Sinsi Terörün silinmeyen izleri

Güncelleme Tarihi:

Sinsi Terörün silinmeyen  izleri
Oluşturulma Tarihi: Haziran 10, 2014 09:40

KÖLN Keup Caddesi’ndeyim. 10 yıl önce sinsi neonazi terörünün vurduğu yerde. 10 yıl önceki o fotoğraf gözümün önün­de. Kanlar içinde yerde yatan bir yaralı. Biraz ötesinde bombanın tesiriyle elinden fırlayan, daha yeni aldığı ekmek döner. Yerde et ve salata parçaları. Daha bir kaç kez ısırmış ekmekten. Kuaför salonunun önü savaş alanı gibi. Tüm dünya basını haberi bu fotoğrafla duyurmuştu. 22 yaralı. Çoğu ağır. Basın polise dayanarak mafya içi çatışma diye vermişti haberi. 2011 kasımında NSU çetesi Uwe Böhnhardt ile Uwe Mundlos’un başarısız bir banka soygununda yakayı ele vermesi­ne kadar Keup Caddesi’nin Türk esnafı zan altında yaşadı.

Haberin Devamı

TERÖR BİSİKLETLE GELDİ

Saldırının 10. yılı. Saat 11.00’i gösteriyor. Esnafı dolaşıyorum. Aslında resmi tatil. Ama Keup esnafı törenler için bugün açık. Birazdan 10 binlerce insan Keup’a akın edecek. Esnaf hazırlık yapıyor. Yüzlerde hüzün ve korku. Yüzlerde endişe ve soru: Niçin? Bombanın kapısının önünde patladığı Özcan Kuaför salonu sahibi Özcan ve Hasan Yıldırım kardeşlerle konuşuyo­rum. Bombacıyla gözgöze gelen ve olayı yaşayan Hasan Yıldırım anlatıyor. Anlatırken sanki o korku dolu anları yaşıyor gibi heyecanlı. Halen sinsi saldırının etkisini taşıyor: “Bir müşterimi sakal tıraşı yapacaktım. O sırada beyzbol şapkalı biri dükkanın önüne bisikletini park etti. Müşteri sandım. Sakal tıraşı için mutfağa sıcak su almaya gittim.

DÖNERKEN PATLADI

“Elimde sıcak suyla döner­ken, bomba patladı. Arka camın penceresi kafama uçtu. Kanlar içindeydim. Pencerenin çerçeve­sini kafamdan çıkardım. Kanları durdurmak için havlu bastım. Dükkanın önüne koştum. Yerde döner ekmeğiyle yatan İtalyan yaralının üzerinden halen duman çıkıyordu. Tüm cadde esnafı dışarı fırlamıştı. O sah­neler korkunçtu. Herkesin yüzü bembeyaz. Tam bir kaos vardı. Herkes ne oldu diye soruyordu. Can kurtaranlar geldi. İki yaralıyı helikopterle götürdüler. Diğer­lerini can kurtaranla. Uzun süre karanlıkta yatamadım. Hep arka­ma bakıyordum yolda giderken, bir şey olacak diye. Psikolojik tedavi gördüm. Ama asıl zor olan bizim Keup esnafının zan altında bırakılmasıydı.”

7 YIL HEP ONU BEKLEDİM

“Polis sorguları başladı. Maf­ya, haraç, uyuşturucu soruları. 7 yıl boyunca sorgulandık. Ta ki asıl gerçek tesadüfen ortaya çıkıncaya kadar. O zaman nasıl rahatladığımızı kimse anlaya­maz. Biz polise başından itibaren söyledik. Bizim bir düşmanımız yok. Bu yabancı düşmanlarının işi. Bu bir terör dedik. Ben göz göze geldiğim terö­risti anlattım. Başında kepi ve sakallı olduğunu. Eşkal çizdiler. Ama bulamadılar. Gerçekten mi bulamadılar, yoksa ilgilenmedi­ler mi bilemem. Ama ben 7 yıl boyunca bir gün Keup’ta veya başka bir yerde bisikletli kepli saldırganı göreceğim, yakasına yapışıp polise teslim edece­ğim diye bekledim. Sonunda cezalarını buldular. Ama yaşayıp cezaevinde sürünmelerini arzu ederdim.”

CUMHURBAŞKANIYLA

Öğleden sonra Cumhurbaş­kanı Joachim Gauc esnafı ziyaret edecek. Gauck anma törenleri için özel olarak Köln’e geliyor. Türk esnafı dolaşacak. Bomba 9 Haziran 2004’te saatler 15.50’yi gösterirken patladı. 15.50’de bir dakikalık saygı duruşu yapılacak. Bir dakikalığı­na hayat duracak.

TÜP SANMIŞTIK

Cumhurbaşkanı Gauck’un ziyaret ettiği Mevlana Restoran’ın sahibi Muhittin Özdemir anlatıyor: “Pat­lama olunca dışarı fırladık. Tüp patladı sandık. Bizim dükkanın tabelası çivilerin isabet etmesiyle yere indi. Dışarıda yaralılar vardı. Patlamanın gürültüsü halen kulaklarımızda şaşkın şaşkın birbirimize bakarak ne oldu diye soruyorduk.”

ÇİVİLERİ ÇIKARDIM

Türkiye’den orduda kimyacı albay kardeşiyle Köln’e gezmeye gelen ve bombalı saldırıyı yaşa­yan Muzaffer Türkoğlu anlatıyor: “Türkiye’den albay kardeşimle Keup’ta yemek yeyip çıktık. Tam arabamızını başına vardık, bomba patladı. Dört çivi saplan­dı vücuduma. Albay kardeşim patlamayla birlikte kendini yere attığı için ona bir şey olmadı. Çivi­leri kendim çıkardım. Sonra gece yarısına kadar polis sorguladı bizi. Kardeşim asker ve kimyacı olduğu için şüpheyle üzerimizde durdular. Sabaha karşı Berlin’e döndüğümüzde polisler bekli­yordu. Eve girip evimi aradılar. Kardeşim Türkiye’de de sorgulan­dı. 7 yıl sonra asıl gerçek ortaya çıktı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!