Güncelleme Tarihi:
Üç elma yüksekliğindeki Şirinler, Gargamel’den kaçarken köylerinden çıkıp Büyük Elma olarak bilinen New York’un tam ortasına düşüyorlar. Geri dönmek için, evlerinde misafir oldukları karı kocanın yardımlarına ihtiyaçları var. Zamanında komünist oldukları öne sürülerek yasaklandıkları Amerika’da, Hollywood tarafından farklı bir maceraya konumlandırılan Şirinler’in bu filmle birlikte kapitalizmin oyuncağı olduğunu söylemek mümkün sanırım. Üstelik Şirinler şu sıralar sadece sinemalarda değil, alışveriş merkezlerini de ele geçirmiş durumda.
Şirinler; 3 elma boyunda mavi yaratıklar.
Kimileri için çocukluk yıllarımızdan kalan sevimli çizgi yaratıklar.
Kimileri içinse sosyalist, komünist yaşam biçimini özendiren alt metinler besleyen hikâyeleri olan küçük karakterler.
Öyle ya da böyle Şirinler şu anda kapitalizmin araçları olarak önümüze sunulmuş durumdalar.
Haberlerde Şirinler’in bu hafta sonu İstanbul’daki alışveriş merkezlerini ve oyuncakçıları basacağı söyleniyordu.
Bu baskının nedeni de dün itibarı ile vizyona giren 3 boyutlu Şirinler filminden başkası değil.
ONLAR ÇOCUKLUĞUMUZUN EN ŞİRİN ÇİZGİ KARAKTERLERİ
Peyo nikiyle bilinen Pierre Culliford’un 1958’de yarattığı Les Schtroumpfs, İngilizce adıyla The Smurfs, bizim bildiğimiz şekliyle Şirinler, 1980’li yıllarda çocukluklarını yaşayanların severek izlediği çizgi filmlerin başında geliyordu.
Şirinler 1965 ve 1976’da uzun metraj animasyon formatında Belçika yapımı filmlerle beyazperdeye de gelmişti.
Daha çok televizyon camında ünlenen bu mavi yaratıkların günümüz izleyicisi için yapılan filmi ise son teknolojilerin çoğundan yararlanıyor.
3 boyut seçeneği bir yana, Şirinler’e bu kez sinemada gerçek oyuncular eşlik ediyor.
Yönetmen, Scooby Doo filmleri sayesinde çizgi karakterlerle gerçek oyuncuları bir araya getirmeye alışmış bir isim olan Raja Gosnell. Zorlanmadığı ve tecrübesini konuşturduğuna şüphe yok.
SOSYALİST ŞİRİNLER KAPİTALİZMİN OYUNCAĞI OLMUŞ
Şirinler yıllar önce komünist yaşam biçimini özendirdiği gerekçesiyle Amerika’nın da içinde olduğu pek çok ülkede yasaklanmıştı. Peyo’nun sosyalist bir yazar olmasının yanında Şirinler ülkesinde paranın geçmemesi, herkesin eşit haklara sahip olması, aynı kıyafetleri giymeleri, şirin çileği tarlaları herkese ait olması gibi detaylar ve tabii son noktada Karl Marx’a benzetilen Şirin babanın şapkasının bile kızıl olması yasakçılara istedikleri gerekçeyi veriyordu.
Bu ilginç yaratıkların sinema filminin, onları yasaklayanlardan biri olan Amerika’dan geliyor olması bu anlamda ironik gelebilir.
Ama ironik de olsa amaca hizmet ettiği bir gerçek.
Amerikalılar bu filmle birlikte, komünist diye yasakladıkları Şirinler’i kapitalist düzenin oyuncağı yapıyorlar.
Şirinler varlıklarını, gerek hasılat gerekse de oyuncak raflarından gelecek gelir olarak paraya çevrilmek üzere sürdürüyorlar.
ŞİRİNLER ÖNDE GARGAMEL VE AZMAN ARKADA
Huzur dolu ormanlarında, mantardan evlerinde kardeş kardeş yaşayan, ellerinde avuçlarında ne varsa birbirleriyle paylaşan Şirinler, 3 boyutlu sinema maceralarında Gargamel’den kaçarken paranın konuştuğu kapitalist dünyanın merkezine, Amerika’ya, New York’a düşüyorlar.
Şirin Baba, Şirine, Sakar Şirin, diğerleri ve tabii arkalarından Gargamel ile sarman kedisi Azman geliyor.
Hepsi için durumun özeti şu aslında; köyden indik şehire...
Lay la la lay la lay diye şarkılarını şehirde söyleyen Şirinler, köylerine dönmek için Mavi Ay’a denk gelmek ve gizli geçitten geçmek zorundalar.
New York’ta yolları hırslı kadın patronunun altında ezilen pazarlama müdürü Patrick Wilson ve onun hamile karısıyla kesişiyor.
Her iki tarafın da birbirlerinden öğrenecekleri çok şey var.
BÜYÜKLER FİLMDEN FAZLA BİR ŞEY BEKLEMESİN
Paranın tek geçer akçe olduğu, her gün farklı bir kıyafetin giyildiği modern yaşamın içine düşen Şirinler, bu dünyada hayli bocalıyor. Filmin komedisi, gülmecesi ve tabii ki inceden inceye geçtiği dalga bu durum üzerine kurulu.
Ama birkaçı dışında esprilerin ve gülmecenin çoğu daha çok çocuklar için.
Yetişkin izleyicinin çocukluk yıllarından kalan ve sevimli yaratıkların sinema macerasında sıkılmaya mahkum olduklarını söylemem gerek.
Yeni Şirinler’in bizler için en önemli değişiklik ve yeniliklerinden biri Gargamel’in çizgi karakterden çıkıp insan kılığına bürünmüş olması. Gargamel’i Hank Azaria canlandırıyor. Kedisi Azman ise zaman zaman gerçek kedi, kimi zaman da küçük bilgisayar dokunuşlarıyla geliyor perdeye. Şirinler’in bizim şehre gelmesi öncelikle çocuklarımız için. Onları çocukluk kahramınlarımızla tanıştırırken, keşke bizler için de içini biraz doldursalardı demeden alamıyoruz kendimizi.
Zavallı Gargamel!
Gargamel’in makyaj testi üç saat sürdü; ancak çekimlerin ortasında bu dönüşüm yaklaşık 90 dakika sürüyordu. Hank Azaria, karaktere dönüşmesini çabuklaştırmak için kafasını kazıtmaya karar verdi. Azaria, 50’den fazla sefer Gargamel’e dönüştü ve makyaj koltuğunda yaklaşık 130 saat geçirdi. Makyaj sırasında klasik rock dinledi.
Azman rolünde farklı kediler
Gargamel’in kötücül kedisi Azman’ı filmde dört ayrı kedi canlandırdı. Bazı sahnelerde ise bilgisayarda oluşturulan kediler kullanıldı. Filmin sonunda “bu filmde hiçbir hayvana zarar verilmemiştir” cümlesinden önce şu esprili cümleyi de okumak mümkün; “bu filmde hiçbir bilgisayar ürünü kediye zarar verilmemiştir!”
Üç elma boyundalar
Şirinler üç elma boyunda; provalar sırasında, her bir şirin “bire bir ölçekli” 19 cm boyunda maketlerle simgelendi. Çekimler sırasında her bir Şirin farklı renkte bir noktayla belirlendi. Oyuncular hangi noktanın hangi Şirin olduğunu hatırlamak zorundaydı.
Komünist sandılar
Şirinler aralarında Amerika’nın da olduğu pek çok ülkede komünist olarak görüldükleri için yasaklanmıştı. İddialar şu yöndeydi; Peyo, sosyalist bir yazardı ve yarattığı Şirinler, komün halinde yaşıyorlardı, herkes eşit haklara sahipti, ülkede para geçmiyordu. Terzi dikmek, aşçı pişirmek, müzisyen sanat yapmak zorundaydı. Gargamel ise kapitalizmi temsil ediyordu. Niyeti Şirinler’i yakalayıp, paraya çevirmekti. Şirinler’in İngilizce adı olan Smurf, Small Men Under Red Father, yani kızıl şapkalı adamın altındaki küçük adamlar demekti. Hatta Şirin Baba da Karl Marx’ı temsil ediyordu. Biraz daha yumuşatalım isterseniz. Smurfs için bir başka açılım; Socialits Men Under Red Flag. Böyle daha iyi oldu, değil mi?