Şişirilmiş sanat pazarı için durup düşünme vakti

Güncelleme Tarihi:

Şişirilmiş sanat pazarı için durup düşünme vakti
Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2008 00:00

Tyler Brule (40) Kanadalı bir gazeteci. Yıllarca savaş muhabirliği yaptıktan sonra 1990’ların ortasında Wallpaper dergisini kurdu. Bu dergi dünyanın en etkili stil ve trend dergisi oldu. Bir süre sonra dergiyi sattı, Winkreative adlı bir tasarım ve marka yönetim ajansı kurdu. Geçen şubatta gazetecilik damarı yeniden tuttu ve uluslararası bir siyaset, ekonomi, tasarım ve sanat dergisi olan Monocle’u kurdu.

Kağıdı, boyutları, konuları veriş biçimi ve dünyanın en ücra köşesindeki trendleri bile takip edebilmesi bakımından sıradışı bir dergi Monocle. Bir stil ve trend uzmanı olarak tanınan Brule’yle krizden sonra lüks tüketim ne olur, fahiş fiyatlarla satılan sanat eserlerinin ve tasarım ürünlerinin balonu patlar mı, diye sorduk, anlattı.

BELKİ BANKER OLMAYI DEĞİL ŞARAPÇI OLMAYI İSTİYORLARDI

Global krizin ABD için uzun dönemde çok faydalı olacağını düşünüyorum. Mesela Lehman Brothers ya da Goldman Sachs’te çalışan, acayip maaşlar alan biriydiniz. Şimdi elinizde bir karton kutuyla açıkta kaldınız. Ne yapacaksınız? Bana göre Wall Street’te ya da İstanbul’da finans şirketlerinde çalışan birçok insan aslında yapmak istediği işi yapmıyor. Mimar olmayı ya da şarap üreten bir bağa sahip olmayı tercih ederlerdi. Bunu söyleyen o kadar çok insanla karşılaştım ki. Ayrıca işten çıkarılanların çoğu bugüne kadar çok iyi para kazandılar. Kriz nedeniyle ortaya çıkan bu yeni tüccar sınıf küçük ölçekli şirketler kuracak. Hizmet ya da perakende sektörüne girecek. Karı-koca ya da iki yakın arkadaş bir araya gelip asıl yapmak istedikleri işi yapacaklar.

SANAT SATIN ALANLAR YENİ ZENGİNLER DEĞİL

Büyük miktardaki paraların girdiği cepler kesinlikle çok gençleşti. Mesela genç Ruslar sanat ve tasarım pazarlarını etkileyebilecek finansal güce sahip. ABD’nin batı kıyısında yaşayan IT zengini gençler, Batı Avrupa’dakiler de öyle. Ama size önemli bir bilgi daha vereyim: Frieze sanat fuarı, Basel sanat fuarı gibi dünyanın belli başlı fuarlarında bu sene sanat satın alan kesim hedge fon yöneticileri ya da sözettiğim bu yeni zenginler değil, eski usulle para kazananlarmış. Fuarların yöneticilerinin bana verdiği bilgi bu.

BİR GECEDE MEŞHUR OLAN SANATÇI BALONU PATLAYACAK

Sanat piyasasında şu anda çok fazla para dönüyor. Tracey Emin, Damien Hirst ya da Banksy’ye biçilen astronomik pahanın bir sorumlusu da medya. Yazıişleri bir sanat haberi yapalım diye karar veriyor. Sonra da belirli üç kişinin kapısını çalıyor. Doğru düzgün araştırma yapan yok. O zaman da bazı sanatçıların fiyatları roket gibi yükseliyor. Fiyatı yükselen de sadece çağdaş sanatçılar, eski ustalar değil. Ama bence fazla uzun sürmeyecek, bu balon patlayacak. İşte size bir örnek: Geçen ay Londra’da Phillips de Pury’nin büyük bir hip-hop mücevherleri sergisi açılacağı açıklandı. Fakat açılışa birkaç hafta kala serginin Mart 2009’a ertelendiği söylendi. Sebep olarak "serginin göreceği büyük rağbet için hazırlık yapmak" gösterildi. Elbette bu doğru değil. Krizden sonra pazarın gerçekle yüzleşme zamanı geldi. Çünkü çok fazla ısıtılmıştı. Şimdi pazarı yönetenler durup düşünecek. Bir gecede meşhur olan sanatçılar için gelecek çok parlak değil. Tasarım için de aynı şey geçerli. Asıl soru hangi tasarımcılar ve tasarım markaları bu krizden sağ salim çıkacak. Krizden sadece en iyi olanlar çıkacak ve elbette onlar pahalı olacak.

FRANSIZ MARKA ALIYORSA MÜRÜN FRANSA’DA YAPILMIŞ OLMALI

Lüks tüketim pazarı dokunulmaz değil. Birçoğu kriz zamanı dökülecek. Kim kalır söyleyeyim. Haute Couture biraz küçülebilir ama krizden çok etkilenmez. Özellikle de Fransa’da üreten Fransız markalar, ya da İtalya’da üretim yapan İtalyan markalar. Orta lüks dediğimiz bazı markalar ise bu krizden sağ çıkamaz. Çünkü onlar sattıkları ürünlerin Fransız, İsveç ya da İtalyan olduğunu söylüyor ama kutunun içindeki ürün kimbilir hangi ülkede üretildi? İki bin lirayı bir fulara verecek müşteri bu fuların gerçekten markanın kendisi kadar orijinal olmasını, tekstil fabrikasındaki işçilerin sömürülmediği, AB kanunlarıyla korunduğu bir üretim sürecinden emin olmak istiyor. Yeni oluşacak tüccar sınıf buna özellikle dikkat edecek.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!