OluÅŸturulma Tarihi: Mart 04, 2005 00:00
Adalet sistemine çok Pardon!KARA KOMEDİPARDONPardonYön: Mert Baykal Oyn: Ferhan Şensoy, Rasim Öztekin, Ali Çatalbaş, Erol Günaydın, Bülent Kayabaş Ferhan Şensoy’un yargıya intikal etmiş bir gazete haberinden yola çıkarak sahnelediği Çok Tuhaf Soruşturma adlı oyundan uyarlanan Pardon sinemalarda... Çekimlerinin büyük kısmı Sinop Cezaevi’nde yapılan Pardon, işlemedikleri bir suç yüzünden örgüt üyesi muamelesi görerek, altı yıl üç ay hapis yatan üç arkadaşın trajikomik maceralarını konu alıyor.Ferhan Şensoy’un hem senaryosunu yazdığı hem de başrolünü üstlendiği filmin oyuncu kadrosu, Ortaoyuncular’dan tanıdığımız deneyimli tiyatroculardan oluşuyor. Pardon aynı zamanda Mert Baykal’ın ilk yönetmenlik denemesi. Türk adalet sisteminde yaşanan bozuklukları, polisin biriken dosyaları kapama telaşıyla suçsuz insanları cezaevlerine göndermesini, hapishanelerde yaşanan işkence olaylarını kara komedi tarzında tartışma masasına yatıran Pardon, satır aralarında sistem eleştirisine soyunan bir çalışma. İzleyiciyi güldürmeyi başarıyor. Zaten Çok Tuhaf Soruşturma, uzun süre sahnelenmiş ve büyük beğeni toplamış bir oyundu. Fakat tüm bu artılara rağmen filmde bazı eksiklikler var. Pardon, bir sinema filminden çok tiyatro oyununu andırıyor. Sahneler kapalı alanlara hapsedilmiş, diyaloglar çok uzun tutulmuş ve
film tıpkı oyundaki gibi üç karakter üzerinde yoğunlaşıyor. Hepsinden önemlisi filmde yan öyküler çok az. Halbuki, eldeki malzeme gerçekten çok iyi. Bu komedi, daha önce vizyona giren birçok yerli filmden çok daha komik. Ferhan Şensoy’un ince zeka ürünü esprileri, Rasim Öztekin’in izleyicileri kahkahalara boğan performansı Pardon’un en büyük artıları. Ama tüm bu artılar Çok Tuhaf Soruşturma’nın kalitesinden kaynaklanıyor. Aşk, aldatma, yalnızlık ve yabancılaşma üzerinedrama romantikdaha yaklaşCloser Yön: Mike Nichols Oyn: Julia Roberts, Jude Law, Natalie Portman, Clive Owen Alice (N. Portman), bir araba kazasında kendisini kurtaran yazar Dan (J. Law) ile birlikte yaşamaya başlar. Bu arada Dan, yeni çıkacak kitabının kapak çekimlerini yapan Anna’ya (Juila Roberts) aşık olur. Ama Anna duygusal bir ilişkiyi kabul etmez. Dan, dostu Larry’yi (C. Owen) Anna ile tanıştırır. Öykü kabaca bu, ama perdeye yansıyanlar gerçekten sıradışı ilişkiler. Daha Yaklaş, aynı adlı ünlü tiyatro oyunundan uyarlandı. Natalie Portman ve Clive Owen’a yardımcı oyuncu rollerinde Oscar adaylığı kazandıran filmin oyuncu kadrosu yetenekli isimlerden oluşuyor. Fakat filmin asıl marifeti şiddet dozu yüksek psikolojik anlatımı. Aşk, aldatma, yabancılaşma, yalnızlık gibi kavramlar üzerine yoğunlaşan film, insanoğlunun ne kadar sosyal bir varlık olsa da içgüdüleriyle hareket ettiği ve asıl trajedinin de bu olduğu yönünde derin, hem de çok derin entelektüel tartışmalara yer veriyor ve izleyicilerin huzurunu kaçırmaktan büyük zevk alıyor. Ünlü Angels in America dizisinin yönetmeni Mike Nichols’tan da böyle sert bir drama beklenirdi zaten. Bir delirmenin anatomisigerilim maceramakinistThe Machinist Yön: Brad Anderson Oyn: Christian Bale, Jennifer Jason Leigh, Aitana Sanchez-GijonMakine operatörü Trevor Reznik uyku problemi yaşamaktadır. Ama bu sıradan bir uyku problemi değildir. Trevor uykusuzluğun getirdiği aşırı yorgunlukla ruhsal sorunlar da yaşamaya başlar. Trevor’ın karıştığı bir kaza sonucu, bir iş arkadaşı kolunu kaybedince ruhsal sorunlarına suçluluk duygusu da eklenir. Arkadaşlarının kendine komplo kurduklarını düşünmeye başlayan Trevor, evde bazı küçük notlar bulur. Bu notların izini süren Trevor’ı daha da kötü sürprizler beklemektedir. Uykusuzluk sorunu, bilincin kayboluşu temalarının Insomnia, Momento gibi filmlerde daha önce işlenmiş olmasının filmin orijinalliğine darbe vurduğu kesin. Filmin içinde barındırdığı gizem duygusu, kurgusal oyunları, mavi ve gri tonların karıştığı sinir bozucu atmosferi Dark City, Fight Club gibi filmleri hatırlatıyor. Ama tüm bu benzerliklere rağmen Makinist, son 15 dakikaya kadar izleyiciyi resmen perdeye esir ediyor. Bireyin kendisini yok etmesi ve delirmenin anatomisi bundan daha iyi anlatılamazdı. Filmin tek bir sorunu var, o da David Lynch’vari bir final beklerken bütün tahminlerinizin doğrulanması. Aslında bu da bir tür ters köşeye yatırılış. Bir parantez de Christian Bale’e açalım. Bale, film için üç ay gibi kısa bir sürede tam 28 kilo vermiş. Fatih Akın’dan yine göçmen hikáyesisolınoSolino Yön: Fatih Akın Oyn: Moritz Bleibtreu, Barnaby Metschurat, Tiziana Lodato Berlin’de Altın Ayı ödülü kazanan Duvara Karşı’dan sonra Fatih Akın’ın eski filmleri sinemalarımıza konuk olmaya devam ediyor. Daha önce Kısa ve Acısız’ı izlemiştik, bu hafta ise 2002 yapımı Solino vizyona giriyor. Öykü daha iyi bir yaşam için anavatanlarından ayrılıp yabancı bir ülkede yaşam savaşı verenleri konu alan, evrensel bir temaya sahip. Fakat bu kez İtalyan bir aileyle karşı karşıyayız. 1960’lı yıllar, yer İtalya. Gigi, ağabeyi Giancarlo, anne ve babasıyla yoksul Solino kasabasını arkalarında bırakıp, Almanya’ya yerleşir. Kahramanlarımız burada bir pizza dükkánı açarlar. Gigi sinemaya merak sarar, ağabeyi Giancarlo ise küçük çaplı hırsızlıklara bulaşmıştır...İlginçtir Fatih Akın, Solino’yu fazla sahiplenmedi. Bir ara Televole’de bile karşımıza çıkmaya başlayan Akın, filmin tanıtımı için Türkiye’ye gelmeyi bile gerek görmedi. Belki de senaryonun ona ait olmaması ve her zaman çalıştığı teknik ekibin bu filmde yer almaması Akın’ı bu filmi sahiplenmekten alıkoymuş olabilir. Solino, her ne kadar Akın’ın diğer filmleri kadar çarpıcı olmasa da usta bir yönetmenin elinden çıktığını her karesinde gösteriyor. Alan Parker’ın Angela’nın Külleri ya da Guiseppe Tornatore’nin Cinema Parodiso’nun bir benzerini izlemek isterseniz Solino, sinemalarda sizleri bekliyor.İlk uzun metrajlı kukla filmifantastikiplerStrings Yön: Anders Ronnow Klarlund Sen: Anders Ronnow Klarlund, Naja Marie Aidt Hebalonya Kralı Kharo, Zerithliler tarafından öldürülür. Hebalonya Prensi Hal, Zerithleri yok etmek için harekete geçer. Fakat Hal, tüm kuklaların iplerinin gökyüzünde birbirine değdiğini bilmemektedir. Cennette binlerce ipin kopmasına neden olan savaşın nasıl sonuçlandığı ise sinemada sizleri bekliyor... Filmin öyküsü yoruma açık. İpleri, insanoğlunun varoluş sorunlarıyla ilgilenen, sistem eleştirisine yer vermeyi ihmal etmeyen mistik bir destan olarak da yorumlayabiliriz. İmgelerle dolu ince ayrıntılar sizleri bekliyor. Ama kesin olan şu ki, perdeye yansıyan görüntüler daha önce hiç karşılaşmadığınız cinsten. Danimarkalı yönetmen Klarlund bu film için dört yılını boşuna harcamamış. Sinemada deneysel tatlar arayanlar için yerinde bir
seçim olabilir.Mantık sınırlarını zorlayan maceramaceraanka’nın uyanışıFlight of the Phoenix Yön: John Moore Oyn: Dennis Quaid, Giovanni Ribisi, Tyrese Gibson 1965 yapımı Flight of The Phoenix’in yeni versiyonu. Bir kargo uçağı yolda kum fırtınasına yakalanıp, Gobi Çölü’nün ortasına düşer. Büyük hasar gören uçaktan mürettebat ve 11 yolcu saÄŸ kurtulur. Acımasız çöl koÅŸullarında yaÅŸam mücadelesi veren kahramanlarımız, kurtulmak için hasar gören uçağın parçalarından yeni bir uçak yapmaya karar verirler. Yanlış duymadınız, ‘Çölde yeni bir uçak yapmak’. Mantık sınırlarını zorlayan bir durum ama ne yaparsınız, film iÅŸte. Anka KuÅŸu, Behind Enemy Lines filminden tanıdığımız, uçaklar konusunda takıntılı bir yönetmen olan John Moore’un kariyerindeki beÅŸinci film. Dennis Quaid’in dışında pek tanınmış oyuncusu yok. ‘Mantık dışı olayları sineye çekerim’ diyen maceraseverlere sesleniyor.Â
button