Şirketlerin yüzde 95’ini aileler yönetiyor, birbirinin ofisini basan bile oluyor

Güncelleme Tarihi:

Şirketlerin yüzde 95’ini aileler yönetiyor, birbirinin ofisini basan bile oluyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2008 00:00

Her 100 şirketten 95’inin aile şirketi olduğu Türkiye’de profesyonel yaşamlarının ilişkilerine zarar vermesini engellemeye çalışan aile fertleri artık yazılı olmayan bir anayasaya bağlı kalmaya çalışıyor.

 Kardeşlerin ortak olduğu şirketlerde eşler işin içine karıştırılmıyor. 

Yetki devir tesliminde kadın-erkek ayrımı yapılmıyor. 

Karı kocalar aynı evden çıkıp aynı işyerine giderken bile farklı otomobiller kullanıyor. 

Kavgalar ise en çok strateji belirlerken çıkıyor. 

İş bunlarla da çözülmeyince, bu kez vakıf kurularak çözüm getirilmeye çalışılıyor.

 Jenerasyonlar değişse de işleyişte pek bir farklılık olmuyor. Yetkiyi devralanlar, yetkilerini devredenlerin baskısından kolay kolay kurtulamıyor.

 20 şirket ile yaptığımız görüşmelerden çıkan ortak sonuçlar birbirleriyle oldukça paralel.

Farklı otomobil kullanırız ofis basar uyarırız

LUSH
otel zincirlerinin sahibi Timur Özdemir ile eşi Eda Hanım 13 yıldır birlikte çalışıyor. 8 yıldır süren evlilikleri ise profesyonel ilişkilerinden sonra başlamış. İlk evlendikleri dönemde eşi tekstil alanında sorumluluğu üstlenirken Timur Bey inşaata yönelmiş. "Benim hiç emeğim yokken eşim şirkete 14 milyon dolar ciro yaptırdı" diyen Timur Özdemir çalışma hayatları ile evliliklerini karıştırmadıklarını ve profesyonel davrandıklarını anlatıyor.

Avantaj ve dezavantajlar

Evdeki kavgayı işe yansıtmadıklarına dikkat çeken Timur Özdemir, iş ortağı ile evliliğin avantaj ve dezavantajlarını şu şekilde sıralıyor: "Evlendikten sonra 2 yıl yanımda çalışanların bir kısmı bizim evli olduğumuzu bilmiyordu. Eşimin yanında benim hakkımda rahat rahat konuşurlardı. Bu çok işime yaradı. 5 kardeşiz ama kardeşlerden kimsenin şirketle ticari ilişkileri yok. Biz eşimle bir aile şirketiyiz."

Anne baba karışmaz

Taksim’de başlattığı ve zincir haline getirmeyi planladığı Lush Otel projelerini gerçekleştirmek için kurdukları Simurg turizmin ortakları arasında eşinin yanısıra babası, annesi ve kayınpederinin yer aldığını belirten Özdemir, "Bizimkisi ortaklıktan çok dede-torun-nene, anne-baba ilişkisi. Anneler babalar işe karışmaz. Bir yer alırken yerini gösteririz. Onlar da onay verirler" dedi.

Bizim çalışanların beşte biri akraba

1965 yılında inşaatçılığa başlayan Bedrettin İnan tarafından kurulan İnanlar İnşaat bugün de oğlu Serdar İnan’ın yönetiminde çok sayıda projeye imza atıyor İnanlar İnşaat’ta iki kardeşin ortaklığı var. Ancak, yönetimde sadece Serdar İnan söz sahibi konumunda bulunuyor. Abisinin işleri sorgulamadığına, eşinin de hiçbir müdahalede bulunmadığına dikkat çeken İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan, "Eşim sadece akşam randevum olup olmadığı ile ilgilenir. Benim 4 kızım, abimin de 2 kızı var. Abim pek gelmez ofise. Gelse de sadece benim hatırımı sorar. Bugüne kadar hiç hesap sormadı. Allaha şükür sorun yaşamıyoruz" diyor.

İnan, kendilerinin görevi devretmelerinin vakti geldiğinde neler olacağını ise şöyle anlatıyor: "Bizden sonra olacakları şimdiden yazdık. Vakıf kurmayı düşünüyoruz. Sevmeden bu işler yürümez. Sevgi azalırsa nifak giriyor. Biz sorun yaşamadık. Umarım çocuklarda da sorun olmaz. Bunu eksiye de artıya da çevirmek mümkün. Çünkü aile şirketleri duygusaldır. Aile şirketlerinde çalışan da daha çok rahat eder. Zaten bünyemizde çalışanların yüzde 20’si yakınlarımızdan ve akrabalarımızdan oluşuyor."

Önceliği büyük çocuk alır başarısız olursa gönderilir

ÜÇ jenerasyondur halı sektöründe faaliyet gösteren 3K, 3 kardeş tarafından yönetiliyor. Zeki, Metin ve Oktay Yılmaz adlı bu 3 kardeş çok sesliliğe inansa da işleyişin tümünden Zeki Yılmaz sorumlu. "Demokrasi harika bir yönetim şeklidir. Ama bütün demokrasilerde bir lider vardır" diyen Zeki Yılmaz, ailede veya şirkette lider konumunda olan birisinin bulunmaması durumunda çok sesliliğin de bir anda bitebileceğini savunuyor. Kardeşlerinin onu destekleyebilip yapıcı ve doğru eleştirilerle yönlendirebildiğini belirten Zeki Yılmaz, şunları söylüyor: "Basit kıskançlık ve asabiliklerle ’sana olmasın, bana da olmasın’ duygularıyla aile işi yapılıyorsa o zaman iş büyüyemez. Bizde de böyle birşey yok. Diğer kardeşlerimin bana karşı saygıları vardır. Bir apartman yöneticisi bile işini iyi yapmazsa apartmanda oturanlar rahat edemez."

Zeki insanlara liderlik zor

Zeki Yılmaz, kendilerinin ardından yönetimin nasıl şekilleneceğini ise şu şekilde anlatıyor: "Benim iki kızım var. Diğer kardeşlerimden de 3 kız 1 oğlumuz var. Başa oğlan geçsin diye bir iddiamız yok. Biz üçüncü jenerasyonuz. Bizden sonraki jenerasyon için şu an lider arayışında değiliz. Benim büyük kızım en büyükleri. Arzu ederse tabii o gelecek. Ondan sonra onun ufağı var. Biz biraz ataerkil bir aileyiz. Arzu eden gelip, başarılıysa kalacak. Zeki insanlara liderlik yapmak benim için çok zor. Düşünceler çatışınca tartışma çıkabiliyor. Ama bu tartışmalar hep iyiyi bulmak için oluyor."

En küçük kardeşken yönetime geçti, 5 ortağa patron oldu

BABASININ kurduğu şarap işletmesinin 35 yıldır başında olan Pamukkale Şarapları Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Tokat, en küçük kardeş olmasına karşın 5 ortağın başındaki patron konumunda. Kurumsal olmasa da profesyonel çalıştıklarını söyleyen Yasin Tokat, yönetime geçiş hikayesini şöyle anlattı: "En küçük kardeş olmama rağmen bütün abilerim işi bana bıraktı. Üniversiteyi bitirip gelince işletmenin anahtarını aldım. Bütün sorumluluk bende. Bana danışırlar. Çünkü o yıllarda Türkiye’de şarabı bilen yoktu. Ziraat mühendisi olarak şarapçılık yapan ikinci kişiydim. Şarabı ve fermantasyonu biliyordum. Ailenin en küçüğüydüm ve aile içinde alınan kararları uygulayabilen bir yapıya sahip olduğum için ben başa geçtim."

Şimdi üçüncü jenerasyonun da yöneticilik kademesine yükseldiği şirkette birinci nesilin girişimci, iki nesil koruyucu olduğuna dikkat çeken Yasin Tokat, "Şirketi 1926 doğumlu olan abim Fevzi Tokat kurdu. Ama uzun yıllardır ilgilenmiyor. Ara sıra gelip kahve çay içiyor. Yaşlanmadan bıraktı çünkü başka işleri de var" dedi.

Kardeş eşlerinin işe girmek ve müdahale etmek konusunda hiçbir çabasının bulunmadığını söyleyen Yasin Tokat, şöyle devam etti: "Eşim sınıf arkadaşım. İnanılmaz kültürlüdür. En büyük yengemiz benim annem yaşında. Onlar evlendiğinde ben yeni doğmuşum. 5 kardeşin zaman zaman toplantılarda münakaşa ettiği olmuştur. Bu küskünlüğe girmez ama. ’Neden böyle oldu da, şöyle olmadı’ deriz birbirimize. Ama eşlerimiz birbirlerine hiç kötü söz söylemedi. Büyük yengem bana abi der. Biz sevgi odaklı bir aileyiz. Aile şirketiyiz ama benim ilk günden beri isteğim para kazanmaktan çok iyi birşey üretmek oldu."

Anlık karar istiyor

TAVUKÇUKUK sektöründe faaliyet gösteren Şeker Piliç, kuş gribi sorununun sektörü alabora ettiği günlerde bile sorunları aile bireylerinden gelen ilginç fikirlerle aşmış. Aile bireyleri arasında herhangi bir liderlik yarışı olmadığını söyleyen Emre Bor, "Haftalık Yönetim Kurulu toplantılarımız oluyor ve herkes kendi bölümleriyle ilgili yapmak istediklerini açıyor. Tavukçuluk bunu gerektiriyor. Emek yoğun bir iş ve aile kökenli firmalar olduğu için anlık karar isteyen bir sektör" diyor.

Yarı yarıya kurumsallaştıklarına dikkat çeken Emre Bor şunları söyledi: "Muhafazakar yapıda babalar tutulması gereken ana noktaları tutuyor. Yeni yönetim ise logo, ambalaj, penetrasyon, pazar hakimiyeti gibi konularda bir görev paylaşımına gidiyor. Bu işi yazları çalışarak öğrendik. Sorunları biliyoruz. "
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!