OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 05, 2005 00:00
Zombilerden 11 Eylül eleştirisiLand of the Dead Yön: George A. Romero Oyn: Simon Baker, Asia Argento, John Leguizamo KORKUÖLÜLER ÜLKESİGeorge A. Romero, korku sinemasında çok özel bir yere sahip. 28 yaşında 100 bin dolarlık kısıtlı bir bütçeyle çektiği Night of the Living Dead (Yaşayan Ölülerin Gecesi - 1968), zombi konulu filmlerin korku sinemasında bir alt tür olarak anılmasında büyük rol oynamıştı. Yaşayan Ölülerin Gecesi’nin bir diğer özelliği ise birçok yapımda aptal ve asalak yaratıklar olarak lanse edilen zombilerin (Yaşayan Ölüler) zeki gösterilmesiydi. Romero’nun filmlerinde zombiler her zaman organize hareket eder ve hepsinden önemlisi sistem eleştirisine soyunur. Romero, korku filmleri çekmesine rağmen yaşadığı çağa hep eleştirel bir gözle baktı. Yaşayan Ölülerin Gecesi’nde Vietnam Savaşı’na karşı çıktı ve ırk ayrımcılığını protesto etmek için siyahi başrol oyuncusunu en aklı başında karakter olarak perdeye taşıdı. 1978’de çektiği Dawn of the Dead’de (Ölülerin Şafağı) 70’lerin tüketim toplumunu eleştirdi, 1985 yapımı Day of the Dead’de (Ölüler Günü) ise silahlanmaya karşı çıktı. Sisteme karşı çıktığı için Hollywood’da her zaman finansal sorunlarla boğuşmak zorunda kalan Romero, tam 20 yıl aradan sonra yine bir zombi filmiyle karşımızda. Elbette yine sistem eleştirisine soyunuyor. Bu kez Amerikan halkının 11 Eylül saldırısının ardından milliyetçi duygulara sarılmasını eleştiriyor. Romero filmini yine düşük bir bütçe ve iddiasız bir kadroyla kotarmış. 15 milyon dolara çekilen filmde, Dennis Hopper ve korku filmlerinin vazgeçilmez ismi Dario Argento’nun kızı Asia Argento dışında pek tanınmış oyuncu yok. Konusu şöyle: Dünyayı ele geçiren zombilerin arasında sağ kalmayı başaran az sayıda insan, çevresi duvarlarla örülü bir kentte hayatta kalma mücadelesi vermek zorundadır. Ancak böylesine cehennemi ortamda bile zenginlerle fakirler arasında büyük bir fark vardır. Zenginler, Fiddler’s Green adlı kulelerde lüks içinde yaşarken, fakirler anarşinin kol gezdiği, sefalet içerisindeki karanlık sokaklarda kaderlerine terk edilmişlerdir. Zombiler, birbirleriyle iletişim kurmayı başarmış, hatta düzenli bir ordu organize etmişlerdir. Ve çok geçmeden büyük saldırı için harekete geçerler... Dijital hilelere başvurmak yerine 15 oyuncusuna her gün iki saati aşan zombi makyajı yaptıran Romero, filmini şöyle özetliyor: ‘Para, hırs ve açgözlülük üzerine bir
film yaptım. Ancak kimse endiÅŸelenmesin. Benim filmimdeki zombiler asla koÅŸmayacak!’ Ölüler Ãœlkesi, 11 Eylül sonrası Amerika’ya getirdiÄŸi tüm eleÅŸtirel boyuta raÄŸmen yine de tam bir zombi filmi. Ä°nsan organlarının en önemli protein maddesine dönüştüğü filmde, fazlasıyla kanlı sahne var. Zaten ülkemizde 18 yaÅŸ sınırı getirildi. ‘Bir zombi filminde nasıl politik eleÅŸtiri yapılır?’ diyorsanız Ölüler Ãœlkesi’ni izleyin ve merakınızı giderin. Cep telefonunun laneti sürüyorOne Missed Call 2 Yön: Renpei Tsukamoto Oyn: Mimula, Yu Yoshizawa, Renji Ishibashi KORKUCEVAPSIZ ARAMA 2Takashi Miike’nin yönettiÄŸi, 15 milyon dolar hasılat elde eden Cevapsız Arama’nın devam filminde, bu kez yönetmen koltuÄŸuna Renpei Tsukamoto oturuyor. Cevapsız Arama 2, Tsukamoto’nun ilk uzun metrajlı filmi. 3 milyon dolar gibi küçük bir bütçeyle çekilen filmde, cep telefonlarının laneti devam ediyor. Tek fark ise lanetin, kurbanlara üçüncü nesil teknoloji harikası telefonlarla ulaşıyor olması. Tüm gün çalışan ve geceleri çocuk terapisi derslerine devam eden Kyoko, kendisi gibi yoÄŸun bir tempoya sahip olan fotoÄŸrafçı erkek arkadaşı Naoto ile çok nadir görüşmektedir. Kyoko bir gün, erkek arkadaşının part time çalıştığı Çin restoranına gider. Ancak restorana girmesiyle birlikte telefonu ürkütücü bir ÅŸekilde çalmaya baÅŸlar. Telefon, iki yıl önce ortalığı kan gölüne çeviren melodinin aynısını çalmaktadır. Ardından iki sevgiliden birisinin çığlığı telefondan duyulmaya baÅŸlar. Cep telefonundaki lanet tekrar iÅŸbaşındadır. Japonya’da ilk hafta sonunda 2 milyon dolar gibi düşük bir hasılat elde eden Cevapsız Arama 2, orta karar bir korku filmi.Farklı coÄŸrafyaların aÅŸkıYesYön: Sally Potter Oyn: Joan Allen, Simon Abkarian, Sam Neill romantik dramaevetHaftanın 11 Eylül sonrasını eleÅŸtiren ikinci filmi... Tango Dersi ve Orlando gibi baÅŸarılı filmleriyle birçok festivalde ödül yaÄŸmuruna tutulan Ä°ngiliz yönetmen Sally Potter’ın imzasını taşıyan Evet, farklı kültürlere sahip iki yetiÅŸkinin aÅŸkı özelinde 11 Eylül saldırısı sonrasında yaÅŸanan medeniyetler çatışmasını ele alıyor. 24. Uluslararası Ä°stanbul Film Festivali’nde izleyicilerden büyük ilgi gören Evet’in konusu şöyle: Ä°rlanda kökenli Amerikalı bir biyogenetik uzmanı olan kadın kahramanımız, maddi açıdan mükemmele yakın bir yaÅŸantısı olmasına raÄŸmen kocasıyla büyük sorunlar yaÅŸamaktadır. Politik dünyada önemli bir yeri olan kocası tarafından sürekli aldatılan kadın, Londra’ya göç etmeden önce ülkesinde baÅŸarılı bir cerrah olan ama ÅŸimdi bir restoranda aşçıbaşı olarak çalışan Lübnanlı genç bir adamla tutkulu bir iliÅŸki yaÅŸamaya baÅŸlar. ÇiçeÄŸi burnunda iki aşık, Londra’dan Küba’ya uzanan maceralı bir yolculuÄŸa yelken açarlar. Sally Potter’ın 11 Eylül saldırısının hemen ertesi günü senaryosunu yazmaya baÅŸladığı film, ırkçılığı, kültürel çatışmaları ve Batı medeniyetinin 11 Eylül sonrasında DoÄŸulu insanlara dayattığı baskıcı tutumu saÄŸlam metinlerle eleÅŸtiriyor. Filmin en büyük artısı ise tüm bu eleÅŸtirileri stilize görüntüleri ve Yunan tragedyalarını hatırlatan ÅŸiirsel bir anlatımla perdeye taşıması. Aleksei Rodionov’un görüntüleri, Joan Allen ile Simon Abkarian’ın muhteÅŸem oyunculukları gerçekten görülmeye deÄŸer. Zekice kaleme alınmış bir senaryoya sahip filmin adı da (Evet) sembolik bir anlam yüklü. Hayırlarla dolu bir dünyada ‘Evet’ demenin erdemini öne çıkarıyor. Evet, son dönemde vizyona giren en saÄŸlam filmlerden birisi. Kaçırmayın deriz.Â
button