"SİNİR" OLDUĞUM SÖZCÜKLER (Bölüm 4) ORAL SEKSve de...SPERM!.. Oral seks, hoş bir fantezi olabilir... di aslında... Ama, gına geldi. Bill Clinton nâm beceriksiz bir başkan, karısından korktuğu için sâdece pantalon düğmelerini çözebildiğini itiraf edinceye kadardı onun hoş olma olasılığı. işin tadı kaçtı vesselâm. Erkeklerin beceriksizlik hikâyeleri bitmek bilmiyor ki! Boşamak istediği karısına vereceği nafaka meselesini bile halledemeyen Boris Becker, şimdi de, bir başka hatunla oral seks yaparken spermlerini çaldırıp (????) istenmeyen bir çocuk sahibi olmaktan muzdarip. Affedersiniz, yani... Bu kaabiliyet düşmanı adamlara ne demeli? Yemişsin bir herze, bari spermlerine sahip ol be adam!.. Manzarayı tasavvur edebiliyor musunuz? Uçkuru inik, bacakları açık bir erkek ve etrafa saçılan spermler???? Korkarım, "uçkuruna hâkim olmak"ın yanısıra, Türkçe'ye yakında "spermlerine sahip olmak" tabiri de dahil olacak. Hani şu Fransızlar'ın dediği, "force majeur" durumları... Tabii, bu arada, aslında hayat kaynağının yarısı spermlerin de güme gittiğini söylemek zorundayım. Mesele bu kadarla kalsa, gene iyi. Ya, işyeri ruhsatı alayım derken, eline üç tüp tutuşturulan ve "Her gün birini doldur, getir." denen 65 yaşındaki garibime ne buyrulur? "Tüplerin birini kendime sakladım. Öbür ikisini de, vali ile belediye başkanına verdim." diye gırgıra vurmakla iş bitmiyor. Ruhsat nasıl alınacak? Diyorum ki, Clinton ya da Becker, sağa sola saçılan spermlerinden biraz bu tarafa gönderemezler mi? Hani, insaniyet nâmına, takviye olarak... Maksat, iş görülsün... NAKLEN... Körfez Savaşı patlak verdiğinde, "Hürriyet"in yazıişlerinde CNN'i izlemeye memur edildim. Günlük mesaim aksamayacak, TV'de de nokta
haber atlanmayacak! Tam bir ay, eve gelip giderken yolda harcadığım zaman hariç, fasılasız CNN seyrettim. CNN'in "savaşı naklen verdiği" iddia ediliyordu. Amma velâkin, kazın ayağı öyle değildi. Naklen verilen tek şey, ABD askerî sözcüsünün uyduruk, saptırmaca beyanları idi. Hiçbir şeyi "naklet"mediklerini keşfettiğimde, ufak çapta bunalıma girmiştim. Zira, bir ay boyunca günde sâdece iki saat uyuyabildiğim için, elim ayağım titrer olmuştu. Sözün özü, maçların naklen yayını hariç, tüm "güya" naklen yayınlara sinir oluyorum. Ataköy'de, öfkeli ve de içkili -ama, namus bekçisi- apartman yöneticisinin "Apartmanda fuhuş yapılıyor!" destekli "anti-Nataşa" alarmı üzerine gerçektirilen sözde "naklen yayın" ise, zâten fazlasıyla dolu olan bardağı hepten taşırdı. "OTOMATİK" AÇILIR Açılmaz!!!!!!!!!!!!!!!!! Bu kadar ünlem niye diyeceksiniz. Deyin. Biri, sürat rekorları kıran PTT tarafından son ödeme tarihinde posta kutuma konduğu için günü geçmiş, öbürü bu ayın sonuna tarihli iki telefon faturam vardı. İkincinin gününü beklerken, cart! telefonu kestiler. Bir Cuma günü gittim,külliyetli bir miktar ödedim. Veznedeki adam, bilgisayar kayıdı aldı, akşamüstü otomatik açılır, dedi. Cuma akşamı telefon falan yok; Cumartesi, Pazar, sabah öğle akşam, yine yok! Pazartesi öğlen olmuş, gene yok. Geçen zamanda, "Beş dakikada
BeÅŸiktaÅŸ usulü bir savaÅŸ patlak verip sona erebilirdi, pekâlâ... Bu arada, 3 rakamlı numaralara da ulaşılamadı. Sürekli bant sesi, muhatap yok! Ambülans çağırmak gerekse, yandınız. Veznedeki adama inanmak gelmemiÅŸti içimden. Ä°ki gün sonra gittim ve sordum: "Bunun neresi otomatik?" O oda senin, bu oda benim, dolaÅŸtırdılar; makul hiç bir cevap yok. Tek söylenen, "Paranı ödeyince, hemen kayıt yaptır ki, açsınlar! Bir sorun çıkarsa, gel anam, açtırayım telefonunu!?????" Affedersiniz, anama küfretse daha iyi. Bunan neresi "otomatik açılır?" "KISSACIK BÄ°R REKLAM ARASI!" Gel de sinir olma! Nedir o, "ekmek arası döner" der gibi? Döner, adabıyla hazırlanmışsa, son derece haysiyetli bir yemektir. Ben ekmek arası yenmesine dahi tahammül edemiyorum, zâten. Eskiden, program arası reklam gelince, ihtiyaç molası verilirdi. Åžimdi, reklamlarda bulaşık ya da çamaşır yıkansa yeridir. Reklam arası program diye sunulan, ipincecik dilim dilim ÅŸeyler de azıcık diÅŸe dokunsa, canımız yanmayacak. "TELEFONLARIMIZ KÄ°LÄ°TLENDÄ°!..." TV kanallarının ve o bazı TV program yapımcılarının sık sık baÅŸvurduÄŸu ucuz yalan. SÃœPER Her önüne gelene süper denince hiçbir anlamı kalmıyor ki... (Tıpkı "imparator" gibi.) Her ÅŸey nasıl "süper" olabilir. "VAKÄ°T YOK!" ya da "ZAMAN DAR!..." Fena halde "baÅŸtan savma" kokusu alıyorum... Neden mi? "Hayat kısa, günler dar, 24 saat yetmiyor." diye aÄŸlıyorsanız, amennâ! Azla yetinmeyen, kısacık günde daÄŸları devirmeyi planlayanların bunu söylemeye yerden göğe kadar hakları var. Ben de öyleyim. Hiç haddimi bilmem. Her gün 88 tane iÅŸ planlar, her seferinde de ÅŸapa otururum. Ama, çaba yine de, iyidir. Ancaaakkk.... Ä°ÅŸler, hayatı baÅŸtan savmak ya da ertelemek için söyleniyorsa, durum vahim. Ertelenen herÅŸey, katlanarak üzerinize gelir. Atalarımız, boÅŸuna "bugünün iÅŸini yarına bırakma" dememiÅŸ. Ä°ÅŸler ertelemel tembellik, sorunları ertelemek ise, korkaklık. Hayatı baÅŸtan savma yaÅŸamak ise, baÅŸta insanın kendisi olmak üzere, hayatın tümüne yönelik ağır, bağışlanmaz bir küfürdür! "TELEVOLE KOMÃœNÄ°ST YAPAR!..." Birileri, "Televole insanı komünist yapar" demiÅŸ... O birileri, yanılıyor. Ä°ki yönden. Bir, sâdece "komünist partisi üyesi" olana "komünist" denir. Misal, ben aklım erdiÄŸinden beri sosyalistim, ama komünist olanı da dahil hiçbir partiye üye, dolayısıyla da "komünist" olmadım. Ä°ki, komünist ya da sosyalist olmak fena bir ÅŸey deÄŸildir. Çünkü, özünde, varolana muhalefeti içerir. Yani, daha iyi, daha eÅŸitlikçi olana doÄŸru deÄŸiÅŸmeyi. Üç, 1968'lerde, 1970'lerde benim kuÅŸağım ya da 1915'lerin daha erken kuÅŸakları "Komünist" olduÄŸunda, televole mi vardı? Åžayet kastedilen, nereden geldiÄŸi belli olmayan paraların türedi zenginlerinin zevk ü sefa hayatının, ahalinin midesini bulandırması ise, burada da bir teÅŸhis hatası var gibi. Sebebi basit. Ä°melda Marcos'a, niçin 300 küsur ya da 3000 küsur ayakkabısı olduÄŸu sorulduÄŸunda, "Ãœlkemin halkı fakirdir. Ama, zirvede olan beni, hayal ettikleri ihtiÅŸam içinde görmek isterler." demiÅŸ. Arjantin'de fukra halkın "ilahe" mertebesine yücelttiÄŸi Eva Peron da aynı çizgiyi izlemiÅŸti. Sözün özü, atalarımızın dediÄŸi gibi, "Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar!" Bu sözün günümüzdek muadili ise, "Yeni türedinin sefası, züğürdün gözünü yorar." olmalı. Sosyalist olmanın yolu farklı... Ä°nsanın ÅŸu dünyadaki kısacık hayatına bir anlam katmak isteyen, kendine ve baÅŸka herkese kıymet veren, o deÄŸeri daha da yüceltmeyi amaçlayan bir evrensel bilinç gerektirir. Ki, böyle bir bilinci, Televole yapımcılarının ne aklı, ne de havsalası almaz! "ÅžEREFSÄ°Z!!!" Kavramın kendisi deÄŸilse bile, içeriÄŸi çok deÄŸiÅŸen bir deÄŸer "ÅŸeref". ÇaÄŸdan çaÄŸa, aynı bir çaÄŸda ülkeden ülkeye, sınıftan sınıfa, zümreden zümreye "ÅŸeref"ten ne anlaşıldığı deÄŸiÅŸir, deÄŸiÅŸiyor. O yüzden, biri öbürüne "ÅŸerefsiz!" dediÄŸinde, hangi açıdan aÅŸağıladığını kavramak zor. Ancak... Kadını, erkeÄŸi ile, herkesin kullandığı ortak küfür. Belki de, sırf lastik gibi her yana çekilebildiÄŸi için kolayına geliyor milletin. Bence, tüm çaÄŸlar ve her cins insan için geçerli en ağır hakaret, "VÄ°CDANSIZ!..." Vicdan, en yüce ve en kaçılmaz yargı mercii deÄŸil mi? TETÄ°KÇİ Silâhı hatırlattığı için, "tetik" yeterince sevimsiz zâten. "Tetikçi" için ek açıklamaya gerek var mı? Geçenlerde, bir vesileyle, "prime mover" karşılığı "tetikçi" dense olur mu diye düşünecek oldum. Ama, o an bu fikri kafamdan kovdum. "HAÄ°N" TERÖRÄ°ST SALDIRI(veya)"HAÄ°N" PUSU"VAHŞİ" CÄ°NAYET ... ve benzerleri... Bir terörist saldırının "masum" olması mümkün mü? "Hain" olmayacak da ne olacak? Adam pusu kurmuÅŸ, "dürüst" olacak hali yok ya, tabiî "hain"lik edecek!Siz hiç "müşfik" cinayet duydunuz mu? Bir cana kıyılması, zâten vahÅŸet deÄŸil mi? Tüm bu eklemeler "pekiÅŸtirme"yi amaçlıyor herhalde. Fakat, pekiÅŸtirme böyle yapılmaz; böylesi hem gereksiz hem saçma. "UNUTTURMAYACAÄžIZ!!! "Unutmayacağız!"a gönülden katılıyorum. Dava adamı olarak, insanları fetheden aziz ölülerimize, onların ideallerine sahip çıkalım.Tamam. "Unutturmayacağız!", düpedüz dikta kokuyor. "Unutmasak iyi olur." demek baÅŸka, milletin kafasına vurur gibi, "Unutturmayacağız!"ı dayatmak baÅŸka. Unutmayan unutmaz; ister beÄŸenin ister beÄŸenmeyin, kimileri de unutmayı seçebilir. "DEVRÄ°MCÄ°LER ÖLMEZ!" Bu doÄŸruysa, 1970'lerin sonlarında niçin her gün cenaze kaldırıyorduk? Jülide ERGÃœDER - 14 Åžubat 2001, ÇarÅŸamba Â
button