Güncelleme Tarihi:
AMICA Dergisi, ağustos sayısında bugüne kadar birçok filme imzasını atan yapımcı Mine Vargı’nın başarısının sırlarına yer veriyor. ‘Amerikalı’, ‘Eşkıya’ ve ‘Her şey Çok Güzel Olacak’ın yapımcısı Mine Vargı, sinemanın gönül işi olduğunu düşünüyor.
Siyasal Bilgiler Basın Yayın Mezunu. 1971 yılında, henüz o yıllarda kimsenin bilmediği Halkla İlişkiler mesleğine gönül vermiş. Okuldan bir yıl kaybederek mezun olmuş. Ve oğlu Baran da o dönemde doğmuş. Lise son sınıfta çevresinin teşvikiyle Milliyet Gazetesi’nin açtığı güzellik yarışmasına katılmış. Kendisine ‘‘68 kuşağının tescilli güzeli’’ diyor. Ardından 10 yıl boyunca mankenlik yapmış. Bu sayede dünyayı dolaşmış. İlk eşiyle İstanbul’a gelip bir yıl sonra boşanmış. Sansasyona bulaşmamak için mankenliğe de son vermiş; ‘‘Zaten muhafazakar bir yapım var. Afişe olmayı sevmiyorum’’ diyor.
Bu sırada ikinci eşi Ömer Vargı ile evleniyor. 1981’den beri faaliyette olan aile şirketleri Filma-Cass’ı kurmuşlar. Ajansta hem müşteri temsilcisi, hem idareci hem de PR’cı olarak çalışmış. Aile yapılarını bozmadan büyümeyi tercih etmişler; ‘‘Evde inanılmaz bir alaturka yaşam sürdürürüz. Filmciyiz, ama sofraya birlikte oturur kalkarız. Dolmalar pişer bizim evde. Aile yapısının sürmesi gerektiğine inanıyorum ben. Baran, Ayşecan, Arcan adında üç çocuğumuz var. Hepsine söylediğimiz ‘‘Bizden size kalacak şey, değerlerimiz.’’
‘‘Amerikalı’’, ‘‘Eşkıya’’ ve ‘‘Her şey Çok Güzel Olacak’’ gibi üç önemli film yaptılar. Her şey hakikaten çok güzel olmuş. ‘‘Olacak’’ da diyor Mine Vargı ve devam ediyor; ‘‘Hiçbir zaman fotoğraf ya da film çekeyim gibi bir isteğim olmadı. Oysa Ömer genç yaşta çılgın bir yönetmen olarak reklam filmi çekerek işe başlamış. En büyük hayali kendi filmini çekmekti. Yönetmene en yakın kişinin asistanı olduğunu düşündüğüm için ‘‘Ben de senin asistanın olurum’’ diyordum. Sinema gönül işi. Ama bu arada para da kazanırsan harika. Yaşım itibarıyla rahatlıkla söyleyebilirim ki hayattan korkmamak gerekiyor.’’
Gişe rekorlarında kadın imzası
Mine Vadgı’nın önemli çalışmalarından biri başrollerini Şener Şen ve Lale Mansur’un paylaştığı ‘‘Amerikalı’’. Gösterildiği dönemde hayli ilgi toplayan film dönemin Amerikan filmleriyle dalga geçiyordu. Ama yine de ‘‘Eşkıya’’nın onun gönlündeki yeri daha bambaşka. Film çalışmalarını sürdürürken ekipte tek yılmayan insanın kendisi olduğunu söylüyor. ‘‘Eşkıya’’nın ardından yine gişe rekorları kıran ve ünlü ‘‘showman’’ Cem Yılmaz’ı sinema dünyasına kazandıran ilginç bir film izledi: ‘‘Her Şey Çok Güzel Olacak’’.