Güncelleme Tarihi:
Eşim benim en iyi arkadaşım
Usta oyuncu Demet Akbağ, şu sıralar rol aldığı çorba reklamıyla gündemde... Reklam filminde müthiş bir aşçıyı oynayan Akbağ ile biz de ev ve aile hayatını konuştuk. Usta oyuncu mutlu evliliğin sırrını da bu görüşmede açıkladı: “Sevgi ve saygı en önemli faktörler. Bir de arkadaş olabilmek... Eşim benim en iyi arkadaşım. Epey bir süredir oğlum Ali de bizim arkadaşımız. Üçümüz çok eğleniyoruz.”
Demet Hanım, rol aldığınız Bizim Mutfak çorbaları reklam kampanyası büyük ilgi gördü. Biraz bu kampanya hakkında bilgi verir misiniz?
- Reklam kampanyasının kahramanı Nefaset, üç nesildir lezzetli yemekler yapan bir aileden geliyor. Nefaset öyle bir karakter ki, o “tamam” derse, söz konusu tarif tamamdır. “Tam tetimatıyla” dedi mi, olmuştur yani.
Ülker, kampanya yüzü olarak sizi seçmesinin nedenlerini açıkladı mı?
- Ülker taraflı bir araştırma yapmış ve tüketicilerinin tercihi de ben olmuşum. Ajanslarına ilk önce bu bilgiyi vermemişler ama Grey’deki ekip de bu reklamı ve kampanyayı tasarlarken beni hayal etmiş ve müşterilerine beni önermiş. Bir şekilde kampanya zaten benim üzerime şekillenmiş.
Reklam çekimleri nasıl geçti? Bu kampanya ne kadar sürecek?
- Çekimler çok keyifliydi. Ajans ve yönetmenimiz Umur Turagay masalsı bir ortam yarattı. Dört gün o masalın içinde yaşadık. Çekimlere girmeden önce de iki-üç kez kreatif ekip ve prodüksiyon ekibiyle uzun toplantılar yapıp, filmin tüm detaylarını konuştuk. Bir tam gün kostüm ve saç provası yaptık. Kampanya yıl sonuna kadar sürecek.
“Tam tetimatıyla” sloganı da sizden çıkmış galiba. Babaanneniz söylermiş.
- Evet, bizim bütün aile bilir... Tüm aile reklam yayınlandığında birbirini aramaya başladı. Babaannem gerçek bir lezzet ustasıydı ve kendi pişirdiği yemeğe de, bir başkanın ona tattırdığı yemeğe de “Tam tetimatıyla” dedi mi, olmuş demekti. Aslında reklam ajansı bir tek reklamın bu sözüne karar verememişti. Bir sürü öneri vardı ama hiçbiri içimize sinmedi. Birden aklıma babaannemin sözü geldi. Ajansın kreatif direktörü de çok beğendi bu sözü. Sonra ekip de benimsedi.
Babaanneniz gibi siz de yemek yapma konusunda uzman mısınız?
- Ben de yemek yapmayı seviyorum ama aslında reklamda oynadığım kişi kardeşim Sedef. O babaannemin mutfağından çıkmazdı. Şimdi de biliyorsunuz yemek kitapları yazan, yemek programları yapan biri.
Favori yemeğiniz hangisi?
- Enginarlı pilav.
Eşiniz size mutfakta yardımcı olur mu?
- Ben ona yardımcı olurum.
Peki, onun en iyi yaptığı yemek hangisi?
- Et ve balık yemeklerini çok iyi yapar.
Örnek bir aile yaşantınız var. Sizce mutlu evliliğin sırrı nedir?
- Her evlilik kendine özeldir... Aslında her tür ilişki o ilişkiyi yürüten kişilere özeldir. Sevgi ve saygı elbette en önemli faktörler. Bir de arkadaş olabilmek... Eşim benim en iyi arkadaşım. Epey bir süredir oğlum Ali de bizim arkadaşımız. Üçümüz çok eğleniyoruz.
EVLİLİK VE ÇOCUK ŞANSLI DÖNEMİME DENK GELDİ
Modern çağ, bireysel yaşamı daha çok ön plana çıkarıyor. Sizce evlilik kurumu her geçen gün biraz daha gücünü kaybediyor mu?
- Tam tersi bence... Modern hayat, hayatın içinde insanları o kadar yalnız bırakıyor ki, hayat arkadaşına duyulan ihtiyaç giderek artıyor.
Evlendikten sonra kariyerinizi biraz geriye attığınızı düşünüyor musunuz?
- Yooo... Hiçbir zaman öyle bir şey düşünmedim. Zafer (Çika) benim ekip arkadaşlarımın da hep en iyi arkadaşı oldu. Evlilik ve çocuk şanslı dönemimde yaşadığım şeyler. Yani daha erken olsaydı belki herkesin yaşadığı işe yetişme, işle ilgili kendini ispat etme zorunlulukları ile evi idare etme zorunlulukları çatışabilirdi.
2007’de verdiği bir röportajda eşiniz, “Beni böyle yerimden, yurdumdan söken bir aşk olmasaydı, kolay kolay terk edebileceğim bir yer değildi İzmir” demişti. Eğer İstanbul’da bir kariyeriniz olmasa eşiniz için İzmir’e yerleşir miydiniz?
- Yerleşirdim tabii. Aslında şimdi de bir ayağımız İzmir’de. Bulduğumuz her fırsatta oraya gidiyoruz.
Aslında her şeye rağmen İstanbul’da yaşamak güzel, değil mi?
- İstanbul hem çok keyifli hem de çok yorucu bir şehir ama elbette nereye giderseniz gidin, dönülecek bir yer.
Peki, bu şehrin sefasını mı yoksa cefasını mı sürüyorsunuz?
- Cefasını da çok çektim. Özellikle trafikte hepimiz sürekli cefa halindeyiz. Elbette sefasını da sürüyorum, İstanbul’da yaşamaktan büyük keyif alıyorum.
2010’da İstanbul’un Avrupa Kültür Başkenti olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Hem İstanbul hem de Türkiye adına gurur verici bir olay. Bence İstanbul hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle Avrupa Kültür Başkenti olmayı hak eden şehirlerden biri. Bu organizasyonla İstanbul’un bir yıl boyunca tanıtımı yapılacak. Umarım organizasyon adına her şey güzel gelişir.
Sinema filmi projem var
Biraz da kariyerinizden konuşalım. Kariyerinizde geldiğiniz noktadan memnun musunuz?
- Memnunum elbette ama daha oynamak istediğim çok şey var. Bakalım gelecek neler getirecek?
Kariyerinizde oynamaktan en çok zevk aldığınız rol hangisiydi? Ve neden?
- Sen Hiç “Ateşböceği Gördün Mü?” oyunundaki Gülseren karakteriydi. Çocukluğundan yaşlanana dek tüm yaş evrelerini oynadığım bir roldü. Üstelik bunu iki saat içinde yapıyordum. Gülseren’in her oyuncunun ağzını sulandıracak bir rol olduğunu düşünüyorum.
Yeni bir film projesi var mı, bu yaz çekilecek?
- Evet var. Yakında açıklanır. Yine BKM Film yapımı bir filmle sette olacağım.
Peki, Yılmaz Erdoğan’ın yazdığı ve sizin de oynayacağınız yeni bir tiyatro projesi var mı?
- Bunu Yılmaz’a sormanız gerek.
Siz muhabir olsaydınız Demet Akbağ’a ne sorardınız?
- Ne soracağım ben buna derim içimden .
Kendimi ifade edemediğimde sinirlenirim
Sizi bu aralar en çok ne üzüyor?
- Terör yüzünden kaybettiğimiz her çocuğumuza üzülüyorum.
Eğer bir süper kahraman olsaydınız kimi cezalandırmak isterdiniz?
- Terörden beslenen herkesi…
Vazgeçemedikleriniz neler?
- Oğlum, eşim, ailem ve arkadaşlarım.
En çok neye sinirlenirsiniz?
- Kendime... Kendimi iyi ifade edemediğimde sinirlenirim. Sonra da kendime sinirlenmeme sinirlenirim. Bütün yakınlarım da bu hallerimi çok iyi bilir.
En sevdiğiniz huyunuz?
- Sinirim çabuk geçer. Hemen unuturum.
Hayat felsefenizi hangi slogan özetler?
- Ölüm de vaaaar.