Güncelleme Tarihi:
- Yeşim Ustaoğlu ile yollarınız nasıl kesişti?
- Beni farklı bir bakış açısıyla seyirciye sunup zorlayacak, farklı yönlerimi ortaya çıkaracak bir yönetmenle çalışıp, bu tarz bir dil kullanacak bir filmin içinde olmayı çok istiyordum. Tam öyle bir dönemde senaryo geldi. Okur okumaz görüştük ve çekimlere başladık.
- Kamyon şoförünü canlandırdığınız rolünüz için nasıl bir hazırlık yaptınız?
- Her şeyime dikkat eden bir adamken kendimi saldım. Altı ay kuaföre gitmedim, sakal bıraktım. Ve hatta sigaraya başladım. Ama günde en fazla yarım paket içiyorum. 21 yıldır bu piyasadayım kendimi en fazla bu işte kirlettim. Başka kötü alışkanlığım yok; bunu da bırakacağım.
- Şoförlerle çalıştınız mı?
- Tabii Yeşim’le birlikte şoförlerle görüşmeye gittik. Hepsinin elinde tespih, çay ve sigara vardı. Vücut dillerine çalıştım. Örneğin kamyondan indiklerinde sırtlarını düzeltiyorlardı. Bir de genellikle göbekliler. Bu yüzden bol bol un helvası yedim.
- Mahur karakteri neredeyse hiç konuşmuyor. “Yakışıklı adam baksa yeter” mi diyorlar?
- Sinema pirüpak güzellik yerine karizmayı daha çok seviyor. Çirkinlik sinemada daha kıymetli.
- Hiç konuşmayan bu adam aşkı ve cinselliği nasıl yaşıyor?
- Kamyon şoförlerinin cinsel hayatları, insan ilişkileri yollarda geçiyor. Her şeyleri daha bir ağır kanlı. Bu adamın aşkı da biraz ihtiyaçtan doğuyor.
- Özelinizde de aşkı filmdeki gibi bakarak mı anlatırsınız?
- Laflar bana boş geliyor. Çünkü yalan dolan dolu olabilirler. Bakış ve dokunmaksa çok kıymetli. Bütün samimiyet temasta.
- Mahur kendinden 20 yaş küçük bir kıza aşık. Aşkta yaş farkı ne kadar etkili?
- Ben doğru insana inanırım. Gerisi boş konuşmalar.
SEPETİMİ DOLDURDUM
- Oyuncu, şarkıcı, yönetmen, senaryo yazarı… Hangisi sizin için öncelikli?
- Şarkıcılıkta usta, diğerlerinde stajyer diyebilirsiniz. Bir sanatçının belli bir yıl kotasından sonra önüne unvan konmasına da karşıyım. Sanatçı her şeyi üretebilen kişidir.
- Oyunculuğunuza hâlâ burun kıvıranlar oluyor. Bu durum sinirinizi bozuyor mu?
- Tabii, ruhum hassas olduğu için etkileniyorum. Bir önyargılar ülkesiyiz. Bunu kimse kıramıyor, benim kırmamı beklemeyin. Böyle geldi böyle gidiyor. Razı olmaktan başka bir çarem yok.
- Yönetmenlik mi oyunculuk mu kalbinizi daha hızlı çarptırıyor?
- Yönetmen bir filmde karakteri var eden kişi. Bu yüzden bana daha etkileyici geliyor.
- Taşradan Avrupa’ya bir başarı öykünüz var. Bu şöhreti ve hayat farkını nasıl sindirdiniz?
- Hayat kaç notadan oluşuyorsa hepsinde bulundum. Taşrada doğdum, yoksulluğu çektim, varoşlarda yaşadım, şehir hayatına geçtim, Avrupa’yı gördüm. Gittiğim her yeri kültürüyle kavramaya çalıştım. Bütün bunlar sepetimi doldurdu. Küçük şeylerle mutlu olmayı bırakmayıp aynı zamanda büyük düşünebildiğiniz zaman hiçbir şey sizi etkilemiyor. Vaat edilen hiçbir şey, gözümü boyayıp yoldan çıkartamaz beni.
- Bu sezon ‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’ dizisine başlıyorsunuz. Bıyıkları, dizi için mi bıraktınız? Çorba içerken falan zor oluyor mu?
- Bu dizi için bıyık bıraktım. Ama çorba içemeyecek kadar kirli bir bıyık değil. Yine de tam alışamadım. Sanki ağzımda bir şey var, silersem gidecek gibi hissediyorum.
Tweet yazmayacağım
Geçen bayram hayvan barınağına gittim. Oradaki hayvanların ilgiye ihtiyacı olduğu için bir kare fotoğrafı Twitter’da paylaştım. “Barınağa gidiyor, ailesini ziyaret etmiyor” dediler. Ailemi ziyaret etmediğimi nereden biliyorsunuz? Benim 24 saat boyunca o fotoğraf karesinin içinde durduğumu zannetmeleri aptalca. Bundan sonra da çok fazla tweet yazmayacağım zaten.
Hayat anlamsızlaşıyor
YEŞİM USTAOĞLU/ YÖNETMEN
Hayat giderek daha bir anlamsız, boşluk duygusu daha bir kıvamlı. Artık eskiden bildiğimizi sandığımız, bir o kadar merak edip öğrenmeye çalıştığımız bir dünyada yaşamıyoruz. Zaman bildiğimiz gibi akmıyor. Her şey bazen baş döndürücü bir hızda olup bitiyor ki, ne olup bittiğini kavrayamadan başka bir serüvenin peşinden koşuyoruz. Bu hayat algısı senaryomu yazarken bende arafta kalma halini çağrıştırdı. Ne cennet ne de cehennem;ufuksuzluk içinde bir bekleme yeri ve bir bekleyiş hikayesi ‘Araf’...