çekimler?
Hem de çok memnunum. Profesyoneller ile yetenekli gençleri bir araya getiren çok iyi bir ekibimiz var. Çekimler biraz yorucu olsa da keyifli geçiyor.
Evet, memur maaşıyla ailesini geçindirmeye çalışan, asla yasadışı işlere bulaşmayan, idealist bir amiri oynuyorum. Bu arada oğlum bir mafyanın kızına aşık olunca işler karışıyor. Yavaş yavaş mafya babayla emniyet amiri baba karşı karşıya gelecek.
- Babalar ne zaman karşılaşacak peki?
Bana sorarsanız bir an önce karşılaşmalılar. O zaman hikaye daha geniş açılarla yürür diye düşünüyorum. Ama yapımcının, senaristin kafasındaki ne, bilmiyorum tabii.
- Oyunculukta kaç yıl geride kaldı Ali Bey?
Yaklaşık 35 yıl... Tiyatro bunun 25 yılını kapsadı, son 10 yıldır da televizyondayız. Neden tiyatro devam etmiyor derseniz, tiyatroya ilgi artık eskisi gibi değil. Tiyatrolar neredeyse 40 kişilik gösteriler halinde devam ediyor. Eskiler de maalesef yerlerine birini bırakamıyorlar. Mesela Genco Erkal kaç yıldır tiyatro yapıyor, ama o öldüğü zaman kim yapacak Dostlar Tiyatrosu'nu? Ali Poyrazoğlu'nun arkasından kim gelecek? Hiç kimse... Ben 15 yıl Ankara Sanat Tiyatrosu'nda oynadım, orada da aynı şey yaşandı ve sonunda tiyatronun kapısına kilit vuruldu. Eğer Ankara Sanat Tiyatrosu yapılanmayı becerebilseydi kapanmazdı.
- Ve bu gidişat nedeniyle tiyatro sanatçılarının çoğu dizi oyunculuğuna yöneldi...
Geçim sıkıntısı yüzünden işte, ne yapsınlar? Tiyatroda para yok ki... Tiyatrodan kazandığınızla geçinemezsiniz, özellikle de İstanbul gibi bir yerde... Televizyonlar da aman aman paralar vermiyor, ama tiyatrodan daha iyi. Gerçi onun da riski var; hem iş bulmak zor hem de rol aldığın dizi tutmayabilir. Televizyonun kaymağını yiyenler İbrahim Tatlıses, Sibel Can, Gülben Ergen, Özcan Deniz gibi popüler isimler. Onlar her şeyi yapıyorlar; talk show, şarkıcılık, yazarlık, oyunculuk... Ne büyük cevherlermiş de bizim haberimiz yokmuş.
- Reytingleri iyi oluyor demek ki...
Hayır çoğu izlenmiyor da... Gülben Ergen'in "Sürpriz" programı mesela... Gerçekten o programı yapması sürpriz, yapamıyor çünkü... Her tarafı Okan Bayülgen donatmış, Okan'ın formatı dolanıyor, kızcağız da elinde bir kağıt duruyor. Senin enerjin, donanımın, kültürün oraya yetmiyor, sen başka kulvarın insanısın. Ama ne yapsın, almış parayı koymuş cebine! İbrahim Tatlıses 120 senedir halay çekiyor, izleniyor mu? Artık izlenmiyor. Kanallar reyting için uğraşıyor ama onlar reyting de yapmıyor. Türkiye bunlarla bir yere gitmez ki... Ben jüri üyeliği yapıyor muyum bir
- Yeni nesil oyuncuları nasıl buluyorsunuz?
İçlerinde gerçekten çok beğendiğim oyuncular var. Mesela Kenan İmirzalıoğlu ve Burak Hakkı...
- Bir zamanlar jön tartışmaları vardı, "Türkiye de jön yok" diyorlardı. Siz buna katılıyor umusunuz?
Jön kavramı eskilerde kaldı artık... Jön olarak Ayhan Işık'lar falan vardı, jön kızlar da Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray'dı. Filmler bu isimlerin üzerine yapılır, iyi oyuncular geri planda kalırdı. Çıkara dayalı bir anlayıştı ve kendiliğinden yok oldu. Gördüğünüz gibi artık bir projede beş-altı tane isim bir arada olabiliyor. Zaten öteki türlü olduğunda, hikaye insan ilişkisine takılıp kaldı mı hikaye tıkanıyor.
- Eski jönler halen film yapıyor ama eskisi gibi izlenmiyorler. Neden sizce?
Onların yaptığı işlerin para etmemesi, artık onların para etmediği anlamına gelmez. Ama seyirci günümüzde bir-iki kişinin rol aldığı filmleri değil daha zengin kadrolu olanları izlemek istiyor. Yoksa onlar da kendi kulvarlarında iyi oyuncular. Beğeniriz, beğenmeyiz o ayrı bir şey, ama emek vermişler, bir yerlere gelmişler.
- Peki sizlere hak ettiğiniz değer gösteriliyor mu?
Maddi olarak konuşursak, bu herkese göre değişir. Zaten pazarlık etme şansınız da var. Ama sanırım siz diğer anlamda sordunuz, "niye daha fazla projede yer almıyorsunuz" gibi... O anlamda değer verilmiyor. Çünkü televizyonun oyunculuğa bakışı farklı. Onlar oyuncu olarak bakmıyor, reyting olarak bakıyor kadroya... Televizyon zaten şov dünyası... Benim kızdığım şu: Siz diziyi gerçek oyuncularla yapın, şov istiyorsanız da oyuncu olmayanları farklı programlarda kullanın...
Ben muhalif bir oyuncuyumdur. Benimle siyaseti konuşabilirsiniz, hayatı konuşabilirsiniz, sadece oyunculuğu konuşmamalısınız zaten. Ben bir takım ilkeleri olan, kendini yetiştirmiş bir oyuncuyum. Hayatla ilgilenirim. Ben üstlendiğim rolü siyasi bilgilerimi göz önüne alarak incelerim. Siyaset biraz da bizim oyunculuğumuzu besleyen bir şey, o yüzden siyaseti bilmem gerekiyor. Bunlarla ilgilenmezsen artist olursun, oyuncu olamazsın.
- Sinema teklifleri geliyor mu?
Son olarak "Aşk Tutulması" diye bir film çektik. Sanırım 24 Ekim'de vizyona girecek. Ali Özgentürk'ün bir film projesi var. Henüz sadece teklif aşamasında, kendisiyle birkaç gün sonra görüşeceğiz. Ali Özgentürk çok sevdiğim bir yönetmendir. "Su da Yanar" filmi hâlâ yüreğimde durur.
- Size öneriler rol ne o filmde?
Bir belediye başkanı sanırım... Hikayeyi biraz anlattı, benim oynayacağım karakteri söyledi, ama detayları bilmiyorum. Yanlış bir şey söylemek istemem. Bir de bu sene "Münferit" vizyona girdi, ama başarılı olamadı gişede. Zaten başarılı olacağını da düşünmüyorduk.
"KABADAYI" BENİ HÜSRANA UĞRATTI
- Siz iyi bir Türk filmi izleyicisi misiniz?
Valla sanat filmi diye sunulan filmlerin çoğunda hüsrana uğradım. Ciddi bir özensizlik söz konusu onlarda... Prodüksiyon yok, dilde sorun var... Sinema gibi değil yani. "Yumurta" falan bana pek bir şey anlatmadı. Daha çok resim sineması yapıyorlar. Bir fotoğraf sergisi animasyonla canlandırılmış gibi. "Kabadayı"yı seyrettim, onda da hüsrana uğradım. Herkes tekrara düşmüş. Şener Şen gibi bir oyuncuyu tekrara düşürmüşler. O babanın kabadayı olması gerekmiyor ki oğluna sahip çıkması için, herhangi bir baba da sahip çıkabilir. Bu hataları Yavuz Turgul da yapabiliyorsa, o zaman gençlere bir şey söylememek gerek herhalde...