OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 16, 2005 00:00
Oscar almak için yaratılan filmCinderella Man Yön: Ron HowardOyn: Russell Crowe , Renee Zellweger, Connor PriceBİYOGRAFİ/DRAM Cinderella Man CINDERELLA MANBoks filmlerinin yeniden popüler olduğu bir dönemde çekilen Cinderella Man, diğerlerinden kısmen farklı bir öyküye sahip. İrlandalı boksör James J. Braddock’un tek bir amacı var o da, eve ekmek götürmek! Çünkü ringe çıktığı dönem, 1930’ların Büyük Bunalım dönemi. Braddock’un eli tam da bu dönemde kırılıyor. Boks lisansı iptal ediliyor, çocukları açlıktan hastalanıyor ve kahramanımız en sonunda birkaç cent için avuç açmak zorunda kalıyor. Filmin kadrosuna gelince... Oscar canavarı Akıl Oyunları (A Beautiful Mind) filminin yönetmeni Ron Howard, başrol oyuncusu Russell Crowe ve senaristi Akiva Goldsman, bu filmde yeniden bir araya gelmişler. Braddock’un cefakár karısını ise Oscar’lı oyuncu Renee Zellweger canlandırıyor. Film, dev oyuncu kadrosu, başarılı anlatımı, etkileyici müzikleri, boks maçlarındaki stilize görüntü çalışmaları ve dramatik yoğunluğuyla öne çıkıyor. Bu yılki Oscar Ödülleri’nin favori filmleri arasında gösterilen yapımın dezavantajları ise süresinin gereksiz uzunluğu, yan karakterlerin basmakalıp olması ve boks filmlerindeki enflasyonun izleyicide yarattığı doygunluk hissi. Filmin en büyük tartışma konusu ise Büyük Bunalım dönemine yaklaşımı. ‘Çocuğuma süt almak için dövüşüyorum’ diyen Braddock’a basın, Cinderella Man lakabını takıyor. Braddock, barda maçlarını radyodan dinleyen yoksul insanlara, kazandığı maçlarla umut kaynağı oluyor. Ron Howard, Braddock karakteriyle ‘İsyan etmeyin, sabrederseniz bütün zorluklar aşılır’ mesajını veriyor. Büyük Bunalım döneminde tarihe damgasını vurmuş işçi sınıfı hareketi ise, zavallı ve sefil eylemler olarak lanse ediliyor. Filmin bu noktada samimiyetinden büyük ödün verdiği bir gerçek. Gustav Jung-Sabina Spielrein aşkıThe Soul Keeper Yön: Roberto FaenzaOyn: Iain Glen, Emilia Fox, Caroline DuceyBİYOGRAFİ/DRAM ESİR RUHLARSabina Spielrein, 19 yaşındayken ağır depresyon teşhisiyle hastaneye kaldırılır ve Freud’un öğrencisi Carl Gustav Jung’un tedavisi altına girer. Aradan iki yıl geçer ve Spielrein, Jung’a aşık olur. Devreye Freud’un psikanalitik metotları girer. Ancak Spielrein’in annesine yazdığı mektupların ortaya çıkmasıyla büyük bir skandal patlak verir. Psikiyatri dünyasında adı, yaşadığı aşk skandallarıyla anılan Sabina Spielrein’ın gerçek yaşam öyküsünü konu alan Esir Ruhlar, Freud gibi tarihi bir kişiliği de içine alan ilgi çekici bir konuya sahip. Film, İtalya’da olumlu eleştiriler aldı. Tek sorun üç yıl gecikmeyle ülkemizde vizyona giriyor olması.Bolca görsel efekt ve aksiyon meraklılarınaSaharaYön: Breck EisnerOyn: Matthew McConaughey , Steve Zahn, Penelope CruzAKSİYON/MACERA/KOMEDİ SAHARASpielberg’in Indiana Jones serisi ne ölümsüz bir yapıtmış. Taklitleri hálá vizyona girmeye devam ediyor. Mumya serisiyle aynı taktikleri kullanarak ortaya çıkan Sahara’da, kahraman Amerikalılar yine kayıp bir hazinenin peşinde, Afrika çöllerinin yolunu tutuyor. Clive Cussler romanlarının baş karakteri olarak tanıdığımız Kaşif Dirk Pitt, efsanevi bir sikke bulup arkadaşı Al Giordino ile Batı Afrika çöllerinde, içinde kayıp hazinenin bulunduğu gizemli bir geminin peşine düşerler... Daha çok TV çalışmalarıyla tanınan Breck Eisner’ın yönettiği Sahara, 130 milyon dolarlık dev bütçesi ve zengin oyuncu kadrosuna rağmen ABD’de fazla iş yapmadı. Tabii bunun en önemli nedeni, filmin türüne hiçbir yenilik katmaması. Sinemada görsel efekt ve aksiyon bombardımanına tutulup arada birkaç espriyle gülmek istiyorum diyorsanız Sahara belki ilginizi çekebilir. İnsan kopyalamak üzerine ahlaki bir tartışmaGodsend Yön: Nick HammOyn: Greg Kinnear, Rebecca Romijn-Stamos, Robert De Niro...GERİLİM/DRAMTANRIDAN GELENGenetik bilimi baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Geleceğe dair ortaya atılan teoriler o kadar kışkırtıcı ki, sinema da bu tartışmalardan kendisine fazlasıyla malzeme çıkarıyor. Delik’ten (The Hole) tanıdığımız yönetmen Nick Hamm’ın, Mark Bomback’in aynı adlı romanından uyarladığı Tanrıdan Gelen de insan kopyalamanın yaratacağı dini ve ahlaki sorunları ele alıyor. Filmin konusu şöyle: Paul ve Jessie Duncan çiftinin tek çocukları Adam, trajik bir kazada hayatını kaybeder. Doktor Richard Wells, Duncan çiftine oğullarını klonlayarak tekrar hayata döndürme teklifinde bulunur. Teklif kabul görür ve Adam tekrar hayata döner ancak ortada büyük bir problem vardır... Tanrıdan Gelen, yurtdışında ‘Tanrı’nın işine karışılmaz... Klonlama günahtır’ mesajlarıyla din propagandası yaptığı yönünde eleştiriler aldı. Bir diğer eleştiri konusu da, filmde çok az yer alan Robert De Niro’nun promosyon malzemesine dönüşmesi. Ünlü isimlerin, konuk oyuncu olarak filmlerde yer alması Hollywood’un en etkili gişe taktiklerinden biri. Hatırlarsınız iki üniversitelinin, el kameralarıyla 30 bin dolara çektikleri ‘Blair Cadısı’yla ilgili internette açtıkları site, ABD’nin Maryland bölgesinde insanların cadı avına çıkmasına neden olmuş ve film sinema tarihinin en kárlı yapımları arasına girmişti. Bu taktiğin bir benzeri bu film için uygulandı. Godsend Institute adında hayali bir hastane yaratılıp internette site açıldı. Ve bu sitede, söz konusu hastanede insan kopyalandığına dair
haberler yayınlandı. Hatta baÅŸvurular için telefon numarası bile verildi, ancak beklenen ilgi oluÅŸmadı. Film, ABD’de bile bir yıl gecikmeli vizyona girdi. Bizde ise bu gecikme iki yıl. Kısacası karşınızda çok kurnaz bir Hollywood filmi var, aman dikkat!Â
button