Güncelleme Tarihi:
Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezite (şişmanlık) ile ilgili Türkiye'de ilk kez ‘Ulusal Obezite Rehberi’ hazırlandı.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Obezite ve Lipid Metabolizması Çalışma Grubu tarafından hazırlanan rehber, hekimlere dağıtılacak. Türkiye'de obezite tanı ve tedavisinde standartlaşma sağlamak amacını taşıyan rehber, 10 bin adet basıldı. Rehberi hazırlayan grubun başkanı Prof. Dr. Üstün Korugan, Knoll Alman İlaç'ın sponsorluğunda hazırlanan rehberin, Dünya Sağlık Örgütü'nün gerçekleştirdiği çalışmanın yanında, İngiltere, İskoçya, Almanya ve ABD'den sonra 5'inci örnek olduğunu söyledi. Çok sayıda zayıflama merkezinin zayıflamak isteyenleri istismar ettiğini belirten Prof. Dr. Korugan, ‘‘Beraberinde pek çok sağlık sorunu riskini getiren obezitenin tedavisinde yüzde 5-10 oranında kalıcı kilo kaybına dayanan Sağlıklı Kilo Kontrolü Programı'nın, Türkiye'nin her yanında standart yöntemlerle uygulanmasını sağlıyor’’ dedi.
Rehberden seçmeler
Obezite vücuttaki yağ miktarının normalden fazla olduğu durumdur. Ancak ideal ağırlığın üzerinde olmak her zaman obez (şişman) olmak anlamına gelmez. Örneğin kasları çok gelişmiş bir atletin ağırlığı, ideal ağırlığın üzerinde olabilir. Ama beden yağ dokusu normaldir.
Şişmanlığı ölçmek için en güvenilir yöntemlerden biri ‘vücut kitle indeksi’nin ölçülmesi (ağırlık (kg)/boy2(metrekare)). Vücut kitle indeksinin 19-25 arasında olması normal, üstü ise şişmanlık anlamına geliyor. Örneğin, 76 kilo ağırlığında ve 1.73 santimetre boyunda birinin vücut kitle indeksi, 76/1.73*1.73=25.4. (normalin biraz üstü)
Vücut ağırlığında 10 kiloluk azalmayla bile, tüm ölümlerde yüzde 20, diyabetle ilişkili ölümlerde yüzde 30, şişmanlıkla ilgili kanserlerden ölümlerde yüzde 40 azalma olur. Kan basıncı olumlu etkilenir. Kolestrol yüzde 10 azaltır.,
1960'lardan beri yapılan çalışmalara göre toplumdaki aşırı kilolu insan sayısı sürekli artıyor. Gelişmiş Batı toplumlarında ve ABD'de toplumun yüzde 50'si kilolu, yüzde 20'si ise obez olarak saptandı.
Şişmanlık, hipertansiyon, dislipidemi, tip 2 diyabet, koroner damar hastalığı, akut miyokard infarktüsü, osteoartrit, uyku apnesi, solunum yetersizlikleri, meme, prostat ve kolon kanserleri riskini artırıyor.
Genetik yatkınlık, egzersiz, besin tüketimi sırasında harcanan enerjinin düşüklüğü, psikolojik etkenler, çevresel etkenler, hormonal ve metabolik bozukluklar obeziteyi ortaya çıkarır ve sürdürür.
Tarihte 25 bin yıllık taş devri kalıntılarında obezitenin kanıtları bulunuyor. 2 bin yıl önce Hipokrat tarafından tespit edilen sağlığa olumsuz etkilerine rağmen bu sorun ancak son yıllarda ‘kısmen’ anlaşılabildi.